Park her zamanki gibiydi.Simitçi aynı yerinde ve etrafta gezinen insanlar.. Oturduğum bank bana ait gibi. Ne zaman gelsem boş bir şekilde beni bekliyormuş gibi..
Neden bu kadar erken saatte evden çıktığım hakkında bir fikrim yoktu.
Acaba yeni okul hevesi mi diye düşünüyorum. Hayır,sebep bu değildi. Sahi,yeni bir okula başlamıştım. Yıllardır hayalini kurduğum bir üniversite..
Bunca bekleyişin ardından atmak üzere olduğum ilk adımım hiçte iyi olmayacak gibiydi. Atamayacakmışım gibi. Kendimi güçsüz hissediyorum.
Öyle olmaması gerekiyor fakat elimden bir şey gelmiyordu. Ya da ben öyle zannediyordum.Yalnız fark ettiğim şey; gün geçtikçe hissizleştiğim..
Bir yanımın eksildiği ve benden bir şeyler koptuğu.. Elimde olan bir şey değildi.
En kötüsü de kendimden uzaklaşıyor olmam.. Kendime bile yabancı gelmeye başlamıştım..
Simitçi yaklaşmıştı,bir simit aldıktan sonra banka geri döndüm. Ufak parçalara ayırırken simidi güvercinler gözüme ilişti.Diğerinin hakkını alan bir güvercin.. Tıpkı insanlar gibi.Neden insanların hakları çalınırdı? Neden insanlar gördükleri halde susarlardı?
İşte bu parkı bu yüzden seviyorum. Zihnimde olan şeyleri somutlaştırıp önüme koyuyor. Hayatın farkına varmamı sağlıyor.
Pek olmadı burayla tanışalı fakat çok çabuk benimsemiştim. Adeta benim parkım gibiydi.Hislerimin parkı..
Burada her şey serbestti. Karışan kimse yoktu. Seni yargılayan kimse yoktu.
Burası benim için düşünce özgürlüğünün olduğu yerdi. Dalgaların hırçınlığı daha derinlere gitmeni sağlıyor,daha çok düşünüyorsun ve daha çok..
..ve daha çok kendini kandırıyorsun...
Okula geçme vaktim gelmişti. Parkın çıkışına doğru yol aldım ve ana yola çıktım. Durağa geçtiğimde çok kalabalık olmadığını fark ettim. Bu biraz içimi rahatlatmıştı.
Kalabalıkta boğuluyormuş gibi hissi son zamanda epeyce artmıştı. Zaten son zamanda ne normal gidiyordu ki?
Üstünde okulun adı yazılı olan bir otobüs görünce yola doğru yanaştım. Otobüs durunca usulca kapıdan ilerlemeye başladım. Arkalara ilerledikçe her yerin dolu olduğunu gördüm. Sonunda tutunacak bire yer bulmuştum.
Otobüs hareket etmeye başlamıştı. Ufak bir sarsıntının ardından devam ediyorduk. Telefonuma gelen mesaja bakmak için elimi cebime attım ki bir sarsıntı daha yaşadım. Lanet olası çukurlar..
Neyse ki okula ulaşabilmiştik. Lise arkadaşlarımdan hiç kimse yoktu. Tamamen yeni arkadaşlar edinmek benim için berbat bir durum. Yeni kişilikler tanımak istediğime emin değilim.
Kampüste ilerlerken 'Hukuk Fakültesi' yazan binaya girmek üzere merdivenleri çıkmaya başladım. Binanın içi pek de yeni gözükmüyordu.
Çantadan cüzdanımı çıkartıp içinden öğrenci kartımı elime aldım ve bir şeyler bakmaya başladım. Tabi ki sınıfım orada yazmıyordu. Yetkili birisine danışmak hiçte fena olmazdı.
İlerlerken 'Öğretim Üyesi Odası' gözüme ilişti. Kapıyı hafifçe vurup içeri girdim. Çok tatlı ve tombik bir beyefendi karşıma çıktı. Yardım edilmesi konu hakkında beni aydınlattı ve sınıfımı bulmak üzere odasından çıktım.
Beş dakika sürmeden sınıfımı bulmuştum. Sınıftan kastım 200 kişilik koca bir amfi. Sınıfta yaklaşık yüz kişi vardı. Bende sessizce bir köşe bulup oturmuş hocanın gelmesini bekliyorum. On dakika geçmeden herkes yavaşça susmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK BANK
Teen FictionYine üşüyordum bankta.. Düşünce selinde bulmuştum kendimi.. Özlüyordum,gün geçtikçe ağırlaşan bu hissin altında... "En güçlü kuş bu,senin adın Anka.Vazgeçmeyeceksin.Göğüs gereceksin. Seni seviyorum benim küçük kızım..." "Hep en yüksek...