Hıhımm

30 0 0
                                    

Bu sıralar biraz karışığım. Biraz yarım. Biraz buruk. Bir kitap bitmeden diğerine, bir şarkı bitmeden öbürüne geçiyorum. Bir filmin sonu gelmeden uyuyakalıyorum. İnsanlarla konuşurken minik şekerlemelere dalıyorum. Olmasını istediğim şeyler gerçekten böyle şeyler mi diyorum. Zamanı durdurmayı istediğim o dakikaları düşünüyorum. "Tam şu an şurda ölebilir miyim?" dediğim anları. Sahiden o anlarda mutlu muymuşum?
Hissettiklerimi sorgulamaktan sıkılıyorum. Kendi kendimi tanıyamamaktan yoruluyorum. Aptal yerine konulacak kadar aptal mı gözüküyorum?
Cesaretin dibini sıyırıyorum lakin nafile. Tam ağzımı açacakken yoruluyorum. Söylemek istediğim ne varsa yutuyorum. Söylememeliymişim gibi. Sanki tüm bunları saklamak zorundaymışım gibi. E sende mutsuzlukla belanı bulacaksın diyorum kendi kendime.
Sahi neden kendi kendime acı çektiriyorum?
Mutluluğun var olması mı korkutuyor, hiç olmaması mı? Hüznü ağır basan arkadaşlıklarımı düşünüyorum. Sonra her zaman oynadığım o unutmama oyununu hatırlıyorum.
Kural çok basit: Eğer kötü hissediyorsan, özlüyorsan, sürekli güzel anılarınız aklına geliyorsa seni nasıl üzdüğünü hatırla. Nelerden vazgeçtiğini nasıl kendinden geçtiğini hatırla. Ağlamaktan bitap düşüp onu sayıkladığın zamanlarda yanında olmayışını hatırla. Zor bir oyun kabul amma çoğu kişisel gelişim kitaplarının yapamadığını yapabiliyor.
Sahi o kitaplarda ne saçma daha ben kendimi bilmiyorum. Yolum yordamım yok sen bana yolumu buldurtmaya çalışıyorsun. Senin yolun benim yolum değil o.
Çok eskiden beri kavramlarla ilgili kafamı kurcalayan noktalar var. Bir masaya neden masa diyoruz? Neden onun adı elma değil?
Ağlamak gülmek demek olsaydı nasıl olurdu? Her şeyi karıştırmaya bayılıyorum. Tıpkı üzgünken mutlu hallerimdeki sıfatsızlığımdan daha bir neşeli olmam gibi. Hüznün olduğu yerde kahkaha olmalı.
İnsan kendini öldürür vallahi!
Sanırım bu yüzden kahkahalarımın iğrençliği. Yine oturmuşum sabah etmişim geceyi gitmem gereken yerleri hayatın sürerliğini tartışıyorum. Gitmeseydik bir yere izleseydik her yeri. Bu kadar koşturmasaydık ne olurdu? Her şeye egemen olmak, hep daha iyisini istemek, mutluluğu bir sonraki durakta bulacağına inanmak... Zaman geçiyor. Duraklar tükendiğinde birinde bir şeyler bulamayıp inmediğime üzüleceğimden korkuyorum. Bana ait olan kendini neden belli edemiyor?
BU NAL DIM!
Kafam, başım, gözlerim patlayacak.

Uyananlara Günaydın effenim! İneceğiniz durağı kaçırmamanız dileklerimle :)
Soğuk süt hiç bitmemeli.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bu can sıkıntısı adamı öldürür.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin