Bunu nasıl başardığını bilmesem de her gün saat 11.55PM de burada olmayı başarıyordu bununla birlikte onun hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordum ve bu merak duygusu beni her gün biraz daha sarıyordu.
"Hey Lee!"
Ona doğru döndüm.
"Hey Masky!"
"Gülümsüyorum."
Bende gülümsedim. Kimsenin bana gülümsememesine rağmen o gülümsüyordu , her ne kadar görmesem de.
"Bu gün aklında ne var çılgın çocuk?"
Yanıma oturup kolunu omzuma attı.
"Sadece uzanıp yıldızları izleriz diye düşündüm. Ne dersin?"
Kendimi geriye doğru atıp uzanır pozisyona geçtim ve hemen ardından o da yanıma uzandı.
Omuzlarımız birbirine değiyordu. Benim çıplak omzuma karşın o her zaman ki siyah kapşonlusu üzerindeydi. Fakat buna rağmen teninin sıcaklığını hissedebiliyordum.
Bir süre sonra elinin elime değdiğini hissettim. Kalbim maratondaymış gibi çarparken o elimi tuttu.
"Ben her zaman buradayım. Yanında."
Tek kelime etmedim , elini hafifçe sıkıp gözlerimi kapattım.
Birkaç dakika içinde ise ayağa kalkıp gitti.
Gitmesini istemiyordum. Hep yanımda olsun istiyordum. Fakat onu durdurmadım , onun yerine yıldızları izlemeye devam ettim , o yanımdaymış gibi .