EFSUNLU MELODİ

BÖLÜM18*-*MELEK

***BAZI BÖLÜMLERDE VAMPİR AKADEMİSİ KİTABINDAN ALINTILAR YAPACAĞIM. SETTEYKEN O SAHNELERİ ÇEKİYOR OLACAKLAR.

EFSUNLU MELODİ*-*BÖLÜM18

(ELİF)

...

Lisa'nın kaldığı bölüm sorumlusu bizi görünce şaşırdı ama Dimitri karşı konulamayacak kadar korkutucuydu. (Sadece rolü gereği böyle karşı konulmaz korkutucu olduğu kesindi.) "Banyoda." Dedim onlara. Görevli beni içeride takip etmek istediğinde ona izin vermedim. "Şu an çok üzgün. Lütfen yalnız konuşmama izin verin." Dedim.

Dimitri (Dorian Grey olur o ancak!) durup düşündü. "Evet, onlara bir iki dakika verelim."

Kapıyı iterek açtım.

"Liss?"

İçeriden hıçkırık sesi geliyordu. Beş tane duş kabini vardı ama sadece biri kapalıydı. Hafifçe kapıya vurdum. "İçeri gireyim." Dedim sesimin sakin ve güçlü çıktığını umarak.

Burnunu çektiğini duydum ve birkaç dakika sonra kapının mandalı açıldı. Karşılaşacağım manzaraya hiç hazır değildim. Lisa karşımda duruyordu... (Aslında ona Lisa demem pek bir şey fark etmiyordu. Elisa=Lisa.)

KANLA KAPLIYDI!! (Bazen rol olduğunu unutup gerçek sanabiliyorum. Onu öyle görmek panikletmişti beni. Gerçek olmadığını biliyordum halbuki.)

Dehşet içinde bir çığlık attım ve yardım istedim. Daha yakından bakınca üzerindeki kanın, Lisa'nın bedeninden gelmediğini fark ettim. Sanki ellerinden yüzüne bulaşmış gibi üzerini kaplamıştı. Yere düştü. Bende yanına eğildim.

"Sen iyi misin?" diye fısıldadım. "Neler oldu?"

Sadece başını salladı ama gözlerinden düşen yaşlarla birlikte yüzünün gerildiğini gördüm. Ellerini tuttum.

"Hadi seni temizleyelim."

Durdum. Kanıyordu! Bileklerinde çok sert çizikler vardı! Ama damarlara çok yakın değildi. Yine de derin sayılırdı. Bunu yaparken damarına isabet almamıştı. Amacı ölmek değildi. Gözlerime baktı. "Özür dilerim... Böyle olsun istemedim... lütfen... kimseye söyleme..." dedi ve hıçkırmaya başladı. "Onu gördüğümde kendimi kaybettim..." dedi bileklerini göstererek "Ne olduğunu anlamadım bile. O kadar üzgündüm ki..."

"Sorun değil." Dedim otomatik bir sesle ve 'o'nun ne olduğunu çok merak ettim. "Hadi." Dedim.

Kapı vuruluyordu. "Rose?" (Onun o gıcık sesini duymak bile tüylerimi ürpertiyor. Bazen rolü bırakıp seti terk edesim geliyor!)

"Bir saniye!" diye seslendim. (Onu duymanın gerginliğiyle sesim biraz fazla yüksek çıkmıştı.)

Lisa'yı lavaboya götürdüm ve bileklerindeki kanı temizledim. İlk yardım çantasını alarak kesiklerin üzerini nazikçe sardım. Kanama neredeyse durmuştu.

"İçeri geliyoruz." Diye seslendi görevli.

Kapüşonlu kazağımı çıkardım ve aceleyle Lisa'ya uzattım. Dimitri ve görevli içeri girdiğinde çoktan üzerine giyinmişti. Dimitri derhal yanımıza geldi ve o anda, Lisa'nın bileklerini saklayalım derken yüzündeki kanı unuttuğumuzu fark ettim.

"Kan benim değil." Dedi çabucak Dimitri'nin yüzünü görünce. "Bu... tavşan kanı..."

Ve o anda gülmeye başladı!