20.Bölüm- Anne Kız Günü

282 17 1
                                    

   Bir yolda yürüyordum. Etrafım oldukça karanlıktı. Dört bir yandan baykuş sesleri geliyordu. Bir ormandaydım. Ayaklarım çıplaktı ve adım attıkça ayaklarım acıyordu. Her tarafta kırık dallar vardı. Çok soğuktu ve bu beni ürpertmişti. Üzerimde beyaz ayaklarıma kadar uzanan beyaz bir elbise vardı. Tanrım!

Nereye gittiğimi bilmeden amaçsızca koşuyordum. İlerlediğimde karşımda bembeyaz bir duman yığını vardı. O kadar parlıyordu ki, bu gözlerimin kamaşmasını sağlamıştı. Ardından dumanın içerisinden bir adam yavaş adımlarla bana yaklaşıyordu. Gözlerimi kısarak dumanın geldiği yöne baktığımda adamın gözleri bir fener ışığı gibi parlıyordu. Yemyeşildi.

Dikkatlice baktığımda bu adamın Kuzey denen it olduğunu fark ettim. İstemsizce bir çığlık attım ve koşmaya başladım. Ayaklarımın altı çok acıyordu. Omzumun üzerinden baktığımda koşarak bana yaklaştığını gördüm. Çok zaman geçmeden beni yakaladı ve sırtımı ağaca yaslayarak beni ittirdi. Nefesi suratıma vuruyordu. Çok yakındık. Çok geçmeden dudağını benim dudaklarıma değdirdi. Ayaklarımla tekmeler atıyordum ama etkisizdi. Beni etkisi altına almıştı. Hiçbir şey yapamıyordum. Daha sonra eli belime doğru ilerledi. Korkuyordum. Ellerimle onu ittiriyordum ama hiçbir işe yaramıyordu.

Birden nefes nefese kalmış bir şekilde buldum kendimi. Yataktaydım. Annem yanı başımda oturuyordu. Elinde bir bardak su vardı. Saç köklerime kadar terlemiştim. Göğüsüm hızlıca inip kalkıyordu. Korkmuştum.

"Tamam tatlım. Sadece bir kabustu."dedi ve elindeki bardağı ağzıma dayadı. Nefes nefese kalmış bir biçimde bardaktan iki yudum su içtim ve annem bardağı ağzımdan çekti.

"Ne gördün?"dedi yataktan kalkarak.

"Saçma sapan bir şey. Boşver, anne. Sen uyu."dedim ve arkamı dönerek konuşmak istemediğimi belli edercesine bir tepki verdim.

O aptal adam rüyalarıma girmeye başlamıştı. O kadar korkmuştum ki bu olay bilinç altıma işlemişti. Yine bir ormandaydık ve az kalsın bana taciz ediyordu. Kendimi güvende hissetmiyordum. Nereden çıkmıştı ki bu çocuk?

---

Mis gibi kızarmış ekmek kokusu burnumu doldurmuştu. Gözlerimi yavaşça açtım ve etrafıma baktım. Annem yoktu. Kahvaltı hazırlıyordu. Yavaşça kalktım ve doğruldum. Ayaklarıma terliklerimi giyip banyoya girdim. Yüzüme buz gibi suyu çarptım ve merdivenlere yöneldim.

Mutfaktan içeriye girdiğimde annem bir kaba reçel dolduruyordu.

"Uyandın mı, hayatım?"dedi omzunun üzerinden bana bakarak.

"Hayır, hala uyuyorum."Neden herkes böyle sorular soruyordu?

"Bak sana ne yaptım?"diyerek elindeki mavi kabı önüme koydu."Portakallı kurabiye."

"Anne! Hangi ara?"dedikten sonra kalkıp yanağından öptüm. En sevdiğim tatlı türüydü.

Birkaç gündür onunla konuşmamak kalbimi acıtmıştı. Eski halimize döndüğümüze çok sevinmiştim.

Kaptan bir tane portakallı kurabiyeyi alıp ağzıma götürdüm.

"Mmm! Bayıldım,"diyerek anneme gülümsedim.

Karşıma oturduktan sonra çayından bir yudum aldı ve bana döndü.

"Acaba bugün anne kız günü mü yapsak? Ha? Ne dersin?"diye bir teklif sundu. Evet, olabilirdi. Ama o herif hep bizim peşimizde olduğunu söylemişti. Bu düşünce beni ürkütmüştü.

"Bilmem. Yani... Olabilir."diyerek tebessüm ettim.

"Pekala. Mükemmel. O zaman iki saate çıkarız. Biraz evi toparlamalıyım."dedi ve gülümsedi. İçim acımıştı. Çok mutlu olmuşa benziyordu. Çok değişikti...

Arkadaşlıktan ÖteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin