I. Sezon -|1|- Bana yakışmadı değil mi?

1.6K 186 86
                                    

°

İyi okumalar dilerim...

°

Son zilde çalmıştı artık. Geri dönüşsüz ve önüme çıkacak yeni engellerle dolup taşacak olan bir yola girecektim. Oturduğum evden ziyade sanki çevrem, hayatım ve belki de ben değişecektim. Bu beni ürkütüyordu. Kabul etmeliyim ki bu sefer korkuyordum.

Daha öncede yaşamıştım aynı duyguyu ancak hiçbiri bana bulutların üstündeyken bir anda yerin dibini boylayacakmış hissi vermemişti. Şunu söyleyebilirim ki bu cidden bok gibi bir his. Sonuçta iki mahalle öteye taşınmıyordum. İlçelerarası yer değiştirecektim.

Ne kadar da çabuk geçmişti zaman . Buraya geldiğim ilk yılları hatırlıyorum da... o günlerden bugüne çok değişti hayatım. Hem de fazlasıyla.

O küçük, adının henüz bilinmediği, yeni gelen kız diye anılmanın verdiği yabancılıktan sıkılmış, orada geçirdiği her saniye boyunca kendini diğerlerinden farklı hissettiren çocukların bulunduğu okula gitmek istemeyen ve odasında kulağında duyduğu her müzikle yeni bir dünya yaratıp orada yaşayarak kendini soyutlayan kız olarak ,şu anda buradan ayrılmak istememem belki de bu değişmişliğin en büyük kanıtıydı.

Buraya yedi yıl önce ilk geldiğimde kimsenin yanına gidemezdim. Herkes benden uzak duruyor diye düşünürdüm sürekli. Sanki her yeni gelen kişi bir süre dışlanmak ve konuşmamak zorundaymış da aradan geçen belirli bir zaman diliminin ardından yeni gelmişlikten , bu sokakta ki sıradan çocuklardan biri olma mertebesine erişecekmiş gibi.

"Daldın gittin yine"

Helin kolunu sıraya koyup yaslanarak bana bakıyordu. Şöyle bir etrafına bakınca fark ettim. Herkes gitmişti. Sadece ben ve Helin vardı koskoca sınıfta. O içimdeki küçük yabancı kıza takılıp kalmamamı sağlayan iki kişiden biriydi ve ona arkadaş kelimesini az görüyordum. Bu okuldaki çoğu kişi arkadaşımdı. Onlarla konuşurdum, sohbet ederdim. Ancak iki kişi var ki benim için yerleri ayrıydı.

"Bilmiyorum...taşınmakla ilgili dalga geçen ben ,taşınma vakti gelince sanırım duygusallaştım. Bana yakışmadı değil mi?" Buruk bir gülümsemeyle ona baktım. Bir süre düşündü.

"Doğruyu söylememi ister misin?" Kafamı evet dercesine salladım.

"Üstünde bir beden büyük durmuş" Hak verdim. Cidden bana üzülmek yakışmıyor. Hiç uçabilen bir kuşa koşmayı öğretebilir misin?

"Bu da demek oluyor ki her zaman gülümsemek zorundasın Melis. Bak ben şimdi seni nasıl güldüreceğim" Kızım taşınıp gidiyorum ben elin züppelerinin bulunduğu okula. Sen bana gülmekten bahsediyorsun. Dur hazır duygusallaşmışken iki dakika üzüleyim bari.

"Ya...bana öyle bakma!" Lan niye kulağımın dibinde cırlıyorsun! Giderayak sağır etmeye mi niyetin var? İşte benim duygusallığım ancak bu kadar olabiliyordu. Hay amk! Şurada adam akıllı üzülemiyorum bile!

"Nuri ölünce Çin'e gömmüşler neden?" Helin'e 'Sen ciddi misin?' bakışı attım. Sanırım biraz sonra üzüntüyle karışık bayat espri zehirlenmesi yaşıyabilirdim. Bir de bana cevap bekler gibi bakıyordu ya! Bunu söyleyen başka biri olsaydı 'Seni bayattan da öte küflenmiş espri yaptığın için her yılın bugünü kınayacağım. Şimdi siktir git! 'derdim. Dur lan belki ona da söylerim.

"Helin yol yakınken geri dön ve bende hiç duymamış sayayım olur mu?"

"Beni sinirlendirme!...her neyse hadi tahminleri göreyim" Melis'in suçu ne? Başka bir şey de demiyorum yani. Yine de kızmaması için aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

LİSE DÖRTLÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin