BÖLÜM 2- "YOKLUK"

286 26 3
                                    

YOKLUK

Yokluk , o donduran buz , o söndüren karanlık;
Büsbütün bilgisizlik ve tam bir unutkanlık
.

-Necip Fazıl KISAKÜREK


Bir baba.Nasıl tanımlanabilir hiç bilmiyorum.Yokluğu buz gibi bazen ise cehennem..Abartmıyorum.

Babam öldüğünde 14 yaşındaydım.Yaşadığıma her dakika lanet ettiğim günler.

Kendime gelmem gerçekten uzun zaman almıştı.Evde tek bir kişinin varlığına alışınca birden hayatından yok oluşu insanı mahvediyor.Hani durup dururken insanın kursağında bir ağrı oluşur ya; uzun bir süre ben o ağrıyı yenmek için mücadele ettim.

Günlerce mezarlıkta , babamdan bir yanıt bekledim. Cevap alamadığım her an ona kızdım , bağırdım , çağırdım . Hiçbirine bir cevap vermedi..

Annem mi? Babamın ölümünden nedense hep onu suçlu tuttum.Bir şey yapmadığından değil. O gece annem babamı evden kovmasaydı , belkide babam sabah eve dönebilecekti.

Lanet olasıca kısançlık duyguları.Annem babamı çok kıskanıyordu.Abartabildiğim kadar abartmalıyım çünkü gerçekten çok kıskanıyordu.

Hatta bir keresinde babam gece mesaide kalmıştı.Annem onu aramıştı ve bir kadın sesi duyduğu için evi terk etmişti.Beni de peşinden sürüklemişti tabi...Sonrası eve dönüş.Kıskanıyordu fakat seviyordu.

Hayatta yaşayabileceğim en büyük acıyı ben o yaşlarda yaşamıştım . Evimizin bodrum katına iner , bazen saatlerce ağlardım .

İlk başlarda ev halkı bayağı telaşlanıyordu,nereye gittiğimi düşünerek.Sonra onlarda alıştılar zaten.

Kendimi acındırmak en son isteyeceğim şeydi.Fakat böyle yaparak kendimi küçülttüğümü sonradan fark ettim. Sonra mı? Sonrası bu işte

.Karşınızdaki Anka.Ne de iyi ama değil mi?Umursamaz,bencil,kendinden başkasını düşünmeyen ve asla ne olursa olsun olsun ağlamayan bir adet Anka.

Ben bu halimden gayet memnundum aslında.Çevredekiler memnun değil o ayrı tabi.Ne de umurumda ama..

Otobüs okula yaklaşırken kulaklığı kulağımdan çıkardım .Sözsüz ,alt yapı müzikler..Kitap okumak dışında en büyük hobimdi bu.Özellikle konçertolar.

Nihayet durduğumuzda birçok kişi inmeye başlamıştı.Bende onları takip ediyordum .Bizim okula gelen ne de çok kişi vardı.Ve oldukça yavaştılar.Hadi ama birazdan kök salabilirim!

Otobüsten inebildiğimde derin bir nefes aldım .Artık ne kadar sesli aldıysam ,etrafımdaki birkaç kişi bana dönüp bakmıştı.Dikkate almadan öğrenci kartımı cihaza gösterip içeri girdim.

Atmosfer hep filmlerde izlediğim gibi ,sanki melez kampına giriyordum da dışarı ile aramda bir perde çekiliyormuş hissi veriyordu.

Aklıma dün yaptığım aptallık geldi.Aslında pek aptallık sayılmazdı ancak gidip sayın hocamdan özür dilemeliydim.Neydi adı?Hah Emir ÇETİNKAYA

.Evet,dersim başlamadan önce mutlaka onu bulmalıydım .Öğretmen odalarının bulunduğu kata yöneldim .Kapıların hepsine baktım ; hiçbirinde ismi yazmıyordu.Yapacak hiçbir şeyim yoktu.Mutlaka dersime girecekti,dersin çıkışında özrümü dilerdim.

Saatime baktığımda derse bir dakikam kaldığını fark ettim .Buraya geldiğimden beri öğrendiğim şeylerin ilki hocaların çok dakik olduğuydu.

SOĞUK BANKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin