Bu ekleyeceğim şarkıyı Emre'ye armağan ediyorum :))) Yorumlarınızı ve desteğinizi eksik etmeyin... Teşekkürler...
Uyandığımda hastanedeydim. Beyaz, tertemiz kokan çarşaflar.
İçeriye yeşil gözlü, kızıl saçlı bir bayan doktor girdi. Yaşı 25-30 arası gösteriyordu.
" Ben burada yalnız mıydım? Beni buraya kim getirdi? "
" Hayır canım, yalnız değildin. Senin yaşlarında bir genç ve orta yaşlarda bir bey getirdi seni. "
Gözümün önüne düşen saçlarımı geriye attım. Oda o kadar aydınlıktı ki kumral saçlarım sarımsı görünüyordu.
" Peki onlar neredeler doktor hanım? "
" Kapının önünde uyanmanı bekliyorlar. "
Nasıl yani benim uyanmamı mı beklemişti? Benden nefret ettiğini sanıyordum. Hem hastaneye de yanımda gelmiş. Acaba niçin bana kötü davrandı başlarda?Kim bilir belki bunu bile iyi niyetle yapmamıştır...
Tam o sırada içeri müdürüm ve Emre girdi.Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı.Müdürüm Ahmet Bey telaşla sordu
"Nasıl oldun Buse?Bizi çok endişelendirdin yavrum."
Emre mi benim için endişelendi? Onu sadece bir gün gördüm ve o gün bile nasıl soğuk biri olduğunu anlamıştım.İçimden 'Bana öyle geliyor ki Emre kendinden başkası için endişelenmez .'demek geldi fakat susmakla yetindim.
"İyiyim,çok teşekkür ederim efendim."
"Doktorla konuştuk Buse.Göz kararman ve baş dönmen ile ilgili ciddi bir bulguya rastlanmadı.Doktorumuz uzun zamandır ruhen yorulduğunu ve bunun bedenine yansıması olduğunu düşünüyor."Tam o sırada lafa doktorum girdi.Emre bakışlarını doktora doğru yönlendirdi.Gerçekten ilgiyle dinliyordu ve bu inanılmaz hoşuma gitmişti.Sebebi olmayan bir hoşnutluk...
"Bir iki gün dinlenmelisin.Özellikle evden uzak kalabileceğin sessiz bir yerde."
Ahmet Hoca elini çenesine gotürerek düşünmeye başladı.
"Benim harika bir fikrim var.Öğrencilerin birbirleriyle kaynaşmaları için bir gezi düşünüyordum.Sanırım tarihini öne çekebilirim.Buse'nin annesi Seher Hanım benim çok eski bir dostumdur.Beni kırmayacağına eminim."Emre dinledikten sonra gülümsedi.
"Nasıl bir gezi amca?"
Amca mı? Amca öyle mi? Ahmet Hoca Emre'nin amcası öyle mi? Tabi ya.Nasıl düşünemedim bunu? Salak kafam.Ahmet Sezemoğlu...Emre Sezemoğlu...Demek buradan geliyordu bu kadar "ego"? Vay be...
"Sizi ormana götürmeyi düşünüyorum.Ücretleri düşük tutacağım ki herkes katılabilsin.Tanışma gezisi gibi düşünebilirsiniz.Temiz hava Buse'ye iyi gelecektir."
"Doğa gezilerine bayılırım amca."
Gözleri heyecandan parlıyordu.Onu böyle göreceğim hiç aklıma gelmezdi.Demek doğaya ilgisi vardı... "Bu çok iyi fikir..."
İsteksizce "Peki kaç gün kalacağız?" diye sordum.
Ahmet Hoca bana dönerek yanıtladı "Cuma gecesi 12 buçukta yola çıkmış oluruz.Cumartesi gününü orada geçiririz.O gece çadır kurarız ve çadırlarda uyuruz.Pazar günü bir keşif gezisi yaparız.Pazar gecesi de döneriz."
"Anladım.İlginiz için teşekkür ederim." diyerek gülümsedim.
Meraktan kafayı yiyecektim resmen.Bayıldığımda yere mi düştüm ? Yoksa Emre beni tutmuş muydu? Kim bilir belki de kucağında taşımıştı...
O sırada Ahmet Hoca'nın telefonu çaldı.Dışarıya çıktı.Odada sadece Emre ve ben kalmıştık.Yatağımın kenarına oturdu.Gözlerime derin derin baktı.Başka biri olsa 'Ne bakıyorsun be! Çevir şu kafanı.' derdim.Ama yapamıyordum işte.Gözlerinin içine bile bakamıyordum.Tavana bakmaktan boynum kırılıcak sandım.Bu kez kolay kolay kurtulamazdım da bu hastane odasından.Arada hala bakıp bakmadığını kontrol etmek için bakışlar atıyordum.Yani boynum tutulmasın diye,yanlış anlaşılmasın.5 dakikayı böyle geçirdik.Sessizliği bozan asla ben olmayacaktım.Sonunda "Buse" dedi.
Zafer benimdi.Yüzümde kazandığımı belirten bir gülümsemeyle ona döndüm.
"Efendim Emre?"
"Daha iyi misin?"
"Ne zamandır beni önemsiyorsun?"
"Bayıldığından beri." Pis pis sırıttı.
"Çok komiksin."
"Öyleyimdir."
"Yatağımda oturuyorsun.Farkında mısın?"
"Ne o rahatsız mı oldun?"
"Eh işte."
"Eh işte ne demek Buse? Evet mi Hayır mı?"
"Hayır.Rahatsız olmaktan farklı bir his."
"Nasıl bir his?"
"Soru sormayı bırakır mısın?"
"Neden?"
"Emre ,kızıyorum bak."
"Tamam tamam sustum.En son bağırdığında sesin saatlerce kulağımdan çıkmamıştı."
" Çok naziksin."
"Öyleyim."
"Hadi hazırlan seni evine ben bırakacakmışım amcamın kesin emri var."
"Gerek yok.Ben taksiye atlarım."
"Nazlı prenses." Bir dakika bana sadece Atakan nazlı prenses derdi?
"Ben miyim o?"
"Evet.Hadi naz yapma.Kapıda bekliyorum.Unutma siyah bir araba."
"Peki.10 dakikaya gelirim."
Bakalım beni nasıl bir macera bekliyor.Deli çocuk...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Dönüyor
Humor"Gizem" denince akla hep kötülük ve kötü insanlar gelir.Aşk hayatı ,aile hayatı ve arkadaş ilişkilerindeki gizemler onu bambaşka bir insana dönüştürebilir. Sevginin,mutluluğun,korkunun,hüznün,gizemin ta kendisi.Bu hikaye; "BUSE GÜRSOY'un" hikayesi...