10. BÖLÜM: "GECE"

1.8K 101 137
                                    

Panic! At The Disco - This İs Gosbel


--


"Hayatta olmaz." dedim kesin bir tavırla. "Başka bir şekilde barışın."

Çınar bana dönüp "Ya kardeşim anlatamadım galiba. Arkadaşım diyorum açılış diyorum Yeliz diyorum." deyip bana acınası bakışlar attı. "Bak yemin ederim iki ay konuşmamışlığı var benimle. Katır inadı var bunda. Gerçekten yaşlandırdı beni."

Yeliz sinirle dönüp "Çınar! Duyuyorum seni." dedi sinirle.

"Duy sevgilim. Duy diye söylüyorum zaten." dedi.

"Çocuk musunuz siz? Hele sen Yeliz, şartlar şurtlar falan." Dedim sinirle. "Hem işim var benim bu gece."

Yalan!

"Aferin be kimin kuzeni." diye böbürlendi Yeliz.

DANK!

Jetonum düşmesi gereken yere henüz düşmüştü. Benim üzerimden sevgilisini zor durumda bırakıyordu. Kabul etmeyeceğimi bildiği için böyle bir şart koymuştu.

Ama bu.. Çok adiceydi.

Kendimi aptal gibi hissetmiştim.

Çınar'ın kolu yavaşça omuzumdan düşerken yüzüne baktım. Gerçekten arkadaşının yanında olmak istiyordu ve ne yazık ki Yeliz gibi bir deliye aşıktı.

Ah.. Yeliz çok kötüsün!

"Tamam." dediğimde Çınar'ın gözleri parladı. "Adresi ve saati mesaj atarsınız. Ben gidiyorum Didem'den tarih notlarını alacağım. Görüşürüz." deyip arkamı dönerek yürümeye başladım.

Arkamdan Çınar'ın galibiyet Yeliz'in mağlubiyet çığlıklarını duymuştum. Ama yaptığım şimdi dank etmişti. Ben daha önce böyle bir ortamda bulunmadığım için ne yapacağım bilmiyordum, nasıl davranacağımı da.

Yürürken bir an arkama baktım ve Aslan'ın gözleriyle karşılaştım. Ela gözleri ile dikkatle bana bakıyordu. Kafamı hemen çevirdim. Gözleri ve gamzeleri gerçekten çok güzeldi. Bunun yanlış olduğunu biliyordum. Hayatımdaki hiçbir şey yolunda değilken birine ilgi duyamazdım...

Hem de Aslan gibi birine...

Tamam, Aslan'ı tanımıyordum ama onun ne kadar karmaşık ve zor biri olduğunu anlamak için onu on yıldır tanıyor olmama gerek yoktu.

Gözlerinden belli zorluğu. Bakışlarından belli imkânsızlığı. Tavırlarında mevcut ilgisizliği.

Didem'den kaçırdığım tarih notlarını alıp fotokopi çektirdim. Geç kaldığımı fark edince hızlandım. Sınıfa girerken biriyle çarpıştım ve fotokopilerle Didem'in defteri yere düştü. Çarptığım kişinin Tuna olduğunu görüp yerdekileri almak için eğildim.

"Afedersin. Derse geç kalmamak için uğraşıyordum." dedim yerdekileri almaya çalışarak. Tuna da eğilmiş ve yardımcı oluyordu. "Hızlı hareket edince sakarlık yapıyorum."

Tuna'da kalan kâğıtları topladığımda doğruldum. Tuna da elindeki diğer kâğıtları ve Didem'in defterini bana verdi.

Gülümseyerek "Önemli değil bende önüme bakmıyordum." dedi.

"Sen dün okula geldin ama derse girmedin galiba." Dedim daha da batmak için yemin etmiş gibi. "Yanlış anlama hesap falan sorduğum yok. Sadece görmedim."

Şaşkınca güldü. "Dikkat etmene şaşırdım doğrusu." Dedi bütün sempatikliğiyle. "İşim çıktı, gitmek zorunda kaldım."

Başımı aşağı yukarı tebessüm ederek salladım. Koluma biri çarptığında sarsılıp bir adım geriye attım. Çarpan kişiye baktım.

HİÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin