Irmak'tan
Uyandığım da güneşin batmak üzere olduğu farkettim.Etrafıma bakındığımda uyuya kaldığım ağaçta asılı olan bir salıncağı gördüğümde bunun daha önce burada olmadığını bildiģim için biraz şaşırdım. Acaba Hazar nerdeydi? Bunu onun yaptığına emindim.Salıncakları sevdiģimi biliyor olabilir miydi? Hemen salıncağa oturdum ve yavaşca sallanmaya başladım.Tam o sırada belimden tutan bir el ile irkildim.
"Sallamamı ister misin?"diye sordu Hazar.Ben de kafamı sallamakla yetindim.
"Hazar çok teşekkür ederim."
"Neden?"
"Uzun zamandır salıncağa binmemiştim."dediğimde cebinden bir çakı çıkardı ve ağaca bir şeyler yazmaya başladı.Salıncak yavaşlayınca ben de inip onun yanına gittim ve ne yazdığına baktım.
'Sonsuz mutluluk içimizde biriktirdiğimiz en büyük ve en kuvvetli sevgiden oluşur'
"Nasıl sulu gözüm?"
"İlginç"
"Tamam ben cevabımı aldım şimdi sen ile ben bir ağaç ev yapacağız buna hazır mısın?"
"Bu halde mi?"dedim üzerimdeki kıyafeti göstererek.
"Hayır onu da düşündüm.Araba da bagajda bir poşet var.Umarım üzerine olur."
"Tamam ben 5dakikaya dönerim"dedim ve arabaya doğru ilerledim.Bagajı açtıģım da poşeti gördům.içinde bir badi ve bir pantolon vardı.Badinin üzerinde 'JUST SMİLE :)'yazıyordu.Pantolon ise sıradan koyu kot bir pantolondu.Incelemeyi bırakıp hemen arka kapıyı açtım ve giyinmek için arabanın perdelerini çektim.çok tuhaf çünkü bu araba beni buraya getirdiği araba değildi ve diğer arabaya göre daha genişti.Araba markalarından pek anlamam ama sanırım bu bir transporterdı.Hemen giyinmeye başladım.
----
"Hiç dakik değilsin sulu göz"dedi Hazar ben ona doğru ilerlerken.
"Eeee ne yapacağız.Bastan söyleyeyim ben hiç anlamam böyle şeylerden"
"Benimde senden farkım yok.Beraber deneyip öğreneceğiz."dedi ve ağaca tırmanmaya başladı.
"Sulu göz bana şurada duran çekici ve tahtaları bir yerini incitmeden verebilir misin?"dedi eliyle sol tarafımdaki alet çantasının yan tarafına dağılan tahtaları ve çekici gösterek.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun acaba sorabilir miyim? Bir yerini incitmedenmiş"dedim tahtaları elime alarak.Sanırım Hazar çok doğru söylemişti. Çünkü şu anda elime bir seyin battığını ve çok acıdığını hissettim.
Ama belli etmeyecektim.Bunu kendim halledebilirdim."A-al tahtaların ve çekicin"dedim ve onun bu canımı yakan tahtaları elimden almasını bekledim.Elimden aldığında ise bir andpa elimle uğraşmaya başladım.çoook acıyordu ve benim onu oradan bir an önce çıkarmam gerekiyordu.
"Ahh!!"hay benim dilimi eşek arısı ısırsın hemi.
"Ne
"Parmağıma bir şey battı ve çok acıyor"
"Tamam bekle sakın dokunma ona.Ben şuradan bir ineyim...."
"Sana gösteririm ne yapacağımı... valla olmayan annem gibi konuştun"dedim lafını yarıda keserek.o da sadece güldü.Ama öyle böyle değil.Ilk defa içinde ki mutluluğu gözlerinden okuyabiliyordum.
"Taman her neyse uzat parmağını bakalım ne kadar kan kaybetmişsin"dedi alaycı tavrıyla.
"Ćok komik hem ben o gibi kızlardan değilim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazar
RomanceBütün acemi duygularımla çıktım karşına,kabullenmemeni kabullenemediğimdendir sana olan yoğun takıntım...İnsan takıntılarından ya da alışkanlıklarından vazgeçemezmiş ya¿Sevgiyi,aşkı boşver...Ben sana takıntılıyım...İşte bu cümle ebedi kalacak!¿