...
(HAVİN)
“Bu nasıl?” Melanie’nin gösterdiği siyah beyaz elbiseye kısa bir an baktım. Bu da diğer gösterdikleri gibi gotik tarzdaydı.
Benim için bir şey ifade etmiyordu ama. Aklım hala Yoshi’de kalmıştı. Artık benimle hiç konuşmuyordu. Değişen bu tavrı onu reddettiğim içindi biliyorum. Ama canımı sıkan şey bu değildi. Onu yine birkaç kere telefonla konuşurken yakalamıştım. Sadece bu da değildi. Daha bu sabah bir kızla konuşurken görmüştüm. Üstüne üstlük kız Japondu! Ve sanırım telefonda konuştuğu da bu kızdı. O kızı saçlarından yakalayıp evire çevire döverken hayal ediyorum kendimi. Az da olsa rahatlatıyor.
AZ DA OLSA!
Yan reyondaki pantolonlara bakıyorlardı Jeremy ile birlikte. Kız kıza takılacaktık ama son anda Jeremy ısrar edince onlarda gelmişti. Kıyafetlere pek bir ilgili görünüyordu. Tabi o Japon kızı nasıl etkileyecek başka! Seçtiğin pantolon dar gelirde kıçından yırtılır inşallah! Kıza rezil olursun! Utançtan yerin dibine gir emiiii!!
Aslında böyle beddua yağdıracak bir kız değilim. Kesinlikle değilim! Yüz seksen derece dönekleşen haline sinir olmuştum. Madem amacın alay etmekti neden bu kadar gerçekçiydin?!
Belki de o gün başından beri kütüphanede olduğumu biliyordu!
“Havinn!!! Kollarım yoruldu elbiseyi sana tutmaktan! Soruma cevap vermeni geçtim, elbiseye bakmadın bile!”
Melanie’ye döndüm irkilerek. Başımı salladım. “Güzelmiş.”
“Bundan bir önceki, önceki ve daha öncekilere de aynısını söylemiştin! Senin aklın nerde kızım?!” biraz önceki baktığım yere baktı. “Çok da uzakta olmadığı kesin.” Bana döndü tekrar. “Yoshi ile aranızda ne geçti?”
Farkında olmadan cevap verdim. “Onu reddettim.” Farkına vardığımdaysa panikle ağzımı kapadım. Bi tutamadın çeneni Havin! Aferin sana!
Dikkat çeken bir kahkaha patlattı. Herkesin gözü bize dönmüştü. Yoshi’nin bile! Kahkahasını hemen kesti. “Madem reddettin, neden hala gözün onda? Bir insan istemediği için reddeder. Ama görüyorum ki sen onu istiyorsun.”
İstemek? “Ne! Tabi ki istemiyorum! Ne diyorsun sen?!”
Sakin bir gülüş gönderdi bu sefer. “Son bir haftadır ona bakarken görüyorum seni. Ama karşılıksız değil. Bizim Japon çocukta sana bakıyor.” Bana mı bakıyor? Hadi oradan! Benimle konuşmuyor bile!
“Sana öyle geliyor. Bana baktığı falan yok!” dedim tıslayarak.
“Bak kızım. Bir erkeği etkilemek istiyorsan, reddetmekten daha etkili yöntemler var. Bence onları dene. Böyle uzaktan bakmayla olmaz bu işler.”
Sinirli bir iç geçirdim. “Ben kimseyi etkilemeye çalışmıyorum Mel. şimdi yeri değil. Efsunlu Melodi’ye dönünce konuşuruz. Odamızda. Şimdi konuşmak istemiyorum.”
“Her sorumu cevaplayacaksın ama.” Otuz iki diş sırıtıyordu resmen!
“Tamam. Her sorunu cevaplayacağım. Oldu mu?”
“Hem de çok güzel oldu!” kolumdan çekiştirmeye başladı. “Burada böyle ayakta dikilmeye mi geldin sen! Gel bakalım! Sana şöyle güzel, harika, bizim Japon çocuğun dikkatini çekecek bir elbise alım!”
“Ne! Hayır! Melanie! Ben dikkat çekmek istemiyorum!” taktı dikkat çekmeye! İstemiyorum anlasana!
Durdu. Somurtuk bir ifadeyle döndü bana. “Oda arkadaşımın daha fazla üzülmesini istemiyorum tamam mı! Sana mutlu olmak yakışıyor. Somurtmak değil.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNLU MELODİ
FantasyBüyü gücünüzün olduğu fantastik ve bir o kadarda gizemli bir dünya düşünün. Hayal ettiklerinizi gerçekleştirebiliyorsunuz. Yaşantınıza onunla birlikte yaşamaya devam ediyorsunuz. Peki onca zaman boyunca ne ile besleniyor bu büyü? Bir karşılığı olm...