Merhaba arkadaşlar. 10. Bölümle karşınızdayım. Bölümleri hızlı yayınlıyorum fakat hikayeyi kaldırıp kaldırmamak arasında kararsızım. Çoğu kişi okuyup oylamıyor veya yorum yapmıyor. Bölümleri boşuna yayınladığımı düşünüyorum. Buna daha sonra karar vereceğim. İyi okumalar.
Çadırda bir sağa bir sola doğru dönüp duruyordum. Bugün olanlardan sonra tüm keyfim kaçmıştı.
Benden intikam almak için yapmıştı.
Kalbimi kırmak için.
İçimde en ufak bir kızgınlık kalmamıştı çünkü o benim hiçbirşeyimdi ve böyle birşeyi umursamamalıydım.
Özgeyi uyandırmamaya çalışarak üstüme ince bir ceket alarak çadırdan çıktım.
Hava sabaha göre çok daha serin olduğu için oyalanmadan ceketimi üstüme geçirdim.
Biraz yürüdükten sonra gölün karşısındaki akşamdan kalan kamp ateşinin oraya oturdum.
Bir insan nasıl böyle olabiliyor anlamıyorum.
Tamam ilk gün telefonum düştüğünde ağır laflar etmiş olabilirim fakat ne olursa olsun bedeli bu olmamalıydı.
Benim üstüme iddaya girmek..
O tüm sözlerim yalan olduğunu bilmek..
Ve hiçbiri olmamış gibi davranmak
Bunlar can acıtıcı şeylerdi.
Düşüncelere dalıp gitmişken arkadan bir kıpırtı gelmesiyle yerimden hopladım.
"Kim var orda?"
hiç bir ses gelmeyince huzursuzca kıpırdandım.
"Benim korkma"
Arkamdan gelen sesle daha da çok korkmuştum. Arkama baktığımda..Ah yeter artık ama burdada mı rahat yok.
"Bak Ege nefretini dahada kusmak için geldin sanırım ama ben kafamı dinlemek istiyorum." Ege sakince yaklaşıp yanıma oturdu.
"Ben onları kızgınlıkla söyledim. Kusura bakma demek için gelmiştim."
Kesin buda oyununun bi parçasıydı
"Bu da oyunun bi parçasımı" Kendi kendime gülmeye başladım.
Hadi ama daha ne kadar oynicaktık bu oyunu.
"Hayır ben gerçekten üzgünüm. Gökalple öpüşmeni istemedim çünkü o pek iyi biri değildir."
"Sen çok mu iyi birisin?"
"Bende değilim, o yüzden bizden uzak durmalısın"
Gülmem kahkaya dönüştü
"Gerçekten bana bunlarımı söylüyorsun?
Benden uzak duramayan sensin Ege. Ben senden olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum zaten"
"O ilk günkü dediklerini sana ödetmek istemiştim. Gökalp seni asla yemeğe çıkaramicağımla ilgili beni gaza getirdi. Bende bunun iyi bir bedel olucağını düsündüm. Seni kandırıp yalandan iyi davranmak. Kalbini kırmak istedim Deniz. Asıl yapıcağım ses kayıtlarını okula dinletmekti ama bunu yapmicam merak etme. Gece uyuyamadım ve o ses kayıtlarını sildim."
"Sen tam bir pisliksin ama benim için değersiz insanların sözleri ve davranışları pek önemli değildir. O yüzden kalbimi kırmayı başaramadın"
Yalan söylüyordum.
Kalbimi kırmıştı ama anlayamadığım şey gerçekten benim için hicbir değeri olmayan çocuğun kalbimi kırmasıydı.
Belkide kendimi kandırıyordum.
"Ben açık açık özür dileyemem ama üzgünüm."
"Olmalısın"
Şuan ona karşı kalpsiz biri gibi konuşuyordum fakat bu onun hakettiği muameleydi.
Hiçbirşey demeyince gitmesi için konuşmaya başladım.
"Ege tamam sorun kalmadı artık benden uzak dur yeter."
"Sana yakın olmak istemiyorum zaten."
Ukala.
Oturduğum yerden kalkıp ilerleyecekken Ege'nin sesi beni durdurdu.
"Deniz"
arkam ona dönük bir şekilde durmaya devam ettim.
"O gece dediğim şeylerden bazıları gerçekti ama."
Arkam hala dönük olarak cevap verdim.
"Umrumda değil."
Eminimki buda yalanlarından biriydi.
Çadırıma doğru yürümeye başladım.
En sonunda vardığımda içine girip kendimi derin bir uykuya bıraktım.Özge'nin hızlıca dürtüklemesiyle uyandım.
"Noluyor yaa"
"Hadi kalk Deniz kahvaltı yapalım. Sonrada yeni bir etkinlik varmış."
"Oof"
Yerimden kalkıp giysilerimin olduğu valize yöneldim. Üstüme askılı bir bluz,altımada kot şort giydikten sonra Özgeyle çadırdan çıktık. Herkesin kahvaltısını ettiği yere doğru ilerlerken sıraya girip açık büfeden kendimize atıştırmalık birşeyler aldık.
Cem'in yanına oturduktan sonra kahvaltimizi etmeye basladik.
"Cem dünden beri nerelerdesin?"
"Neden bana hesap soruyorsun annee"
"Ha ha çok komik"
"Takılıyordum öyle arkadaşlarla."
Cem mal mal sırıttıktan sonra kahvaltımıza devam ettik. Özge'nin yine morali bozulmuş gibiydi. Büyük ihtimalle Cem'in dün ne yaptığını merak ediyordu yada kızlarla takıldığından korkuyordu.
Onu teselli etmek istercesine bacağını sıvazlarken bir yandan Cem e kötü bakışlar atıyordum. Tabi o bunları fark etmiyordu bile.
Kahvaltımizı bitirdikten sonra 3 müzde insanların toplandığı yere gittik.
Dünkü adam yine konuşuyordu.
"Gençler bu sefer sizle bir oyun oynicaz. Sizi iki takıma ayırıcam. Kırmızı takım ve mavi takım.
İlk olarak mavi takımın bayrağını bir tarafa,kırmızı takımın bayrağını başka bir tarafa sakladık. Elinize paintball da olduğu gibi silahlar vericez. Her iki takımda karşı tarafın bayrağını bulmaya çalışırken ayrıca rakibini bu silahlarla vurabilecek. Vurulan oyundan çıkıcak. Bayrağı ilk bulan takım kazanır. Şimdi takımlarınızı oluşturalım.
Karşıdaki bi miktar insanı alıp onlara kırmızı bandana taktı.
Bizim tarafımızdakilere ise mavi.
Bizim takımda kim var diye baktıgımda tanıdık olarak Cem, Yeşim ve Gökalp vardı sadece. Bu Gökalpinde iddaya girdiğini ögrendiğimden beri kıl oluyordum.
Silahlarımız dağıtıldıktan sonra kırmızı takımı başka bir tarafa aldılar.
En sonunda düdük çalınca Cem'in arkasından koşmaya başladım.
"Hiişt Cem"
"He noldu"
"Yanımdan ayrılma sakın"
"Merak etme Denizcim ayılar seni yemez"
"Ayılardan korkan da kim"
Bana yandan bi bakış attıktan sonra koşmaya devam etti.
E tabi bende onu takip ediyordum.
"Deniz peşimi bırakabilir misin acaba"
"Ne güzel işte bak kardeş kardeş birlikte ormanda koşuyoruz bundan güzeli varmı mübarek"
karşımıza karşı takımdan biri çıkmasıyla vurulmamak için direk Cem'i önüme atıp kaçtım.
Zuahahhahahahaha.
Bu Özge'nin intikamı.
Cem orda vuruldum diye bana saydırırken koşmaya devam ettim.
Yalnız kaldığım için baya bir tedirgin olmuştum.
Etrafıma baktığımda kimse yoktu.
Yavaş yavaş yürüyerek insanlardan bir iz arıyordum ama kimse yoktu.
Başım dönmeye başladı.
En başından katılmamalıydım, korkum olduğunu bile bile sesimi çıkartmadım.
Bir ağacın oraya oturup beklemeye başladım.
Yavaş yavaş gözlerimin kapanmasıyla karanlığa doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY
Teen FictionYeni bir hayat Yeni bir şehir Yeni arkadaşlar Yeni düşmanlar ve Yeni aşklar Bu yeniliklerin içinde kaybolmaktan korkan bir kız. Başına geleceklerden habersiz bir masumiyet abidesi. Peki onu ne kurtaracak? Sevgi, saygı, sadakat... Aşk...