...
İnsan ne oldum değil, ne olacağım demeli. Şekil A: ben. Ne okudum ne oldum. Moda tasarım okudum diye kostüm düzenleyicisi olmak zorunda değildim. Ama hayat işte. Bazı şeyleri zorla yaptırıyor insana. Arkanda seni kollayacak bir ailen olmayınca da, ortada dımdızlak kalıyorsun böyle. Üniversiteyi burslu okudum. Yurtlarda büyüdüm. Aile nedir bilmiyorum. kardeşim bildiğim tek bir insan var. Aileden sayılır mı o?
Sorunun aptallığına bakar mısınız? Tabi ki de ailen olur. Sevdiğin tek insansa neden olmasın ki.
Filmin çekileceği adaya geldiğimizde çok heyecanlıydım. Böyle güzel bir adaya ilk kez geliyorum. Tabi ki de heyecanlı olacağım. Ama bu birazda onlardan birini görecek olmamadan kaynaklanıyor. Adada Efsunlu Melodi adındaki merkeze geldiğimizde bir kez daha anladım.
Hissedebiliyorum. O kadar yoğun ki. Uzansam elle tutabileceğim derecede sanki. Acemi olabilirim ama biliyorum. Buradalar. Yönetmenimiz özellikle burada çekilmesini istemişti filmin. Hala şüphe içindeyim. Bu adamda onlardan mı? Neden burada ısrar ediyor bu kadar. Müzikle uzaktan yakından ilgisi olmayan biri neden burayı tercih eder? Sizin bir fikriniz var mı?
Çekilecek filminde müzikle alakası yok. Vampir Akademisi kitap serisinin filmiydi. Romanda adı geçen şehirde neden çekilmiyor ki? Bir sürü soru soruyorum ama hiçbir cevap yok. En iyisi soru sormayı kesmek ve işime odaklanmak.
Tarihi bir binaydı burası. Adanın tek tepesinin üzerine inşa edilmişti ve tüm şehir ayaklarının altında kalıyordu.
Önce çekim hazırlıklarına başlamamızı söyledi bay Rybak. Film bugün çekilmeyecek ama sırf gıcıklık olsun diye hazırlatıyor bize eminim. Kulis diye ayarladıkları odadayım şimdi. Kostümleri teker teker ambalajından çıkarıp dikkatle yerleştiriyordum yerlerine. Sanki MİT belgeleri! Neden bu kadar dikkat ettiriyorlar anlamıyorum. Özel tasarımda değiller.
Bayan Anderson’a da sinir oluyorum. ‘Dikkat edin yırtılmasınlar!’ ‘Dikkat edin ütüsü bozulmasın!’ ‘Dikkat edin sökülmesin!’ ve en sonunda da ‘Oyuncuya asalet katmalı. Kostüm oyuncun en önemli parçasıdır. Bu yüzden biz buradayız.’
Kadının cırlak sesi beynimde yankılanırken yüzümü buruşturdum. Başımda değilken bile kendini hatırlatıyorsun ya, helal olsun sana.
“Ely! O elbiseye bir şey olursa seni mahvederim!” ah! Bayan Andersondan önceki cırlağımızla tanıştırmadım sizi! Fiona Fell. Tanıdık bir yüz olmamasına rağmen bu kızı nasıl başrol yapmışlar anlamıyorum. İncecik kara kuru bir yapıya sahipken, filmin başrol oyuncusu Rose Mary Hathaway olarak düşünemiyorum. Tamam esmerliği benzeyebilir ama göz var nizam var. Hangi kör seçti bu kızı! Bir de havalara girmesi yok mu? Merak etme. Bir gün kıç üstü yere çakılacaksın bu gidişle!
Elbiseyi sanki kırılacak bir porselenmiş gibi nazikçe yerleştirdim bakışları altında. Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip ona döndüm. Onlara! Bay Barnes de buradaydı o şahane sırıtışıyla beraber. “İşimi biliyorum bayan Fell. Yardımcı olmanıza gerek yok.” Neden bu kadar nazik davranmak zorundayım ki?! suratına tokadı patlatıp işi bırakmak varken! Ben bu değilim! Ama lanet olasıca para yüzünden katlanmak zorundayım!
“Ah! Haklısın Ely. Sen kostümlerinle ilgilenmelisin. Bizde rolümüze çalışmalıyız. Değil mi Ben?” bakışlarını bay Barnes’e çevirdiğinde salak bir ifadeye çevirdi yüzünü. Pis cadı. Ben Barnes’in ilgisini çekebilmek için yapmadığı şebeklik yok!
“Odana yerleş Fiona. Yarın sabah erken kalkman gerekecek. Çalışmalarımıza o zaman başlarız.” Sırıtarak dudağına öpücük kondurdu ve geri çekildi. “Git şimdi.” Diye kestirip attı Barnes.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNLU MELODİ
FantasyBüyü gücünüzün olduğu fantastik ve bir o kadarda gizemli bir dünya düşünün. Hayal ettiklerinizi gerçekleştirebiliyorsunuz. Yaşantınıza onunla birlikte yaşamaya devam ediyorsunuz. Peki onca zaman boyunca ne ile besleniyor bu büyü? Bir karşılığı olm...