Her zamanki gibi bir şarkı hediye ediyorum! Müziksiz ve kulaklıksız olmaz.Rap dinler misiniz bilemiyorum ama ben severim ;) Yorumlarınızı eksik etmeyin :) Tam gaz devam...Teşekkür ederim!
#DÜZENLENDİ.
Defalarca teneffüs zili çalmasına rağmen benim sarışını bulamadım. Sonunda çıkış zili çaldı.
Çıkışta onu gördüm. Onu derken kim olduğunu tahmin ediyorsunuzdur işte. Benim ela gözlü, kumral ve ukala çocuk.
Bir dakika bir dakika... Nereden benim oluyormuş? Benim falan değil. Gitsin kimin olursa olsun. UMRUMDA BİLE DEĞİL.
Kimse ilk günden Buse Gürsoy'un ilgisini çekemez. İlgimi çekmesi için peşimde 1 ay kadar dolanması ve bana yalvarma içerikli mesajlar atması gerekir. O zaman "belki" biraz ilgimi çeker.Eve doğru hızlı adımlarla yürüyordum. Günümü anlatan en doğru kelime "iğrenç" ti. İğrenç bir gün, iğrenç insanlar, iğrenç öğretmenler.
Hani İstanbul'a gelince her şey daha güzel olacaktı anne? Yoksa beni kandırdın mı? Sen bana asla yalan söylemezsin anne. Güzel günler beni bekliyor, eminim... İlk gün pek şanslı olduğum söylenemez bu günü geçmişimde bırakıyorum, gelecek benim...
Belki de kendimi sahile atmalıyım, bu bana her zaman iyi gelir. Antalya'dayken deniz görmeye o kadar alıştım ki sinirliyken deniz görmediğim anlarda ruhum sıkılıyor. Nefesim göğüs kafesimi kırmak istercesine hırçınlaşıyor. Nedir beni bu denli sinire kasvete boğan? Kendine gel Buse Gürsoy. Hiç kimse senin üzülmeni hak edecek kadar değerli olamaz! Hiç kimse.
Sonunda kendimi sahile attım. Denizin sesi ve rüzgarın sesi birbirine karışmıştı. Sırtımdaki sırt çantam ve kısa kot şortum yoldan geçenleri kendime baktırıyordu.
' Okuldan kaçmadım gerizekalılar sadece okul çıkışında biraz nefes almak istedim! Çekin çirkin bakışlarınızı üzerimden.' diye haykırmak isterdim fakat bunu yapacak enerjim olduğunu hissetmiyordum.Rüzgarın uğultusu, kayalara çarpan dalga sesine aşk şarkıları mırıldanıyor gibiydi. Güneş bir görünüp bir kayboluyordu. Hemen arka tarafımda bir yürüyüş yolu vardı. Kayalardan birine oturarak yürüyüş yolundan geçenlere sırtımı dönmüş bulunuyordum.
Denizi izleyip düşüncelerimin içinde yüzerken, sırtımda bir el hissettim... Korkuyla yavaş yavaş arkamı döndüm.
" A sen! "
" Evet. Ben ufaklık. "
" Burada ne arıyorsun? "
Sarı saçlarını elini kullanarak geriye attı ve cümlelerine devam etti.
" Buralarda oturuyorum. Cips ve birkaç abur cubur almak için dışarı çıktım. Bilirsin işte filmin yanında iyi gidiyor. Senin burada ne işin var? "
" Şey... Biraz kafamı dağıtmak istedim. Deniz bana her zaman iyi gelir. "
" Yalnız biz hala tanışmadık ufaklık. "
Samimi bir gülümsemeyle " Bana ufaklık demeyi sürdüreceksen tanışmayı düşünmüyorum doğrusu." dedim.
" Öyle bir şansın yok ufaklık. Dostluğumuzun gelecekteki günlerini gözlerinde görebiliyorum." dedi.
" Ben, Senem.Peki senin ismin ne? "
" Buse. Buse Gürsoy. "
" Tanıştığıma memnun oldum Buse. "
" Ben de. " demekle yetindim.
" Ben artık gitmeliyim. Buraya gelirken anneme haber vermedim. Yarın okulda görüşmek üzere... "
Sağdaki kayanın üzerine bıraktığım sırt çantamı alarak ayağa kalktım.Senem de "Görüşürüz." dedikten sonra ağır adımlarla yürümeye başladım.
Sahi bu kız ne yapmaya çalışıyordu? Samimiyetine hiç mi hiç inanmıyordum. Elimde olmadan ona yakın davranmaktan kendimi alamıyordum.
İnanmadığı bir şeyi nasıl sürdürür insan?
Arkamı döndüğümde siyah mat bir araba üstüme doğru geliyordu. Görünüşe göre bayağı bir lükstü. Rahat büyümeme rağmen arabalara hiç ilgi duymamıştım. Markasını bile seçemiyordum doğrusu... Son duamı etmeliyim diye düşünürken direksiyonu sağa kırdı. Arabanın rüzgarı, suratıma bir tokat gibi çarptı.
Aradan 5 dakika geçmişti ama ben hala yerimden kıpırdayamıyordum.
' Bir trafik magandası geleceğimi elimden almaya nasıl cüret eder ? '
Şokun içinden çıkmam 15 dakikamı aldı.Sonunda evimin önündeydim. Benim için güvenli tek yerin evim olduğunu düşünerek zili çaldım.
" Kim o? "
" Benim abi. Kapıyı aç."
" İsmini söylersen açarım hiç kusura bakma. "Bu çocuk benimle oynamayı çok mu eğlenceli buluyor?
" Atakan, oyun oynayacak havamda değilim. Kapıyı açar mısın? "
" Tamam tamam. Nazlı prenses seni. Açıyorum."Yatağıma uzandım. Aklımda sadece ela gözler ve kumral saçlar vardı. Koca günden geriye kalan sadece bu iki şey olmuştu. Onu aklımdan çıkarmalıyım... Onu derhal aklımdan çıkarmalıyım.
Acaba annem işten dönmüş müydü? Mutfağa gittim ve yanağından kocaman öptüm." Her şey güzel olacak canım annem. Her şey güzel olacak..."
Yatağımda düşünürken uyuya kalmıştım. Uyandığımda saat gece 01:46 idi. Benim için en iyi şey uykuydu. Çünkü uyuduğumda gerçek ben oluyorum. Sınırlar yok. Sadece ben varım,gerçek ben. İstediğim hayatı sadece uyuyarak elde edebilirim.
İYİ Kİ VARSIN SEVGİLİ UYKUM
Sabah okula geldiğimde "sevgili" sıra arkadaşım yerinde yoktu. Çokta umursamıyordum doğrusu. Tek oturmak favorimdir. İnsana istediği kadar yayılma hakkı geliyor.
Ders daha yeni başlamıştı ki nöbetçi öğrenci sınıfa girdi.
" Buse Gürsoy, müdür seni odasına çağırıyor. "Müdürün kapısına geldim ve nefes alıp içeri girdim.
HAYIR HAYIR BU OLAMAZ! ONUN NE İŞİ VAR BURADA?
" Gel Buse, seninle konuşmak istediğim bir konu var. "
" Bu Emre. Emre Sezemoğlu."
Demek ismi Emre'ydi. İlk kez bana kötü bakmamıştı. Sürekli sinirli tarafına denk geldiğim için hiçbir şey hissetmediğini belli eden gözleri bile bana iyi gelmişti.Sahi müdür benimle konuşmak istediği bir konu olduğunu söylemişti. Ne olabilir ki? Aidatı yatırmamı mı isteyecek yoksa panonun düzenlenmesine yardım etmemi mi?
Bunları düşünürken gözlerimin karardığını hissettim. Bu hep olurdu fakat ne yeri ne de zamanıydı. Hayır, olamaz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Dönüyor
Humor"Gizem" denince akla hep kötülük ve kötü insanlar gelir.Aşk hayatı ,aile hayatı ve arkadaş ilişkilerindeki gizemler onu bambaşka bir insana dönüştürebilir. Sevginin,mutluluğun,korkunun,hüznün,gizemin ta kendisi.Bu hikaye; "BUSE GÜRSOY'un" hikayesi...