Yüzümde bi soğukluk hissettim. Sonra ıslaklık derken çığlık atarak ayağa fırladım. Tanıdık iki kahkaha sesi kulağıma geldi.
Onlara bakmak istiyodum ama uyku mahmuru olduğum için açamıyorum gözlerimi. Elimle gözlerimi ovalamaya başladım. Bu arada gülen iki ses susmuştu. Yavaş yavaş gözlerimi açtım ve bi baktım. Can ve Cem. İyi de bunlar kaçırılmamış mıydı? Bunların yüzü gözü de gitmiş.
Düşünmeyi bi kenara bırakıp. İkisinin de üstüne atladım. Sıkı sıkı sarildim ikisine. Çok özlemişim köpekleri.
"Kızım bi dur ya. Geleli daha yeni oldu. Hem bu yakışıklılık boğulur ölürse kızlar ne yapar sonra ?" Dedi Can. Köpek hayla kızları düşün zaten hıh. Candan ayrıldım. Ceme daha sıkıca sarildim. O da bana sarıldı. Birden duygusallık beni ele geçirdi ve ağlamaya başladım. Hıçkırdım hıçkırdım hıçkırdım. Cem kulağıma "Ağlama Güzelim, Ağlama ben burdayım biz burdayiz. Kaan ve Doruğu da bulucaz. Ağlama lütfen" diye fısıldadı. Ama o da hıçkırdı. Tam birşey demek için ağzımı açmıştım ki.
"Yemek hazır" diye bağırıp. Onlukle yanımıza gelen Gerayı görünce gülmeye başladım. Hatta kahkaha attım. Cem benden ayrıldı. Sonra sanki ben lezbiyenim demiştim gibi bana baktı. Beni kolunun altına aldı sonra Gerayi gördü. O da kahkaha atmaya başladı ondan sonra ise Canda kahkaha atmaya başladı. Hep beraber kahkaha atarken Geray da üstüne bakıp o da gülmeye başladı. Yaklaşık iki dakika sonra susmuştuk.
"Hadi kahvaltıya" diyip gitti Geray. Canda onun peşinden giderken. Bana baktı bende ona bana bakma git kızlara bak bakışı attım. O da umursamadan gitti. Cem beni kolunun altına aldığı için beraber yürüyerek mutfağa gittik.
Geray gayet güzel bir sofra hazırlamıştı. Artık İzmirdede hazırlar ne diyim. Geray ve Can karşılıklı oturmuştu. Cem de Gerayin yanina bende mecburen Canın yanına geçtim. Çaylar koyulmuştu. Ama benim çayım yoktu çünkü ben çay içmiyorum. Onun yerine meyve suyu vardı. Bende meyve suyumdan bir yudum aldım. Peki bu çocuk çay icmedigimi nerden biliyo ?
"Geray sen benim çay içmedigimi nerden biliyosun ?" Dedim soru soran ve kuşkulu sesimle.
"Mutfağa tahta asmışsınız. Üstünde olan kağıtlarda yazıyodu." Dedi umursamaz bi sesle.
Doğru ya tahta da yazıyodu. Aklıma şimdi geldi.
Bi an yanağımda bi baskı hissettim.
"Merakın bitti mi küçük hanım ?" Dedi tatli bi sesle. Tabi daha demin ki hatasını biliyo. Affettirmeye çalışıyo kendisini. En iyisini onu takmamak ve konu değiştirmek.
Ceme dönerek;
"Mert işi ne oldu ?" Dedim meyve suyum dan bi yudum alarak.
"Mert işi çok karışık abiciğim. Yemekten sonra konuşalım. Alinin dediğine göre aile yemeği varmış." Dedi bana karşı.
"Ya ya ne demezsin. Orhan Bey Geray ve amcanı da çağırdı. Ve sizde burda oldugunuza gore sizde geliyorsunuz." Dedim alayla. Kasları ilk çatıldı sonra ise havaya kalktı.
"Amcam ?" Dedi soru soran ve meraklı bi sesle.
"Amcan Ali abi yani benim baba dediğim adam." Dedim.
"Geray ve benim amcam Ali Abi mi ?" Dedi.
"Evet abi." Dedim gülümseyerek.
"Amcam olması iyi olmuş. Neyse bu aile yemeğinde kim kim olucak bakalım Güzelim ?" Dedi alayla ve alaylı sırıtışla.
"Öğleden sonra Orhan Enginin evine uğricam o zaman öğrenirim." Dedim ona karşı.
Evet ugricaktim. Bazı şeyler demem gerekti Orhan beye ve anneme.
Bu konuşmadan sonra kimse bisey konuşmadı. Ben zaten bisey yemiyodum. Meyve suyumu yudumladım ve ayağa kalktım. Onlar hayla devam ediyodu.
"Gençler size afiyet olsun. Ben salondayım bazı görüşmeler yapicam" diyip çıktım mutfaktan.
Salona vardigim gibi koltuğa atlayıp telefonumu kaptım.
Rehbere girip bizim Cenki aradım.
Çalıyor çalıyor... Ve açtı.
"Efendim Siyah" dedi.
"Cenk nasılsın abi ?" Dedim ciddi bi sesle.
"İyiyim de sen neden aradın sabahın bu saatinde ?" Dedi.
"Haklisın haklisin. İşim düştü sana." Dedim.
"Ne işi bu bakalım ?" Dedi.
"Bak şimdi Cenk. Yarın biz izmire gidicez. Babam bize lazım olan her şeyi ayarladığını söyledi. Bana gerekli açıklama yapmaz sorsam da. Sana zahmet bunları öğren ve bana mesaj at bekliyorum." Dedim itiraz istemeyen tonda ve kapattım telefonu.
Bu işi hallettikten sonra. Rehberden Ülkü Engini bulup aradım.
Çalıyor çalıyor çalıyor çalıyor... Ve açtı.
"Alo" dedim ciddi bi sesle.
"Efendim Güneş" dedi. Dediği an yüzümü buruşturdum bu kadının bu adımı söylemesini sevmiyordum.
"Bana Güneş deme. Bu arada öğlen yanına yani eve ugricam. Haberin olsun. Evde ol." Dedim kendimden emin sesimle ve telefonu yüzüne kapattım.
Sonunda telefon görüşmelerim bitmişti. Birden telefonum çalmaya başladı. Ekrana bi baktım Semih. Hemen açtım.
"Efendim Yeşil" dedim tatlı tatlı. Bu çocukla konuşmayı seviyorum.
"Napiyosun bakalım Siyah ?" Dedi o da tatlı tatlı.
"Salondayım. Sen napiyosun bakalım neden aradın beni ?" Dedim merak dolu sesimle.
Merak ediyordum ama.
"Bazı bilgiler elime geçti sana mail attım bakarsın demek için aradım. Ve şimdi kapatmak zorundayım. Derse giricem. Görüşürüz minikim" dedi ve kapattı.
Merak ettim neler öğrenmiş acaba. Uzandığım koltuktan yavaşça kalktım. Ve salondan çıkmak için kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapıya vardığımda biri beni içeri itti ve kapıyı kapatıp kilitledi. Bunu yapan kişiye baktığım da bu kişi Candı. Bana gülümseyerek bakıyordu ama birden sinsi bi siritis oldu bu gülümseme. Ben ise ona hayla boş boş bakıyorum. Beni birden kucağına aldı. Ben bu arada kahkaha ve çığlık atiyodum. Beni koltuğa atarak üstüme eğilerek beni gıdıklamaya başladı.
"Can bır ahahaahahah ak ahahahahaha" dedim gülerek daha doğru düzgün konusamiyodum bile.
Yaklaşık 1 dakika daha gıdıkladı beni. Sonunda bırakmıştı.
"Beni affet güzellik. Seni üzmek istemezdim. Sen hepimizin küçük kardeşisin. Çünkü biz senden 1 yaş büyüyüz. Neyse kuzucuk kıskançlığa hiç gerek yok. Çünkü dünyanın en güzel kızı sensin. Şimdi küçük hanım salondan çıkıp lavaboya gidip elini yüzünü yıkıyorsun ve geri geliyosun. Hep beraber konusucaz." Dedi manyak çocuk.
"Tamam lan tamam. Oğlum koskoca mafayaya kuzucuk dedin lan. Allah belanı vermeye. Bi de emir veriyo terbiyesiz" dedim gülerek. Sonra koşarak salondan çıkıp lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktım. Bakmaz olaydım. Fena halde çökmüşüm. Saçlarımı ev topuzu denilen şeyden yaptım. Üstümü değiştirmem gerek ne zamandır aynı kıyafetleri giyiyorum. Lavabodan çıkıp odama çıktım. Odama girince dağınık olduğunu farkettim. Odayı 5 dakikada guzelce topladım. Tamam mafya olabiliriz ama düzen ve temizlik önemli abi. Hem mafyalarda normal insanlar. Sadece hepsinin geçmişinde kötü olaylar olmuş. Onlarda gülerler. İllaki sert olmak zorundasın diye bisey yok. Dünyadaki çoğu mafyayı tanırım. Çoğu komik insanlardır. Biz bu mesleği yapmak istemiyoruz sadece zorunluyuz.
Hangi kız cicili bicili şeyleri bırakır da mafya olmak ister ki.
Kaderimiz bunu takdir görüyo ve bizim yapicak birşeyimiz yok.
Dolabı açarak içine doğru göz attım. Sırf siyah tişörtler siyah gömlekler ve siyah pantolonlar. Aslında siyahtan başka renk kıyafetim var. Ama onlar yan odada. Ah hayır bugünde siyah giyinmicem. O yüzden odadan çıkarak yan odaya doğru ilerlemeye başladım. Yan odaya girdiğimde buranın sadece kıyafetler ve ayakkabılar ve çantalardan ibaret olduğunu farkettim. Benim evim olmasının aksine bütün odaları bilmiyorum. Bu odaya ikinci girişim falan en son geçen sene girmiştim. Ama her hafta Aliye teyze ve kızı bu odaya girip temizliyorlar. Hem buradaki kıyafetleri ayda bir degistiriyorlar. Yani hepsi yeni moda kıyafetler oluyor. Neyse fazla uzattım.
Dolaplardan birini açarak içinden bi şort kot tulum bi de içine siyah çizgili gri kolsuz tişört çıkardım. Ayakkabılara yönelerek siyah bir konvers aldım. Ve en son gözlüklerimin yanına ilerleyerek yuvarlak siyah bir güneş gözlüğü aldım ve odadan çıktım. Kendi odama girerek üstümü giyindim. Bunları sadece 10 dakikada yapmıştım. Odadan çıkarak salona gitmek için yürümeye başladım. Merdivenleri indim. Biraz daha yürüyerek salona vardım. Salona girdim. Bizimkiler beni bekliyodu. Bende Cemin karşısındaki koltuğa oturdum.
"Nerede kaldın kızım seni yarım saatte anca aşağı indin ?" Dedi Cem.
"Üstümü değiştirdim ya" dedim.
"Tamam tamam" dedi o da.
"Siz beni bırakın da Mertin elinden nasıl kaçtınız bakalım anlatın ?" Dedim onlara karşı. Bu arada Geray bizi takmıyordu telefonuyla ilgileniyordu. Can da o şekilde. Cem ve biz konusuyoduk bi.
Tabi soruyu biraz sesli sorunca bütün gözler bende toplandı.
"Bu gerizekalı piç oldukça zeki değil. Kendisi dordumuzu ayrı yerlerde tuttu. Sonra tabi dovdurttu. Hiç birimize bisey olmadı sorun yapma. Can ve benim tutulduğum yerler yakındı. Ben bi yolunu bulup kaçtım. Sonrada canı kaçırdım. Kaan ve Doruğun yerlerini bilmiyoruz. Bulamadık. Bizde senin yanına geldik. Gerayin anlatmasına göre plan falan varmış." Dedi Cem bana karşı.
Gerayin onlara plan konusunu bahsettiğini bilmiyordum.
"Evet plan var. İzmire gidiyoruz. Mertin ikiz kardeşleri var İzmirde yeni öğrendik. Benim yaşlarımdalar. Oraya gidip onlarla arkadaş olucaz sonra abisinin yerini öğrenicez. Zaten en fazla iki ay kalicaz. Sizde geldiğinize göre hep beraber gidicez sanırım." Dedim ikisinide. Geray ise bize sadece bakıyordu. Sonra telefonuna geri döndü.
"Gençler size haberlerim var" dedi Geray. Sabahtan beri ilk defa konuşarak.
"Neler onlar ?" Dedi Can.
"Gideceğimiz yerle ilgili bir şey istemişsin sanırım Gece Cenkten. O da bana mail atti şuan." Dedi bana.
"Tamam söyle hadi." Dedim sabırsızca.
"Gideceğimiz yer İzmir. İzmirin en ünlü kolejinde yani Kara Kolejinde okuyacağız. Omer ve Sudenin babasının okulu. Omer ve sude okulun iki popüler kardeşi. Bu arada İzmirdede ünlüler.
Omer komik bir çocuk. Aynı zamanda zeki. Basketbol futbol ve voleybol kaptanı. Bilgi ve komedi yarışmalarında da 3 senedir birinciymis.
Sude sürtük bir kız. Her gece barlarda. Tembel bi kızda.
İkiside 12/A da. Yani aynı sınıftayız. Bu arada amcam Can ve Cemin geldiğini öğrenmiş ve onların yerini de hazırlamış.
Omer ve sudenin arkadaş grupları varmış. Bu grupta Zeynep Gizem Pelin Simay Mira Su Melis Melisa Arda Çetin Murat Okan Hakan Kerem var.
Arda ve Melisa sevgili. Çetin ve Pelin sevgili. Murat ve Zeynep sevgili. Okan ve Gizem sevgili. Hakan ve Mira sevgili. Kerem ve Simay sevgili. Omer Sude Su ve Melis sap. Sude sürtük olduğu için bisey degismiyo onun için. Omer sevgili isine karşı. Su ve Meliste kendilerine gore biri bulamamışlar.
İzmirde Yeşil Site denilen yerde en üst katta bi dairede kalacakmışsınız. Karşı dairemizde Omer ve Sude oturuyorlar.
Şuanlik başka bir sey bulamadım. Bulunca mail atarım. Demiş" dedi Geray.
Babam her şeyi ayarlamış saolsun.
"İyi. Güzel. Her şey yolunda olucak ve kardeşlerimizi bulucaz." Dedi Can. Cemde hak verircesine homurdandi. Bende elime telefonumu alarak saate baktım. Saat 12.30 du.
"Gençler ben bi şu eve uğrayayım. Sonra alış veriş merkezine gidicem. Siz evde misiniz?" Dedim onlara.
"Dışarı çıkarız birazdan. İstersen alış veriş merkezinde buluşuruz ?" Diye sordu Can.
"Olur buluşuruz. Hadi görüşürüz" dedim. Telefonumu cebime attım. Ve salondan çıktım. Cebime odadan çıkmadan önce para koymuştum. Neyse yeter bana o.
Aslında alışverişten nefret ederdim ama bugün yemekte önemli gözükmek istiyodum.
Evden dışarı çıkıp garaja doğru yol aldım.
Siyah arabama bindim. Ve hızlı bir şekilde evin bölgesinden çıktım.
Yaklaşık 25 dakikada Orhanın evine vardım. Arabamdan mekanik bi şekilde indim. Eve doğru ilerledim. Kapıyı çaldım. Kapıyı Semih'in annesi Enis Abla açtı.
"Kuzum hoşgeldin, annen içeride" dedi bana sevecen bi tavırla.
Bu kadını seviyorum. En azından beni düşünüyo. Yaşı çok fazla değil babamla aynı yaşta. Babam dediğim Ali Abi. Yanlış anlamayın. Kadıncağızın kocası zaten onları terkedip gitmiş. Neyse ya.
"Enis Sultan hosbuldum" diyip yanaklarını sıktım.
"Ah dur deli kız" dedi gülerek. Bende yanaklarını sıkmayı bıraktım.
"Tamam tamam. Hadi ben içeri geçiyorum. Sende benim paketleri hazırla. Giderken alırım sultanım." Dedim içeri doğru ilerlerken.
Salona girdiğim an gergin bi hava vücudumu sardı. Enis teyze ile konuşurken oluşan gülümsemem kayboldu. Ellerimi tulumumun cebine sokarak alaylı bi şekilde annemin karşısındaki koltuğa oturdum. O beni ilk başta farketmedi. Öksürünce hele şükür farketti. Yüzüne bi gülümseme yerleştirdi.
"Hoşgeldin kızım" dedi sevecen ama bana göre itici bi tavırla.
Bende ona sahte bir gülümseme göndererek.
"Hosbuldum anne" dedim alayla. Anne kelimesine iğrenir bi tonda söylemiştim.
"Nasılsın ? Ne yapıyorsun ? Hayat nasıl ?" Diye sordu peş peşe.
"İyiyim. Bir şey yaptığım yok. Hayatım 3 yıldan beri bok gibi değişen bir şey yok." Dedim ona yine alayla.
Bir şey diyemedi. Sadece gözlerimin içine baktı. Ben ona boş boş bakarken o bana üzüntülü ve pişman bir şekilde baktı.
"Akşam yemek var. Haberin vardır" dedi konuyu değiştirme çabasını anlamıştım. Ve bende oyuna devam ettim.
"Haberim var. Peki kimler geliyor yemeğe ?" Diyerek sordum.
"Haluk amcanlar, Cüneyt amcanlar, Zafer amcanlar, Sefer amcan, Yasemin halanlar, Menekşe halanlar, babanne ve deden" dedi.Haluk amcam en büyük amcamdır. İsinde çok başarılı bir adamdır. Ailesiylede çok iyi bi şekilde ilgilenir. Çocukları için yapmadığı bisey yoktur. Onlar için ölür bile. Karısı Yeşim yenge. Çocukları ise Göktürk ve Gökcan. İkiside çok iyi ve başarılı babaları gibi.
Cüneyt amcam 2. büyük amcamdır. İşle güçle alakası yoktur. Keyfi için yaşar. Maddi açıdan zengindir ama neyse. Karısı Meltem yenge. Çocukları ise yok.
Zafer amcam 3. Büyük amcam Orhandan bi önceki. Zafer amcam çok iyi bi insandır. Herkese yardım eder adam gibi adamdır. Karısı Gülden yenge. Bi çocuğu var o da Ali. Ali gerek çok komik gerekte çok ciddidir. En sevdiğim kuzenim diyebilirim.
Sefer amcam en küçük amcamdır. Kendisi çok gençtir. Baba parası yiyor hayla. Ama dertten cok iyi anlar. Bana yakındır her zaman. Diğerlerine göre bana ve ceme karşı daha ilgilidir. Karısı falan da yoktur. O işleri pek sevmez.
Halalarımin ikiside huy ve fizik olarak aynıdır. İkizlerdir. Huyları da hep aynıdır. Yasemin halamin Berk ve Berkay adında iki oğlu vardır benim yaşımda. Menekşe halamında Burak ve Murat adında iki tane benim yaşımda oğlu vardır.
Babaannem ve Dedemde normallerdir. Pek görmediğim için onları bir şey diyemem.
Ben düşüncelere dalmışken annem soru sordu.
"Baban Ali ve Gerayin da gelmesini istiyo biliyorsun dimi kızım ?" Dedi bana. Dediği an yüzümü buruşturdum. Bana kızım demesinden hoşlanmıyorum.
"Birinci olarak şunu demek istiyorum ki Geray ve Babam gelicek. Ekstradan Cem ve Can da gelicek. İkinci olarak bana kızım deme ve üçüncü ve son olarak görüşürüz akşam" diyip oturduğum yerden kalkip salondan bi hışımla çıktım.
Kapıya doğru ilerlerken önüme Enis abla çıktı karşıma.
"Kuzum istediklerin hepsi içinde. Kendine dikkat et." Dedi sevecen bi tavırla.
"Ederim sultanım" dedim. Yanaklarini sıktım. Sonra elindeki poşeti aldım ve evden çıktım.
Arabaya varmak için hızlı hızlı yürüdüm. Arabaya varıp hemen kapıyı açıp bindim. Poşeti ise yan koltuğa koydum. Ve alış veriş merkezine doğru yol almaya başladım. Bizimkilere haber vermem gerektiği aklıma geldi. Elime telefonu alıp rehbere girip hemen Cemi aradım.
Çalıyor çalıyor çalıyor... Ve açtı.
"Efendim Gece" dedi.
"Abi ben bizim alış veriş merkezine geçiyorum. Siz de gelin. Görüşürüz" diyip yüzüne kapattım.
Yaklaşık 10 dakika sonra arabamı park etmiş alış veriş merkezinin önünde bekliyodum.
Hayır niye geç geliyorlar anlamadım. Kız gibi süsleniyolar mı ? Ben bile süslenmiyorum ya. Kolumun durtulmesiyle kafamı dürten kişiye bakmak için kaldırdım. Bi baktım Geray.
Kolumu tuttu. Sonra kolumu tutan eli aşağı doğru inerek elimi tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. Geldiğimiz yer ise...Arkadaşlar uzun zamandır bölüm yayımlamıyorum sizden cidden özür dilerim. İkilemler arasında olduğum bi dönemdeyim. Bazı sorunlar yaşıyorum. Ama en kısa zamanda bölüm yayınlayacağım. Hepinizi seviyorum. Kapak yapmayı bilen kişiler varsa aramızda lütfen bana mesaj atsın. Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin. Öpüldünüz
☺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lacivert ★
RomanceLacivert ne sizce ? Bir renk mi sadece ? Yoksa daha farklı bir şey mi ? İlk başta herkes için renktir. Geray ve Gece içinde bir renkti ilk başta. Ama içine anlamlar katınca renkten daha fazlası oldu. "Mavi Siyaha Aşık Olur. Zamanla Siyahın İçinde Ka...