14.03.1993-İstanbul Türkiye
''Tabi ki seni dinliyorum.''
Aslında dinlemiyordum. Sezer amca her zamanki gibi ilaçlarımı
neden içmem gerektiğini, içmezsem neler olabileceğini anlatıyordu.
Bu konuşmayı bininci kez yapıyorduk ve artık ne diyeceğini kelimesi
kelimesine ezberlemiştim fakat kutusuna fazlasıyla para bayıldığımız
bu ilaçları içerken çektiğim vicdan azabını kimse anlayamıyordu.
Sezer amca bu ilaçları alabilmek için ek işte çalışıyordu. İlacın bitmesi
yeni ilaçların alınması gerektiğinin habercisiydi buda Sezer amcanın yine
fazladan çalışmasına yol açacaktı. Yani ne kadar az içersem o kadar geç
bitecekti. Belki saçma düşünüyordum ama vicdanım böyle daha az acı çekiyordu.''Neyse anlaştık herhalde.'' dedi Sezer amca.
''Anlaşıldı Komutanım!'' dedim hazır ol duruşuna geçerek.
Konuşmamızı kapının tıklatılması böldü. Kapıyı açtığımda Buğra karşımda gözü morarmış bir şekilde dikiliyordu.''İşi bıraktım.''
yüzüme bile bakmadan odasına ilerledi. Sezer amca yolunu kesti.
''Ne demek işi bıraktım! Keyfine göre işi bırakabileceğini mi sanıyorsun.''
''Elin adamının bana köpek gibi davranmasına izin veremem.''
Sezer amcanın bir şey demesine izin vermeden Odasının kapısını çarparak içeri girdi.
''Ben on beş yıl elin köpeği oldum sen oku diye, okulu bitirseydin de köpek olmasaydın!''
Oda ev kapısını çarparak dışarı çıktı.
Kendimi salonda yalnız başına kalmış bir şekilde buldum. Dolaptan biraz
buz alıp Buğra'nın odasının kapısını tıklattım. Ses gelmeyince yavaşça içeri girdim.
Buğra yatağında yüzünü ellerinin arasına almış oturuyordu. Dağınık saçları yüzünü
kapatmıştı, ince ve biçimli vücudu titriyordu. Yanına gidip elimi omzuna koydum.
Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Dudakları teninin rengindeydi, yüzü bembeyazdı ve gözleri kızarmıştı.''Sana buz getirdim.''
Buza bir süre boş boş baktıktan sonra
elimden tutup beni kendine doğru çekti.''Şuan sana buzdan daha çok ihtiyacım var.''
Vücudu daha çok titremeye başlamıştı. Ağlıyordu... Onu böyle görmekten nefret
ediyordum. İstemsizce benimde gözlerim doldu. Bir süre birbirimize sarılarak ağladık. Birbirimizin sıcaklığıyla sakinleşdiğimiz de saçlarımla oynayarak''iyi ki varsın.'' Dedi.
Kendimi sonunda Bir işe yaramış gibi hissettim.
''Ne olduğunu anlatmak istersen çok iyi bir dinleyiciyimdir biliyorsun.''
Yüzünde sahte bir gülümseme belirdi.
''ilerde çok iyi bir anne olacaksın.''
Her zamanki gibi Buğra konuyu değiştiriyordu.
''Tabi o kadar yaşayabilirsem.''
Dedim sırıtarak. Hafifçe saçımı çekti
''Saçma sapan şakalar yapma.''
Ortamın büyüsünü bir anda guruldayan karnımın sesi bozdu. Teşekkürler midem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI
Science FictionHayatın ne kadar zor olursa olsun bir deney uğruna hayatından vazgeçebilir misin? -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- Karşımda iki seçenek va...