0.5

2.8K 246 45
                                    



"H-Hayır!" Ailem aşağıda bizi beklerken bunun olmasına izin veremezdim. Fakat Louis pek de onu takmışa benzemiyordu. "L-Louis lütfen! Burada değil!" Louis nefesini verdi ve geriye çekildi. "Seni istiyorum Harry." Harry 'de onu istiyordu. "Burada olmaz." Louis dudaklarını sarkıttı ve siyah kanatlarını öfkeyle birbirine çarptı. "O piçe yaklaşma." Tehditkâr sesi Harry 'nin titremesine neden oldu.

Harry usulca başını salladı. "Ona yaklaşmayacağım." Louis biraz daha sakinleşmiş görünse de uzanıp Harry 'nin pembe dudaklarını öptü. "Sakın yaklaşma!" Ardından ikisini de lavabodan uzaklaştırdı. Birlikte aşağıya indiklerinde yemeğin neredeyse sona eriyor olduğunu gördüler. Bu Harry 'yi rahatlatmıştı.

Tekrar masaya oturdular ve bu sefer yemeğin sonuna kadar masadan çıt çıkmadı. Sonunda sancılı yemek bittiğinde Harry annesine masayı toplama konusunda yardım etti. Louis ise gitmesi gerektiği hakkında bir şeyler söyledi ve hızla kalkıp kapıya ilerledi. Harry de onun peşinden gitti.

Kapıya geldiklerinde Louis son kez onu uyarmak için kendisine baktı. "Ona sakın yaklaşayım deme Harold." Harold diye düşündü Harry. Hiçbir zaman iyiye işaret değildir. "Eğer bir şey olursa, bilirim." Harry bunu zaten biliyordu. Başını salladı ve Louis 'nin onu öpmesine izin verdi. Ardından kapıyı kapatıp odasına çıkmak için hareketlendi. Kapısına gelene kadar koşuşturdu ve tam anahtarı çevirirken bir el bileğini sardı.

"Ne halt yediğinin farkındayım Styles." Harry korku içine Nick 'e baktı. "Neden bahsettiğini bilmiyorum Nick." Fakat Nick bildiğini biliyordu. "Benle oynama Harry sizi gördüm." Harry renginin attığını hissetti. Tamamen donmuş kalmıştı. "Sizi kapının önünde ve lavaboda gördüm. Onu öptün Styles." Harry yalanlamak istedi fakat yapamadı. Çünkü görmüştü.

Eğer Nick onu şikâyet ederse idam cezası alacaktı. Çünkü o da Louis de konsoldan kaçmıştı. Ve Nick onu şikâyet etmezse, kesinlikle bunu kendi yararı için kullanırdı. Bunu bilecek kadar tanıyordu onu. Nick çıkarcı piçin tekiydi. Harry içindeki endişenin onu kemirdiğini hissetti.

"Dediklerimi yapacaksın Styles, yoksa konsol sizi öğrenir." Harry onu öldürmek istedi. Onu tehdit eden kuzenini öldürmek istedi. "İstediklerini yapmayacağım!" Sesi sert ve öfkeliydi. Yakasına yapışmamak için kendini zor tutuyordu. "Karanlık bir Meleğe dönüşüyorsun Harry. Bunu içten içe sende hissediyorsun biliyorum. Bir Melek günahından pişmanlık duymazsa karanlık tarafından ele geçirilmeye başlar." Harry bunlar biliyordu. Ama hayır, o Karanlık Meleklerden birisi olmuyordu. Olmayacaktı. "İnkâr etmenin bir anlamı yok. Melekler saldırgan değildir ve sen şu anda bana saldırmamak için kapı kolunu kırmak üzeresin." Harry bakışlarını sıktığı kapı koluna çevirdi. Biraz daha zorlasa kırılacak gibi gözüküyordu. Yavaşça koldan elini çekti.

Nick ona sırıttı ve onu o halde bırakarak aşağıya indi. Harry sinirle kapıyı açtı ve içeriden tekrar kilitleyip yatağına uzandı. İyi bir uykuya ihtiyacı vardı. Geçen gün neredeyse bitirdiği mavi mumu tekrar yaktı ve yatağa yattı. Uyumak istiyordu. Tüm bunlardan uzaklaşmak istiyordu. Gözlerini sıkıca kapattı ve arkasına döndü. Düşünmek canını sıkıyordu. Ne Nick, ne Louis ne de Gemma ile Anne hakkında endişelenmek istiyordu. Çünkü artık sınırları zorlar hale gelmişti.

Gözlerini açtığında güneş ışıkları odasını dolduruyordu. Bakışları etrafta dolaştı ve sabah olduğunu yavaş yavaş kavradı. Ayaklandı ve etrafına baktı. Siyah-kırmızı odadaydı. Kanatlarının uyuştuğunu hissediyordu. Kanatlarını biraz oynattı ve kendine gelmeye çalıştı.

Mavi muma baktığında tamamen bitmiş olduğunu gördü. Nefesini verip mumun kutusunu kapının yanındaki çöpe attı. Ardından kilitli kapısını açtı ve aşağıya doğru indi. Aç hissetmiyordu. Salonda bakınca görebildiği tek şey Nick oldu. Ne Anne ne de Gemma vardı.

"Annem ve Gemma nerede?" Nick elinde tuttuğu gazeteden bakışlarını kaldırıp Harry 'ye baktı. "Onlar dışarıya çıktılar. "Harry başını salladı. Pekala o zaman. Nick 'den uzak olan koltuklardan birine oturdu ve masanın üzerinde duran "Karanlık Lord" isimli kitabı okumaya başladı. Bir süre sonra Nick 'in sesini duydu.

"Karanlık Melek olman konusunda düşündün mü?" Harry kaşlarını kaldırarak ona döndü. "Ben Karanlık bir Melek değilim Nick." Ardından elindeki kitabı bıraktı. "Bunu kabullensen iyi olur." Nick sadece güldü. "Kabullenme her zamana en zor olanıdır." Harry öfkeyle tutuştuğunu hissetti. "Ben Karanlık Taraftan değilim Nick!" Neden bağırmaya başladığını bilmiyordu. Fakat Nick korkmuşa benzemiyordu. Aksine zevk alır gibiydi.

"Bende insan değilim. Bak Harry, şimdiden sana ait olmayan davranışlar sergiliyorsun. Daha kaç gün oldu Louis ile birlikte olalı? Bir hafta mı?" Harry aniden onun üzerine atıldı. Yumruğunu yüzüne geçirdi. Kendini kontrol edemiyordu ve Nick dövülüyor oluşuna rağmen gülüyordu.

"İşte istediğim bu! Kontrol edilemeyen Karanlık bir Melek!" Harry sertçe bir yumruk daha attı. O orospu çocuğu neden bahsettiğini bilmiyordu. Harry kendiden geçmiş gibi Nick 'i yumruklarken kapı aniden açıldı ve içeriye koşar adımlarla birsi girdi. Sonra ise Harry 'nin adını haykırdı.

"Harry!" Karanlık bakışlar hızla Louis 'ye döndü. Ve Louis onun gözlerinin siyaha döndüğüne yemin edebilirdi.

Wrongdoer || Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin