1. BÖLÜM: "KABUS"

3.7K 133 57
                                    

Gece - Yanımda Kal


*


ADA SANCAK


Hocanın tahtaya yazdığı ve sadece kendisinin dinlediği aptal matematik formülleri bile benden daha anlamlı şu hayatta. Hoca tahtadaki sorunun cevabını hesaplarken ben de sabah ve dün akşamın bedelini abime ödemeden eve nasıl girerim diye hesap yapıyordum.

En azından matematik hocasıyla ortak bir yönümüz var. İkimizde hesap yapabiliyoruz.

İçim içimi kemiriyordu. Sanki biri boğazımdan aşağıya bir böcek atmıştı ve o böcek durmadan organlarımı dişliyordu. Düşündükçe düştüğüm bataklığa batıyor kurtulmamı daha zor bir hale getiriyordum.

Sınıfta herkes başka şeyle ilgileniyordu. Kimi telefonuyla uğraşıyor, kimi arkadaşlarıyla en güncel dedikoduları paylaşıyor, kimi test çözüyor kimi de patırtı gürültü içinde hocayı dinlemeye çalışıyordu. Bende son zamanlarda yaptığım gibi boş boş odaklanmış tahtaya bakıyor ama tahtadakilerle gram ilgilenmiyordum.

''Ada. Ada... Kızım burada mısın?'' Burcu'nun koluma uyguladığı baskıyla tahtaya bakıyor gibi görünüp son birkaç günümü gözden geçirmeyi bıraktım. Burcu'ya dönüp gözümü hızla birkaç kere kırptım.

''Efendim... Ne oldu?'' dedim. Burcu'nun gözlerinden acı dolu bir ifade geçti. Ona kötü kötü bakınca hemen toparladı. Ne yaşamış olursam olayım kimsenin bana acıyarak bakmaması gerektiğini en iyi o biliyordu.

''Neyin var senin?'' dedi sitemle. Aynı sırada oturuyor olmamıza rağmen daha da yaklaştı ve elini omzuma koyup başına hafif yan yatırdı. ''Ne bu halin? Anlatmıyorsun.''

Derin bir nefes aldım. Huzursuzluk dolu bir nefes.. Asıl demek istediklerimin 'Hemen her gün sebepsiz yere dayak yiyorum ve korkuyorum!' olmasına rağmen, "Bir şeyim yok. Uykusuzum biraz." dedim onu geçiştirmeye çalışarak.

''Bu mu bir şey olmayan halin? Ağzın burnun dağılmış yine. Abin mi yaptı?''dedi sesindeki kızgınlıkla. Her zaman ki Burcu dakikasında neyim olduğunu anlardı. Tek tahmini abimin yapacak olmasıydı çünkü ondan başka kimse bu kadar acımasız olamazdı.

Abi.. Bu kelime her geçtiğinde içimde istemediğim duygular baş gösteriyor ve beni boğuyordu. Nefes almam o kadar güç ki.. İstemediğim ve mecbur olduğum bir hayat yaşıyordum.

Nefret uzun tırnaklarını boğazıma geçirip derin yaralar bırakırken, korkunun pençelerini kalbimin üstünde hissettim. Kalbim aldığı hasarla oluk oluk kanarken beynimin içinde yankılanan cümleler kulaklarıma kadar uzanan bir yangına sebep olmuştu.

'Öldüreceğim seni! Karşı gelme bana!'

''Sonra anlatırım dersteyiz şimdi. Teneffüste falan konuşuruz. Tamam mı?'' Diye teklifte bulundum. Kaçışım yoktu ama en azından ertelemeye çalışıyordum.

''Hayır, şimdi!'' Deyip bileğimi tuttu ve ayaklandı. 'Ne oluyor?' demeye kalmadan konuşmaya başladı. ''Hocam! Arkadaşımın midesi bulanıyor. Hava alması için dışarı çıkarabilir miyim?''

Hocanın yazı yazan eli havada kalırken yavaş yavaş bize dönmeye başladı. Rolüm gereği hızla elimi mideme götürüp yüzümü ekşittim. Diğer elimi de Burcu'dan bileğimi kurtarabilseydim ağzıma götürecektim, rolümü daha inandırıcı kılmak için ama Burcu tırnaklarını etime geçirmek ister gibi sıktığı için yapamadım. Hocayla göz göze gelmemek için çaba sarf ettim. Çünkü adamı aptal yerine koyuyorduk.

HİÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin