Bölüm Şarkısı : Evanescence My Immortal
Ağlamak bi nevi kusmaktı benim için. İçimde biriktirdiğim duyguları , sözcükleri kusmak. Ağlamak en güzel şeydi benim için . Ağlamazsam gülemezdim içimde biriktirdiklerimle... Ağlamak rahatlamaktı , içindeki duygulardan kurtulmak. Ama şuan nedensiz ağlıyordum. İçimde bir duygu biriktirmemiştim , içimde kalan sözcükler yoktu bu sefer ama ben ağlıyordum. İçimde neyi biriktirmiştim de böylesine kusmak istiyordum duygularımı ? Sırf Çakır'ı Aylinle gördüm diye neden ağlamak geliyordu içimden. Çakırla büyük geçmişimiz, anılarımız , mutluluklarımız yoktu ki bizim . Niye ağlıyordum ? Aileme olan şüphelerim yüzünden mi ? Bu yüzdense neden gözümün önünden Çakırla Aylin gitmiyordu ? Çakırla sadece laf atışmalarımız ve birkaç komik anımız vardı . Bu kadarcık şey için bu duygu çok yoğun değil miydi? Bu kadar saçma duygunun arasında en yoğunuysa Çakır'ın o kızla bir şey yapmamış olup gelip kendini bana affettirmesini istememdi. Kendini affettirmesi gerek bir şey yapmamıştı ki . Niye onu affedecektim? Aklımdaki sorulardan kurtulup sadece kusmak istedim. Duygularımı kusmak... Önümde duran ucu gözükmeyen denize birkaç damla da ben akıtmak... Hıçkıra hıçkıra içimdeki sözleri sessizlikle boğmak...
Düşüncelerimden beni koparıp hayata döndüren telefonum olmuştu. Bende kurtulmaya yer aradığım için çantadan telefonu çıkartıp tuş kilidini açarak gelen mesaja baktım.
Annem;''Tatlım Anneannen rahatsızmış biz İzmir'e gidiyoruz. Hafta sonu oradayız .Çok geç kalma !''
Annemlerin gitmesi beni mutlu etmişti . Bu gün Cumaydı ve bütün haftasonu yalnız kalmak bana iyi gelebilirdi .
''Tamam annecim. Dikkat edin ve beni merak etmeyin.''
Mesajın gittiğine emin olarak tuş kilidini kapatacakken yeniden mesaj geldiğini görerek mesaja girdim.
Özel Numara ;'' Bu iyi bir fırsat...Sakın bir aptallık yapıp kasaya bakmamazlık yapma !''
Yuh ! Annemlerin gideceğini nereden bilebilirdi ? Hayatımı bu kadar ele geçirmiş olamazdı. Herşeyi nasıl bi... Birden olduğum yerde ;''hiii'' diye bir ses çıkartarak zıplamıştım .Omzumda hissettiğim elle düşüncelerim yerini dualara bırakmıştı.
''Eyüzübillahimineşşeytanirracimbismillahirrahmanirrahim... Noluyor be sen kims... Çakır! Ne işin var senin burda ? Beni korkutmak için mi dünyaya geldin ? Ödüm koptu !''
'' Sayende artık gerçekten gulyabani olduğumu düşünüyorum. Kızım ne cırlıyorsun hemen ! Burası halka açık bir yer kimse gelemez mi ?'' dedi kendini savunarak. Önce etrafıma baktım , sonra çakıra döndüm ;
''Evet ya , pardon! Bu halka açık bir yerde ,gecenin bu saatinde bomboşken arkamdan biri sessizce yaklaşarak elini omzuma koydu diye korkmamalıydım (!)'' dedim sinirle. Böyle sessiz gelmek zorunda mıydı ? Ayrıca niye gelmişti ? '' Ayrıca niye geldin sen ?''
'' Evde canım sıkıldı bir cüce Mayıs'ı göriyim de korkutiyim keyfim yerine gelsin dedim. '' . Ona cevap vermemeyi tercih ederek sadece kötü kötü baktım. Yeterli bir cevap olacak ki ;'' Tamam tamam.'' diyerek yanıma oturdu.''Sen niye ağlıyorsun?''
Hala ağlıyor muydum ? Ağladığımı farketmemiştim.
''Ağlamıyorum , duygularımı kusuyorum '' dedim bilmiş bilmiş. Bana 'Ben lezbiyenim' demişim gibi baktı.
''Yani ağlıyorsun ?''
''Hayır! Dedimya duygularımı kusuyorum. Yani ağlıyorum.'' dedim ve bu sefer 'okuldaki bütün kızlarla yattım' demişim gibi baktı.
''Haklısın ya ben ağlıyorsun sanmıştım kusura bakma.'' dedi dalga geçerek.
''Sorun değil'' diyerek bende onla dalga geçtim. Birbirimize bakarak güldük. Güzel bi ortamdı sahil boştu ve biz hemen deniz kenarında yerde oturarak denizi izliyorduk. Dalgaların sesine karışan sesi değişik bir şekilde huzur veriyordu.
''Denizi seviyor musun?''
''Evet . Dalga sesleri , gündüz maviliği , gece gökyüzüne karışan siyahlığı huzur veriyor.''
Bana baktı ve gülümsedi. Gülümseyince hafif kısılan gözleri ve dudağının kenarlarında oluşan hafif gamzeleri gecenin karanlığıyla karışınca insanı kendine bağlıyordu. İçimde Çakır'ı alıp içime sokup saklama isteği vardı. Bu gülümsemeyi kimse görmemeliydi.
''Ee giderim var mı ?'' dedi imayla. Onu izlediğimi görmüş müydü ? Ah, bu utanç vericiydi. Cevap vermemeyi tercih ederek başımı öne eydim. Ellerinden birini kaldırarak denizde ucu gözükmeyen biryere doğru uzattığını görünce ona döndüm. Denizin ucu güzükmeyen noktalarını eliyle geziyordu.
''Nerede, nerede ? '' diyerek elini gezdirmeye devam ederken ucu gözükmeyen bir yerde durarak devam etti; '' Orada! Evet işte tam orada! Tam orada duran kadınla ileride evleneceğim !'' dedi sevinçle. Bu hareketine gülümsemiştim . Nereden aklına gelmişti ?
''Orada kimse yok ki Çakır '' dedim gülerek.
'' Bilemezsin . Belki tam orada beni bekleyen biri vardır .'' dedi . Bişey ima etmeye çalışıyor gibiydi. Çocuk gibi davranıyordu.
'' İnş cnm yha'' diye dalga geçtim.Oda gülümsedi ve ayaklandı.
''Hadi bakalım küçük hanım saat geç oldu seni eve bırakayım.'' dedi ve elini uzattı. Uzattığı eli tuttum. Tam ayağa kalkacakken ayağımın altındaki kum kaydı . Sırt üstü yere düşecekken Çakır belimden tuttu ve kendine çekti. O kadar yakınımdaydı ki nefeslerimiz birbirine karışıyordu . Gözleri bu kadar yakındayken daha da güzeldi . Dudaklarımızın arasında milimler vardı. Dudaklarım tanımadığı dudaklara kendini bırkmak istiyoru. Öyle yoğun bir istekti ki zor zaptediyordum. Gözlerimi zorla dudaklarından alarak gözlerine baktığımda dudaklarıma baktığını gördüm. Kalbim yerinden çıkmak istercesine atıyordu. Çakır gözlerini dudaklarımdan çekerek gözlerime bir saniyeliğine baktı ve dudaklarıma tekrar dönerek vakit kaybetmek istemezmiş gibi üst dudağını iki dudağımın arasına yerleştirdi ve açlıkla öpmeye başladı. Dudağıma değen dudakları hareket ettikçe bende uyum göstererek hareket ettiriyordum. Dududaklarım benden bağımsız karşılık veriyordu. Ama dudaklarımında benimde unuttuğum bir şey vardı. Bu benim ilk öpüşmemdi. Dudaklarının değdiği her yer yanarken beni açlıkla öpmeye devam ediyordu. Dudaklarımız ne kadar rahatsız olsamda birbirinden ayrılırken ellerini yanaklarıma çıkardı ve yanaklarımı okşamaya başladı. Gözlerinde özlem vardı. Daha yeni tanıştığı beni özlemiş miydi ? Oysa 1 saat önce görüşmüştük ve ben onu Aylinle... O Aylinle yatmıştı ve gelip beni öpmüştü ? Bu geceki yemeği yetmemişti anlaşılan . Aklıma gelen ani düşünceyle çakırı itikledim . Çakır bir iki adım gerilerken arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Arkamdan seslenmesini veya gelmesini beklemiştim ama yapmamıştı. Adımlarımı hızlandırırken elim istemsizce dudaklarıma gitti. Beni öpmesi bu kadar mutlu ederken aynı zamanda nasıl bu kadar yaralıyabilirdi ? Kullanılmış gibi hissediyordum. Çakır nedenini anlayamadığım bir şekilde beni çok fazla etkiliyordu. Çok kolay üzüp çok kolay mutlu edebiliyordu ve ben bu duyguyla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.
Eve geldiğimde bütün ışıklar sönmüştü . Evde sadece Nurdan Teyze olmalıydı. Görünüyor ki o da uyumuştu. Merdivenlere yönelerek odama çıktım . Üst kattaki koridordan geçerken babamın çalışma odasının kapısının önünde biraz durdum . İçimde gidip kasaya bakma isteği vardı. Bu şüpheyle savaşamıyacağımı anlayarak ne olacaksa olsun diye düşünüp babamın çalışma odasına girdim Kasaya yönelip hiç düşünmeden şifreyi girdim ve kasayı açtım. İçinde az bi miktar para vardı ve birkaç dosya . Dosyalardan birini elime elıp baktığımda iş ile alakalı olduğunu gördüm . Bundan sonraki birkaç dosya da aynı şekilde İş ile ilgiliydi. Elime başka bir dosyayı aldığımda ilk bölmesinde bir kimlik olduğunu gördüm . Kimliği çıkarıp elime aldığımda dudaklarım titremeye gözlerim dolmaya başlamıştı. Kimlikte yazanları kendi kendime sesli bir şekilde okudum;
''Adı: Mayıs
Soyadı: Yazgı
Anne adı:Havva
Baba adı : Adem
Doğum Yeri: İzmit
Doğum tarihi : 22.05.1998''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYIS
RomanceNeredeydi? İşte orda. Kimleydi? Benimle. Kimdi? Kim olduğunun bir önemi yok çünkü benimdi.