@selocanazra ' ya
İthaf ediyorumYeni Bölüm yazıyorum aklımda hiçbir fikir yok . Hikayede olayları nasıl yardırcam bakalım. :)
Bir an önce 5-6 bölüm sonrasını yazmak istiyorum!!!
Ve bu bölüm sevgili Lana tarafından anlatılıcak ;)
Bakalım nasıl bir bölüm olcak :))))Yorumları bekliyorum ;)
İyi okumalarrrr :)))
************************************
Sabah kalktığımda boğazımdaki ağrıyla uyanmıştım. Yataktan kalkar kalkmaz lavaboya gidip yüzümü yıkadım. En son isteyeceğim şey yaz günü hasta olmaktı bende bu yüzden kendime bir bardak bitki çayı hazırlamak için mutfağa yöneldim. Dolapdan en sevdiğim kırmızı kupamı alıp çayımı hazırladım. Kendimi halsiz hissediyordum keşke işe gitmek zorunda kalmasaydım , evde oturup dinlenirdim. Keşke bu gün tatil olsaydı. Ama keşkeler bir işe yaramıyordu. Midemden gelen gurultuları duymazdan gelerek elimde kupamla televizyon karşısına geçtim. Yola koyulmam için daha yarım saat vardı. Bende bu yüzden biraz televizyon programlarına göz gezdirmeye karar verdim. Kanalları değiştirirken bir dizi gözüme takıldı ve dizinin olduğu kanala geri dönüp izlemeye başladım. Iki garson kız , bir kafede.... Hadi ama! Dedi iç sesim. Lanet olası senaristler bizi mi tv programı yapmıştı. Bu halde ben ordaki sarışın oluyordum. Kendi kendime güldüm. Bunu Selena'ya anlatacaktım. Dizinin ismine daha yakından baktım. 2 Broke Girls . Ah bu diziyi daha fazla izlemem gerekecekti.
Boğazımdaki ağrı bitki çayıyla düzelecek gibi değildi. Zayıf bünyeme lanet olsun!!! Elimdeki bardağı tezgaha bırakıp iş kıyafetlerimi giymek için küçük odama adımladım. Kısa pileli siyah eteği ve kırmızı lakosumu giyip biraz rimel sürdüm. Saçımı at kuyruğu yaptım ve aynada kendime baktım. Yüzümün rengi resmen kireç gibiydi yada şu vampir Edward gibi soluktu. Hastalığın verdiği bu solukluktan kurtulmak için tek allığımdan biraz sürdüm. Artık hazırdım. Ceketimi giydim ve küçük askılı çantamı boynumdan geçirdim. Kapıda giymemi bekleyen yüksek topuklululara kızgın bir bakış attım. Bu durumu patronla konuşmuştum ve bana converse giyemeyeceğimi benim bir bayan olduğumu ve daha kadınsı giyinmem gerektiğini söyledi. Bende ona topuklu ayakkabıların dükkanın gelirinin fazla olmasını etkilemiyeceğini söyledim o da bana buranın nezih bir kafe olduğunu ve çalışanların giyiminin , kafenin kalitesini arttırdığı gibi saçma bir şey söyledi. Bende ona o zaman kendisinin de bu ayakkabılardan giymesini söyleyecekken susmayı seçtim. Sonuçta işsiz kalmaya hiç niyetli değilim.
Topukluları ayağıma geçirip evden çıktım. Selena ile buluştuğumuz köşeye vardığımda öksürmeye başlamıştım. Selena yanıma geldiğinde endişeyle sordu.
"Lana iyimisin yüzün bembeyaz. Hasta mısın? "
"Galiba. Ama iyiyim. " dedim ve yürürken geçen gün Harry'nin çörek aldığı dükkanı gösterip ekledim. "Ben kahvaltı etmedim. Şuradan bir şeyler alalım mı? "
Selena onaylayınca birlikte dükkana girdik ve Harry'nin bana aldığı çöreklerden aldım. Çörekten aldığım bir ısırık gülümsememe neden oldu. Selena ile yürümeye devam ettik ve sonunda kafeye vardık.
-----
Kafede ağır ağır işleri yaparken başımın ağrısıyla gözümden yaş aktı. Daha ne kadar kötü olabilir derken fazla sesli bir şekilde hapşırdım. Lanet olsun!!!
Kötü gün diye buna denir !!!
"Lana iyimisin? istersen patrondan izin iste evde dinlenirsin . "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.O. BOX || H.S.
Fiksi PenggemarLana'nın posta kutusunda beliren tüm bu mektuplar ve içlerinden çıkan anlam veremediği ipuçları... Ya biri ona bir şaka yapıyordu yada gerçekten onu takip eden biri vardı.