Uçurum

105 27 26
                                    

Bölüm sonuna doğru gerilim arttığı için size gerilim müziği ekledim :)))) Keyifli okumalar. Yorumlarınızı eksik etmeyin,teşekkür ederim...

Otobüsün önüne doğru yürüdüğümde siyah bir köpeğin boylu boyunca yattığını gördüm.Gözleri bana yardım edin der gibi bakıyordu.Bacağından asfalta süzülen kanları izledim.Emre kolumu hala bırakmamıştı.Şaşkın gözlerle köpeğe bakıyordu.
O sırada gözüme İrem'in başındaki bandana ilişti.Emre'nin kolumu bırakmasını sağlayarak köpeğin yanına gittim.Dizlerimin üzerine oturdum.İki tarafımız da büyük ve sık ağaçlarla doluydu.Hava hala serindi.Güneş doğmuş sayılırdı.
"İrem bandananı bana verir misin?"    

"Tabi,al."   diyerek bandanayı saçlarından sıyırdı.

Köpeğin bacağındaki yarayı bandanayla sıkı sıkı sardım.Herkes bütün dikkatini bana vermiş sadece izliyordu.
"Ormanın içinde köpek ne arar?Birden önüme çıktı çocuklar.Ona çarpmak istemezdim..."
"Kendinizi suçlamayın efendim..."
"Belki onu da yanımızda götürmeliyiz." dedi Emre. "Burada açlıktan ölür."
Emre köpeği kucağına aldı.Çok büyük bir köpek değildi.Daha çok süs köpeklerine benziyordu.Ormanda dolaşan bir süs köpeği...Ne hoş(!)
"Benim ellerimi yıkamam gerek.Sırf kan oldu."   

 Koray yanıma yaklaştı.Şişedeki suyu yavaşça elime döktü.Ellerim temizlendikten sonra otobüse döndüm.

Otobüs şöforü "Herkes bindi mi?" diye sordu. 

Herkesin bindiğinden emin olduktan sonra tekrar hareket ettik.Köpek Emre'nin kucağındaydı.Yol boyunca başını okşadım.Canının çok yandığı gözlerinden okunuyordu.

Sonunda çadır kuracağımız yere gelmiştik.O kadar susamıştım ki bütün şişeyi bir çırpıda bitiriverdim.
Otobüsten indiğimde çok güzel bir manzarayla karşılaştım.Deniz ve ormanın büyülü görüntüsü gözlerimi kamaştırmıştı.
Biraz dinlendikten sonra Ahmet Hoca'nın komutlarıyla çadırlarımızı kurmaya başladık.Zaten sadece başlayabildik.İrem'le çadır kurmak yerine dev bir canavarla savaşıyor görüntüsü vermiştik.
"Emre oğlum siz çadırınızı tamamlamışsınız.Koş yardım et bakayım Buse'yle İrem'e." 

Ahmet Hoca'nın sözlerinden sonra Emre koşarak yanımıza geldi.

"Kızlar size yardım edeceğim.Duyduğunuz gibi amcam öyle istiyor."  

  İrem ağzını yaya yaya "Olur." dedi. 

"Kızım ne oluru ya?Sen de dünden razısın.Yok canım biz hallederiz kendi işimizi.Sağol."  

"Yarım saat sonra bunu söylediğin için pişman olacaksın ve kendi isteğinle benden yardım isteyeceksin Buse.Şimdilik gidiyorum..."   

 "Çok beklersin."

Herkes çadırını çoktan kurmuştu.Bir beceriksiz biz miydik şu okulda?
İstemeye istemeye tanıdığım tanımadığım herkesten yardım istedim.Nafile...Herkes bir bahane uydurarak sıyrıldı.Geriye sadece Emre kaldı.Gururum ondan yardım istememe el vermiyordu.Beni mecbur bırakmıştı resmen.
Küçük adımlarla yanına yaklaştım.Büyük bir sandalyede yayıla yayıla oturmuştu.Keyfine diyecek yoktu doğrusu.
"Emre" dedim. 

Duymamazlıktan geliyordu.Dediğine gelmiştim ve bunu fırsata çevirmese rahat edemezdi.

Tekrar "Emre..." dedim.

 En alaycı gülümsemesiyle "Efendim Buseciğim" dedi.

İçimden suratına bitane patlatmak geliyordu...

"Emreciğim acaba çadırımızı kurmamıza yardım eder misin?"    

"Hani siz kendi işinizi hallederdiniz Buseciğim..."     

Dünya DönüyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin