BÖLÜM 9- "ZİNCİR"

103 11 3
                                    

Zaafım.

Hassasiyetimin inceldiği hatta bazen kopacak diye korkumu hat safhalara çıkaran şu şey. Ben alışamadığım bir durumu zaafım yapmıştım. Ya da sadece kabullenmiştim.

Bundan ne utanıyordum ne de sıkılıyordum. Aksine günden güne daha da aşık oluyordum. Ona ve hasretine.

Kimse olsun istemezdim aramızda. Hiç kimse.

O gece onun orada belirmesine anlam veremiyorum. Kimsenin bozmasına izin vermediğim şu ziyaretlerin tanımadığım biri tarafından bozulması...

"Bakın burada kimler varmış!" alay edercesine bakışları ile ses tonu mükemmel uyum içerisinde. Sandalyesi geri itip ayaklanan bir Emir Hoca. Boyu ve kilosu orantılı. Üzerinde gayet şık duran siyah takım elbisesi ile güzel adam. Güzel.

"Mehmet Alp KONAK. Öğretim Üyesi odasına dalan bir öğrenci . Ah ya da neydi..." dedi düşünür gibi. Ses tonu alay eder biçimde çıktı ve devam etti.

"Para için..." lafını kesecek cüreti bulması şaşırtmıştı beni. Gayet serinkanlı evet.

"Kes sesini şerefsiz!"

Anlam veremediğim şeyler o kadar artıyordu ki. Bu diyalog ne zaman başladı, niçin başladı? Bunları dinlemek için gelmedim bu odaya. Öyleyse çıkmalıyım. Sessizce ayağa kalktığımda kapıya doğru ilerledim.

"Nereye Anka?" kolumu sıkan eline ve ona bakışlarımı savurdum. Cüret sınırlarını aşan çocuğa.

Kolumu bırakması için biraz bekledikten sonra bir atak olmadığı için işin bana düştüğünü düşünüyordum ki kolumu çekmem ile biraz daha sıkması bir oldu. Hayır acıya dayanıklıyım fakat hak ettiğim acıya.

"Kolumu bırak!" Bu o kadar sessiz olmuştu ki ben bile duyduğumdan şüphe ettim.

"Seninle konuşacağız, kızı bırak." Gözlerimi ani bir hareket ile ona çevirdiğimde ifadesiz yüzünü inceledim bir müddet.

"Konuşuruz Emir Bey konuşuruz. İlk şu kızla işimizi halledelim." Tekrar ani bir hareket ile gözlerimi gözlerine diktim. Kolumu bırakmadan kapı tarafına yürüyüp dışarı çıktık. Kapının sesi koridoru inletmişti.

"Kolumu bırak dedim sana!" sessizliğimi koruyorum fakat bu sinirli olmadığım anlamına gelmez, gelmiyor.

Dışarıdan tartışmış iki kişi gibi göründüğümüzden midir nedir insanlar pek aldırış etmiyor.

Hızla merdivenlerden iniyoruz ve başım dönmeye başladı. Etrafta otomobiller sessizce sohbet ediyor. Güzel bir yer, bu aptala göre. Benimle olan derdini böyle bir yerde giderecek kadar aptal. Ve korkak.

"Çok canın acıdı mı?" alaycı ses tonu bugün fazla duyuluyor. Sorusuna cevap vermeden gözlerimi dikmeye devam ettim.

"Birazdan burada olur, Emir Hocacığımız."

Neler oluyor anlayamıyorum çünkü anlaşılmaz bir olay içerisindeyim.

"İkiniz arasındaki problemden..."

"Beklediğimden çabuk çıktın Emir Hoca!" kafamı park alanının girişine çevirdiğimde onu gördüm. Bu iş canımı sıkmaya başladı.

"Kızı yolla işimizi görelim." Sakin ses tonu beni daha da çıkmaza sürüklüyordu. Bize doğru gelen adımları sakinliğini korurken bakışlarımız birbirini buldu.

"Hesaplaşmamız erken olsun istiyorsun, güzel." Kolumu bıraktı, pardon savurdu. Zemin soğuktu ve avucum üşümüştü. Ani olan bu hareketi beni şaşırttı doğrusu. İlk zamanlar benimle konuşmaya çalışan çocuk şu an beni yere savuruyor! Film gibi hayat doğrusu!

SOĞUK BANKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin