"Seni lanet dev! Bu yaptıklarının bedelini ağır ödeyeceksin!"
Hagrid'in altında debelenen Tom, o devasa örümceğin kaçmasına fırsat vermek istemiyordu. Hagrid gibi kaskafalı birinin alt etmek için güç gerekmezdi, zeka da yeterli olabilirdi. Tom bunun farkındalığıyla aniden inledi ve gözlerini kapatarak başını yanına çevirdi. Endişelenen Hagrid, Tom'un üzerinde uyguladığı gücü istemeden de olsa azaltarak ayılması için suratına vurmaya başladı. Onun bu boşluğundan yararlanıp aniden ayağa kalkan ve asasını Hagrid'in elinden alan Tom, "Serpensortia!" diye kükreyerek asasının ucundan yılanların çıkmasını sağladı. Bu Hagrid'i birkaç saniye oyalardı, vakit kaybetmeden koşabildiği en yüksek hızda koşarak örümceğin gittiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Saniyeler sonra karşısında koca bir tüy yumağı gördüğünde, düşünmeden asasını doğrulttu ve "Arania Exumai!" diyerek dev örümceğin bayılmasını sağladı.
Zafer edasıyla gülümseyen Tom, derin bir nefes aldı ve nazik hareketlerle üzerini silkeledi. Bu çocuğun nefes alış verişi bile mükemmeldi, yaptığı her hareketin böylesine hoş görünmesi doğuştan gelen bir özellik gibiydi.
Saniyeler sonra koşarak yanına yetişen Hagrid, Tom'u görmezden gelerek yerde yatan devasa örümceğe doğru yöneldi ve iğrenç bir şekilde ağlamaya başladı. Bu görüntü karşısında yüzünü buruşturan Tom, tam Hagrid'i sersemletip bir öğretmeni çağıracakken Profesör Slughorn'un "Orada neler oluyor?" sorusuyla arkasını döndü. Slughorn endişeyi tam anlamıyla barındıran ifadesiyle Tom'un yanına yaklaşınca, Tom hemen söze girdi.
"Profesör, öğrencilere saldıran şey bu devasa yaratık. Rubeus'u suç üstü yakaladım ve örümceği bayılttım."
Dehşete düşen Slughorn, "İkiniz de, hemen Profesör Dippet'ın yanına. Hadi!" diyerek devasa örümceğe yöneldi. Durumundan memnun bir şekilde Dippet'ın odasına yönelenen Tom, Hagrid'in orada öylece durduğunu görünce "Ne duruyorsun," diyerek onun önüne geçmesini bekledi. Kısa süre sonra müdürün odasına geldiklerinde, Tom içindeki harika hislerle kapıyı çaldı ve Hagrid'le birlikte içeri geçti.
Dippet, yüzüne yerleşen şaşkınlık dolu ifadeyle, "Gecenin bu saati yatakhanelerinizde olmanız gerekmez miydi?" diyerek uykulu gözlerini iki çocuğun üzerine dikti. Tom'un "Efendim, saldırıların sorumlusu olan kişiyi yakaladım," demesi üzerine Dippet aniden oturduğu sandalyeden ayağa kalktı ve "Ne?" diyerek yanlarına yaklaştı.
Her şeyi başından beri en ince ayrıntısıyla anlatan Tom, çok geçmeden odaya dolan Slughorn, Dumbledore ve diğer öğretmenlere de bir kere daha anlattı yaşananları. Şaşkınlık ve sinirden deliye dönen Hagrid'in elinden gelen tek şey, Tom'a nefret dolu bakışlar fırlatmaktı. Tom sonunda konuşmasını bitirdiğinde, tüm öğretmenlerin yüzündeki dehşet ifadesi kısa süre sonra yerini anlamlı bir sessizliğe bıraktı.
Bir tarafta Tom Riddle. Yoksul ama çok zeki, ailesiz ama çok cesur, herkesin güvendiği örnek öğrenci. Diğer taraftaysa iriyarı, kabasaba Rubeus Hagrid. Her hafta başı derde giren, yatağının altında kurtadam yavrusu yetiştirmeye çalışan, gizlice Yasak Orman'a girip ifritlerle güreşen Hagrid. Tüm bunlar karşısında, şüpheyle Tom'u süzen Dumbledore dışında tüm öğretmenler Tom'a inanmıştı.
Yaşlı müdür Armando Dippet, sessizliği bozan ilk isim oldu.
"Rubeus, seni okuldan atmak zorundayım."
Diğer öğretmenler onaylar bir şekilde mırıldanırken, Tom, Dippet'ın bu kararına ve kendisine hemen inanmalarına şaşırmıştı. Kendisinin bile Sırlar Odası hakkında öğrenebileceği her şeyi öğrenmek ve odanın girişini keşfetmek beş yılını almıştı. Sanki Hagrid'in o kadar aklı ya da gücü varmış gibi Slytherin'in Varisi olduğuna inanmaları şaşırtıcıydı. Yine de plânının böylesine kusursuz işlemesi, sevindiriciydi. Mükemmeliğini ve zekasını bir kere daha kanıtlamıştı.
Dippet'ın söyledikleri karşısında gözyaşlarını tutamayan Hagrid'in söyleyebildiği tek şey, "Ben yapmadım!" olmuştu. Dippet bir kere daha acımasızca onu okuldan atacağını tekrarladığında, Dumbledore devreye girdi.
"Armando, hiç değilse Rubeus'u burada bekçi olarak yetiştirelim. Şatodan öylece atamayız, herkes ikinci bir şansı hak eder."
Dudaklarından anlamsız bir mırıltı çıkan Dippet hemen sonrasında, "Tom, sen doğru yatakhanene," dedikten sonra bakışlarını öğretmenlere çevirdi. "Ve sizlerde, Rubeus'la yalnız başıma kalmak istiyorum."
Tüm öğretmenler birer birer odadan çıktıktan sonra, Dumbledore da tam çıkacağı sırada Dippet'ın "Albus, sen kalabilirsin," demesi üzerine kapıyı Tom'un çıkması için aralık bıraktı ve odadaki iskemlelerden birine oturdu. Dippet'a anlamlı bakışlar attıktan sonra odadan çıkan Tom, içindeki zafer duygusuyla ortak salonuna doğru yöneldi.
