Size yine bir şarkı bırakıyorum...Keyifli okumalar :) Yorumlarınızı ve hatta değerli eleştirilerinizi eksik etmeyin.İnanın okuyucularımın yaptıkları eleştirileri dikkate alarak bir bir uyguladım.Benim için değerlisiniz...Teşekkürler!
#DÜZENLENDİ.Sonunda teneffüs zili çalmıştı. Bütün ders cehennem gibi geçmişti benim adıma.
Benim adıma dedim çünkü yanımda oturan kız saçlarıyla oynamaktan başka işe yaramıyordu. İsmimi sorma gereği bile duymamıştı hatta.
Derin bir nefes alarak kapının önüne çıktım. Kalabalık bir okula benziyordu. Gören içindeki herkesin mutlu olduğunu düşünürdü herhalde.
Sahi, etrafıma bakınca fark ettim ki herkes arkadaşlarıyla gülüşüyor... 'Bir ben miyim şu okulda mutsuz? ' diye homurdanırken gözüme bir kız ilişti. Okulun ortasında dizlerini karnına çekmiş sadece ağlıyordu... Yanına gitmeli miydim? Beni terslerse? Bir gerizekalıyla daha uğraşamazdım doğrusu...
Usulca yanına sokuldum. Onun gibi yere oturdum, ben de dizlerimi karnıma çektim ve masum gözlerle ona baktım. Geldiğimi fark etti ve başını kaldırdı. Tanrım, şok olmuştum! Bu biraz önce bana "ufaklık" diyen kızdı... Yine de ona karşı kin duyamadım.
" Merhaba sarışın, sorun ne ? "
" Seni ne kadar ilgilendirir UFAKLIK? "
Anladım... Bu bir hataydı. Hem banane ki milletin dertlerinden. Ben az önce rezil olmuşken kendim için üzülmeliyim. Ben, Buse Gürsoy'um ve bu kadar ukala biri için kendimi hırpalayacak değilim. Pis sarışın. Ne beklenir ki ?Bu düşüncelerin ardından ayağa kalktım, gitmeye hazırlanırken ayağa kalkıp kolumdan tuttu.
" Ne yaptığını sanıyorsun, dengesiz! " diye bağırdım herkesin içinde.Kahverengi gözlerini devirdi. Gözlerinden hala birkaç damla yaş akarken
" Özür dilerim."diyebildi.
Bana söylenmesine alışık olduğum bir cümleydi doğrusu.
" Neden? "diyebildim.
" Çünkü iyi bir arkadaş olabilirsin. "
" Ne yani bana ufaklık diye hitap eden biriyle arkadaş mı olacağım ben ?""Bilemezsin ufaklık... Önyargı insanın en büyük düşmanıdır. Önyargılı olursan yaşayacağın güzel günleri kaybedebilirsin. Bizimkisi güzel bir başlangıç olmadı belki... Fakat eğer bir kahve içmemizi sen de istersen kantine indiğimizde sana herşeyi anlatırım."
Kuşkulu gözlerle seyrettim onu.
" Peki. Sadece bir kahve. "Asansöre bindiğimizde düşünceler beynimi kemiriyordu adeta. Ne yani bana hakaret eden kız birden bire arkadaş olmak istemiş olamazdı öyle değil mi? Kesin bir çıkarı var diye iç geçirdim.
Ben insanların çıkarları için hareket etmesine alışık bir kızım. Yanımda çıkarı için bulunmayan tek arkadaşım Tuğçe... Fakat o da Antalya'da kaldı. Burada yalnızım ve kurtların beni parçalamasına izin vermeyecek kadar zekiyim... Tamam, Buse eski sevgililerini anlatırken kendimi boğmak istiyordum ama yine de iyi kızdı işte.Temkinli adımlarla kantine doğru yürüdüm. Biraz sıra vardı ama çokta umrumda değildi doğrusu.
BENİ O SIRAYA HİÇBİR GÜÇ SOKAMAZ.
Arkası dönük bir çocuğun sırtına dokundum. Ondan bizim için iki kahve almasını isteyecektim.
" Bize iki kahve alır mısın? Para üstü senin. "
Bu pazarlık hoşuna gitmemiş olacaktı ki hışımla arkasını döndü. İkinci şokumu da yaşamış olmuştum böylece... Bir güne iki şok ha?
Sırtına dokunduğum çocuk bugün beni tersleyen çocuktu. Ela gözlerini sinirle gibi üzerime dikti, bir an yüzüme tükürecek sandım. Korkuyla bir adım geriye gittim.
" Yine mi sen? "
Gözlerinden ejderha gibi ateş fışkırıyordu fakat bunu bir tek ben görebiliyordum.
Buse Gürsoy kimseden korkmaz.
" Evet, ben. Ne yapacaksın ? "
Birden kulağıma eğildi. Korkudan kalbim saniyede 100 basıyordu sanırım ya da 1000? Fakat bunu belli etmeye hiç niyetim yoktu. Neredeyse göğsüne geliyordum.'Kulağıma eğilmek için baya bir zorlanmıştır herhalde.' diye düşünürken
" Seni kantinden atmamam için bir sebep söyle." dedi sessizce.
" Sen kendini ne... "
Tam o anda nöbetçi öğretmen kantine geldi.
" Hadi çocuklar herkes sınıflara! "" Seninle sonra görüşeceğiz şempanze."
" Görüşelim! " diyebildim sadece.
Şempanze mi ? Sensin şempanze! Ukala!
Yukarı çıkarken benim sarışını unuttuğumu fark ettim. Sahi nereye kaybolmuştu bu kız? Teneffüste ilk işim onu bulmak ve konuşmak olacaktı. Konuşmak ve derdini dinlemek için kahve içmeye ihtiyacım yoktu. Hem kantine inmek zaman alıyordu zaten...
Kendini kandırma Buse. Onunla karşılaşmamak için kantine inmek istemiyorsun ama bahanen fena sayılmaz...
O kim be! Gözümde toz tanesi kadar değeri yok. Toz tanesinin de gözümde değeri olduğu sayılmaz tabi ama konumuz bu değil.
Derin bir iç çekerek 11-K' nın kapısından içeri girdim. Yine aynı iğrenç sınıf. 'Hepinizden nefret ediyorum!' diye haykırırdım ama pek hoş karşılanacağını düşünmüyorum. Eve gidince bunu bol bol yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Derse girdiğimde tek bir şey düşünüyordum.
" Bu okul beni erken yaşlandıracak..."
Yüzümdeki üzgün ifade çok çok " sevgili " sıra arkadaşımın dikkatini çekmiş olacak ki
" Merhaba." diyebildi.Bu kısa selamın ardından en samimiyetsiz gülümsememle
"Sana da Merhaba." dedim.
"İsmin ne? Nereden geldin? "
"İsmim Buse. Buraya Antalya'dan geldim. Umarım kısa zamanda geri dönerim..."
"Sen sormadın ama ben söyleyeyim."Sormadıysam neden söylüyorsun? Yılışık şey...
" İsmim İrem. 3 yıldır bu okulda okuyorum. Genelde tek takılırım. Belki kendimi korumak için belki de çevremdekileri korumak için nasıl anlarsan anla işte..."
" Ne demek istiyorsun? Çevremdekileri korumak için de ne demek? "
" Dedim ya...Nasıl anlarsan anla işte. "Yüzünü anlam veremediğim bir gülümseme almıştı. 'Kendini tehlikeli göstermek istiyorsan fazla beceriksizsin .' demek isterdim fakat yalnız susabildim.
Dakikalar geçerken artık dersin bitmesine dua edecek hale gelmiştim. Fark etmeden
" Bitse de gitsek ya... " dedim.
" Bitse de gitsek. "
Konuşanın İrem olduğunu gördüm. Gülümsedim. Ne! Ben birine gülümsemiştim! Buse Gürsoy bu okulda birine gülümsemişti öyle mi?Kıyamet kopacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünya Dönüyor
Humor"Gizem" denince akla hep kötülük ve kötü insanlar gelir.Aşk hayatı ,aile hayatı ve arkadaş ilişkilerindeki gizemler onu bambaşka bir insana dönüştürebilir. Sevginin,mutluluğun,korkunun,hüznün,gizemin ta kendisi.Bu hikaye; "BUSE GÜRSOY'un" hikayesi...