11-K

145 34 28
                                    



Dinlemek isterseniz bir de şarkı bıraktım...Biliyorsunuz ki Buse İstanbul'a taşınmadan önce Antalya'da yaşıyordu.Buradan esmiş olabilir :)Okuyan herkese teşekkür ederim.Yorumlarınızı eksik etmeyin...:)
#DÜZENLENDİ.

Bir kat yukarı çıktım ve işte uğruna herkesten azar yediğim müdürün odası buradaydı. Her zamanki bilmiş tavrımı takındım ve gri kapıdan içeri süzüldüm.
" Merhaba Efendim. Ben Buse Gürsoy. Annem bugün yanınıza geleceğimi size söylemiş. "
" Evet Buse, bilgim var. " diyerek sözlerine devam etti...

Siyah bıyıkları ve kafasında saç olmayışıyla tam bir müdüre benziyordu! Hatta benzemiyordu o zaten bir müdür...

" Bir sorun mu var? Endişeli görünüyorsun. "
" Hayır Efendim, ben... Ben sadece size sınıfımın yerini soracaktım. "
" 11-K "
" Teşekkürler, hayırlı işler..."
Hayırlı işler mi? O da nereden çıkmıştı? İyi günler demem gerekirdi. Sinirden beynim o kadar uyuşmuştu ki ağzımdan çıkanın saçmalığını yeni farkediyordum.

Aslında o kadar da saçma sayılmazdı. Sonuçta müdürlükte bir meslek, bir iş.

Neyse bunları düşünmeye devam edersem gerçekten derse geç kalacağım. Bir an önce bulmalıyım şu 11-K ' yı...

Demek son kattaymış sınıfım öyle mi? İyi ama kantin en alt katta. Hangi cürret beni yemek yemekten soğutabilir ha? Bir dakika bir dakika... Burası özel bir okul. Eminim güzel bir asansör vardır şurada bir yerlerde...
Düşünmeyi keserek sınıfın kapısını tıklattım ve içeri girdim. Geldiğimde herkes çoktan sırasında yerini almıştı. Bütün hepsi gözünü üzerime dikti. İlk günden rezil olmanın verdiği sinirle, bulduğum boş yere oturdum. Birden hocanın sesiyle irkildim. Maşalı, uzun saçları,siyah eteği ve beyaz bir gömleği vardı. Dışarıdan geçen biri bile mesleğinin öğretmen olduğunu kolayca kavrayabilirdi.
" Sen, sınıfa son giren kız. Sana diyorum! "
" Buyrun hocam? "
" Ne cürretle benim dersime geç kaldığın halde özür dilemeden girersin ?"
" Özür dilerim. "dedim.

Sinirden gözlerim kısılmıştı ve kalbimin sesi kulaklarımı patlatacak gibiydi... Bugüne kadar annem ve abim bir dediğimi iki etmemişlerdi. Hiçkimse bana bağırmaya cürret edemezdi. Fakat İstanbul'da kotamı yeterince doldurmuştum. Neredeyse diz çöküp ağlayacak kıvama geldim.

" Peki, oturabilirsin. "dedi hoca.

Yavaşça yerime oturdum. Gülüşmeleri duymamak için içimden şarkı söylemeye başladım. Sanırım görmezden gelmenin en iyi yolu buydu...

" Akdeniz akşamları bir başka oluyor. Hele bir de... "

Dünya DönüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin