*-*BÖLÜM5*-*

262 22 2
                                    

Yemeğime, sanki çözmesi zor bir problemmiş gibi baktığım kesin. O sarışın kızın gözleri üzerimdeyken daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. sanki Boris’i ben zorladım gel de bizim masaya otur diye! Onunla gelip oturan sendin. Madem gelmek istemiyordun neden sevgiline engel olmadın ki?! zoraki bir kaşık alırken yemeğime bakmaya devam ettim. Huzurumu kaçırmak için gelmişlerdi sanki. Rahat rahat yemeğimi bile yiyemiyorum!

“Havin! Duydun mu hafta sonları şehirdeki mağazalara gidip alışveriş yapabiliyormuşuz! Elisa harika mağazalar olduğunu söyledi!” diyen Melanie düşünce çukurundan vinçle kurtardı beni. Elisa? Boris’in yanında oturan ve beni öldürecekmiş gibi bakan kızın adı Elisa mı? Ve benim oda arkadaşım onunla yıllardır arkadaşmış gibi davranıyordu. Hey! O benim oda arkadaşım! Burada fazlalık olan sen ve senin sevgili Boris’in! Kalkın gidin şuradan!

“Ya. Öyle mi? Hafta sonu gider bakarız o zaman.” Dedim umursamaz görünmeye çalışarak.

“Olmaz!” diye atıldı Melanie. “Olmaz! Seçmeler var film için bu hafta! Belki de bizden birini seçerler! Haftaya gidelim!”

“Tamam.” Gülümsemem sadece Melanie’nin çocuksu ifadesineydi. “Haftaya gideriz o zaman.” Yerimden kalktım. Gülümsememin yerini somurtma almadan buradan kalkıp gitmek istiyorum. “Afiyet olsun herkese.” Tepsimi alıp kalktım.

Şimdi teyzemin sıcacık yemeklerini yemek vardı. Çeşit çeşit yemekler, bol yeşillikli Akdeniz salatası, yemek sonlarına eksik olmayan hafif tatlılar… hepsi burnumda tütüyor. Yemeklerden ziyade, teyzemi özlüyorum. Beni koruyup kollayan tek insan. Annemi çok küçükken kaybettim. Resimleri de olmasa hiçbir şekilde hatırlayamam onu. Vildan Kaya. Tüm fiziksel özelliklerimi ondan aldığım kesin. Babama hiç benzemiyorum. Benzemediğime de şükrediyorum açıkçası.

“Havin!” arkamdan gelen sese şaşkınlıkla döndüm. Peşimden koşturarak gelen kişi Elisa’ydı. “Konuşabilir miyiz?” derken biraz önceki ifadesinden eser yoktu.

“Ne hakkında?”

Gözlerine ulaşmayan gülümsemesiyle geldi yanıma. Bu kızın benimle derdi ne Allah aşkına! “Bak. Tanışmamızın böyle olmasını istemezdim.” Gözlerini kapadı. Bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini duyamadım. “Kötü biri olmadığını biliyorum. Ama Boris’in seninle ilgilenmesi tepemi attırıyor. Beni sevdiğini biliyorum, kendi de öyle söylüyor. Ama yine de garipsiyorum işte. Sana neden öyle baktığını anlayamıyorum. Boris de bir şey söylemiyor. Onunla önceden tanışmışlığınız var mı?”

İki yana salladım başımı. “O benimle konuşmaya çalışana kadar hiç görmemiştim .”

“Sana kızmıyorum.” Elini omzuma koyarken gülümsemesi genişledi. “Seni tanımak isterim. Niyetim seni tanımak. İki arkadaş gibi.”

Tereddütle gülümsedim ona. –çok büyük şeytani planlar kuruyorum- bakışına ancak bu kadar karşılık verebilmiştim. Bir anlasam ne yapmaya çalıştığını. “Seni tanımayı bende isterim.” Dedim sonunda.

“Çok sevindim.” Hızlı bir sarılmanın ardından hemen geri çekildi. “Hafta sonu gelecek olan film yönetmeninden de onay alacak olursam filmdeki başrollerden birini oynayabilme ihtimalim var. Melanie ile planladığınız şu hafta sonu alışverişine bende gelebilirim değil mi?” hani –miyim- eki? Tabi Melanie den onayı aldıysan ben kolay lokmayım nasılsa. Hemen kabul ederim. Hatta şu an öyle yapıyorum. Sırf ne yapacağını merak ettiğimden kabul ettim. “Tabi ki.” Başımı salladım evet olarak. “Gelmene sevinirim. Hem… iyi bir başlangıç olur arkadaşlığımız için.” Ah ne başlangıç olacak ama! Sonraki adımlarını merakla bekliyor olacağım Elisa.

EFSUNLU MELODİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin