I. Sezon -|7| - Bunun bir rövanşı olacak.

467 128 51
                                    

°

Esra...

"Hey...baksana" diye müdür yardımcısının odasının kapısından seslenen kızı duymamla ona döndüm. Şükür! Biraz daha bekleseydim ömrümün geri kalanını bir ağaç olarak sürdürebilirdim.

"Sen nöbetçisin değil mi? Seni çağırıyor" deyince bende içeri girdim. Nolurdu yani daha önceki senelerde yaptığım gibi nöbetçi olduğum gün okula gelmeyip evde uyusaydım! Bence güzel fikirdi.

Oda okulun diğer bölümleri gibi çok büyük değildi ancak bunun sebebi müdür yardımcısının önündeki kâğıtlarla dolu masa olabilir. Kabul ediyorum kağıtları görünce tırstım.

Sessizce yanına gidip beklemeye başladım. Hadi ama bana ne yapmam gerektiğini söyleyecekti değil mi? İşte simdi daha önceki senelerde yapmayıp kaçtığım nöbetçilikler alttan alttan bana giriyordu.

Adamda sessiz bir tipti. Onunla aynı havayı solumak bile kendimi gerizekalı gibi hissettirdi. Birkaç dakikanın ardından kafasıyla ön tarafı gösterince masaya baktım .İyi de burada birçok kağıt vardı. Abi dilsiz misin? Anlamadım ki!

Ellerimi yana açıp onun gibi sessizce 'bilmiyorum' hareketi yaptım ,her ne kadar canım başka bir hareket yapmak istese de. Sessiz sinama mı oynuyoruz biz! Hayır yani çocukken de sürekli anlatamayıp kaybettigimden bu oyunu sevmezdim.

Ancak adam bıkmayıp ısrarla gözlerini yanındaki bilgisayarın ekranında olacak şekilde kâğıtlarla dolup taşan masayı gösteriyordu. Derin bir nefes alıp başımı yana çevirerek göz devirdim. Ne yaşıyordum ben ya! Şu anda o gıcık fizikçinin kendisinden daha da gıcık olan fizik dersine girmeyi tercih ederdim.

"Hocam konuşarak anlatsanız, anlamıyorum da" dedim sonunda dayanamayarak. Ses tonumu her ne kadar sakin tutmaya çalışsamda eğer böyle devam ederse az sonra burada katliam yaşanacağının sinyallerini veriyordu.

"Sen dokuzuncu sınıf mısın?" diye sordu. İster istemez suratım düştü çömez gibi mi görünüyorum ben!

"Hayır hocam on birinci sınıfa gidiyorum "

Oflayıp "Pekala öncelikle şu masanın yan tarafında olması gereken sınıf defterlerini dağıt, oradan gelirken de kantine uğrayıp bana kahve getir...ha unutmadan sade olsun ,zaten müdür yardımcısı istiyor desen onlar bilir ve son olarak..." deyip masanın altındaki kalın mavi dosyaları çıkartmasıyla gözlerimi kıstım.

Helal olsun masayı hem altlı hem de üstlü kullanıyorlardı. Parasının hakkını sonuna kadar veriyor bu masa diye düşünsemde bu mavi dosyaların sayısı on beşi bulunca isyan etme isteğiyle doldum bir an. Benden bunların hepsini düzenlememi istemezdi değil mi? Kendi odamı bile mevsimlik olarak düzenleyen biri olarak şu an yaşadıklarım bana şaka gibi geliyordu. Tam bir eşşek şakası!

"Ve son olarak bunların içindeki kağıtları tarihe göre düzenle" deyince öylece mavi dosyalara bakakaldım. İnanamıyorum en sevdiğim renklerden biri olan maviden nefret etmiştim şu an.

"Kızım..iyi misin sen?" diye müdür yardımcısının sesini duymamla bakışlarımı zar zor ona çevirip başımı olumsuz anlamda salladım.

"Hocam olur ya...hani bazı zamanlar özellikle de intihar etmek istediğiniz zaman böyle huzur veren beyaz bir ışık etrafa yayılır..şu an bende mavi bir ışık görüyorum ve bunun bir sonu yok, her yerdeler, saldırıyorlar.."

"Anlamadım" dedi kaşlarını çatarak.

"Yok hocam izninizle ben başlayayım gerçi pek bitecek gibi görünmüyor ama" deyip birkaç tane sınıf defterini aldığım gibi çıktım odadan.

LİSE DÖRTLÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin