20. BÖLÜM: "KÜL"

2.2K 87 229
                                    

Rudiment - Not Giving In


--


This time, I'm gonna be stronger I'm not giving in..

Bu sefer, Daha güçlü olacağım ve pes etmiyorum..

--


Yangınlar çıkar, depremler olur ama insanlar yaşamanın, hayata devam etmenin bir yolunu bulurlar. Hayatımda yangın çıkmıştı ve ben enkaza dönmüştüm, ama bir yolunu bulmuştum.

Kendimi odama kapatıp günlerce çıkmamak.

Yalnızlık bir çukur olmuş, beni de içine çekmişti. İlk defa şikâyetçi değildim çünkü ihtiyacım olan şey buymuş. Yalnız kalmak. Uzak durmak. Bana yaşadıklarımı da yaşayacaklarımı da hatırlatacak insanları görmemek iyi gelmişti.

İki haftadır bu odanın içindeydim ve adımımı dışarı atmamıştım. Burcu'nun hazırladığı çantadan atıştırıp açlıktan ölmekten kurtulmuştum. İnci teyzenin verdiği ilaçlar iyileşmeme yardım ederken ikinci gece yüksek ateşten öleceğimi sanmıştım. Diş etlerime kadar bütün vücudum ağrıyordu ve ateşim yüksek olduğu için deli gibi üşüyordum. Burcu'ya bu konuda mesaj attığımda annesine sormuş, İnci teyzede ılık bir duş almam gerektiğini söylemişti. Burcu eğer ılık duş alıp ona ıslak saçlı resmimi yollamazsam bize geleceğini ve aileme durumumdan bahsedeceğini söylemişti.

Ağlaya ağlaya ılık bir duş almıştım ve şuanda hastalıktan eser yoktu. Gözlerimin altı yarım halkalar şeklinde morarmıştı. Bu, odadaki ilk hafta çok uyumamdan kaynaklanıyordu ama ikinci haftamda az uyumaktandı sanırım.

Sürekli yabancı dizi izlemiştim. Birkaç diziyi bitirmiştim bile. Çok fazla kitap okumuştum. Ama kesinlikle ders kitaplarıma dokunmamıştım. Hayatımda neler neler yaşanıyordu ve ben hiçbir şey olmamış gibi, her şey normal gibi okula gidiyordum. İki hafta toplam on gündür okula gitmemiştim. Her gün kapının arkasından konuşan Sarp'ın söylediklerine göre bana on günlük bir rapor almıştı.

Evet, Sarp her gün gelip kapının önünde oturuyor ve bana gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu. İki hafta içinde aramızdaki tek ilişki onun beni araması, benim de telefonu meşgule atıp ölmediğimi göstermemle sınırlanmıştı. Bu yöntemi üçüncü gün fark etmiştik. O kapımın önünde beni arıyor ben de telefon bir süre çaldıktan ve Sarp duyduktan sonra meşgule atıyordum. İçeride ve kendimde olduğumu anlayan Sarp, başlıyordu anlatmaya.

Bu iki haftalık süreçte Aslan bir daha aramamıştı. Yeliz ve Çınar'ı uyaracağını ve beni bir süre rahat bırakacaklarını belirten bir mesaj atarak Çınar ve Yeliz'in de aramasına engel olmuştu. Burcu'yla sık sık mesajlaşmış bir kere de Nesrin teyzeye mesaj çekmiştim. Kapımın önünde açlıktan öleceğim ile ilgili konuşmalar düzen Sarp yüzünden atmıştım o mesajı. Yanımda yemek için bir şeyler olduğunu aileme söylemesini istemiştim.

O mesajdan kısa süre sonra Sarp kapımdan ayrılmıştı ve aynı dakika içinde iyi olup olmadığımı ve çok merak ettiklerini soran bir mesaj gelmişti. Ama Nesrin teyzenin ağzından yazılan bir mesajdı, hata tam olarak şöyle yazıyordu. 'İyi misin sen? Seni çok merak ediyoruz.'

Cevap vermemiştim.. O mesajı Sarp'ın attığını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Benden haberlerinin olmalarını istemiyordum. Beni on dört yıl önce hayatlarından çıkardıktan sonra nasıl yaşadılarsa öyle yaşasınlar istiyordum. Onlara kendi yöntemimle şiddet uyguluyordum. Ama bana uygulandığı gibi fiziksel bir şiddet değil. Ben vicdanlarıyla baş başa bırakıyordum onları, yaşadığım şeylerin suçlusu benmişim gibi yaşayacaklarım da kilit altındaydı ve hayatıma yine ben yön veremiyordum.

HİÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin