1.0

2.2K 201 49
                                    




Harry gözlerini açtığında yatakta uzanıyordu. Oldukça rahatsız bir yatakta uzanıyordu. Hareket etmeye çalıştığında kalçasına giren ağrı ile durdu. Canı çok fazla acımıştı. Gözlerini sıkıp ağrının geçmesini bekledi. Fakat ağrı çok güçlüydü ve dinmedi.

Harry annesinin sesini duyduğunda kendini iğrenç hissetti. Nedensiz yere suçluluk bedenini ele geçirdi. Gözlerini açtığında ilk gördüğü tıpkı kendisininkiler gibi olan gözlerdi. Annesinin gözleri. Harry onlara bakarken daha suçlu hissetti.

"Oh, Harry bebeğim." Harry saçlarında gezinen elleri hissetti. Alnına düşen bukleleri geri çekti annesi. "Oh benim güzel bebeğim." Annesinin hıçkırığını duyunca o da ağlamak istedi. Tam doğrulmak için hareket etmişti ki, kollarında ve karnında hissettiği ağrı ile tekrar durdu. Gerçekten de canı çok acıyordu. Kısa süre hareketsiz durdu ve annesinin ağlayışını dinledi. Ardından gözlerini tekrar açtı ve annesine baktı. "A-Anne ben i-iyim." Ama Harry iyi değildi. Canı çok acıyordu. Anne başını salladı. "İyi olmadığını biliyorum bebeğim." Ardından oğlunun alnını öptü.

"Neresi acıyor?" Üzgünce sorduğunda Harry düşündü. Neresi acımıyordu ki? Ve böylece en kolay kaçış yolunu buldu. "Ne oldu bana?" Anne ona üzgünce baktı. "Hatırlamıyor musun bebeğim?" Harry başını salladı. Harry kısa süre zihnini zorladığında anıları yerine geldi.

Louis ile Kilise 'nin arkasındaki arazide birlikte olmuştu. Louis onu giydirmişti. Louis onu arazide bırakıp gitmişti. Louis onu kullanmıştı. Harry başını salladı. "Hatırlamıyorum." Zaten çok yalan söylemişti. Biraz daha söylese bir şeycik olmazdı. "Oh bebeğim, birkaç Şeytan seni sıkıştırıp çok fena dövmüşler." Harry kaşlarını kaldırdı. "Kanatların zedelenmiş ve bedenin çürük dolu." Harry bunları hatırlamıyordu. Louis onu arazide bırakıp gittiğinde uyumuştu. Ne zaman gelip birisi onu dövmüştü?

O sırada Harry hatıralarının yüzeye çıktığını hissetti.

Harry acı içinde kıvranarak yerde yatarken kalçasında olan acı yüzünden ayağa kalkamıyordu. Tam dirseklerini yere dayamıştı ki görüş açısına birisi girdi. Beyaz kanatlarının aralarına sıkıştırılmış siyah tüyler vardı. Sanki Şeytan-Melek karması gibiydi. Fakat Harry onun Yarım-Kan olmadığını hemen anlamıştı. Yarım Kanların böyle kanatları olmazdı.

Sarışın oğlan yanına gelerek ayağını kaldırdı ve Harry 'nin kalkmasına müsaade etmeden ayağını onun karnına bastırdı. Harry acı içinde inleyip kurtulmaya çalışınca ayağını çekti ve sertçe karın boşluğuna geçirdi. Harry küçük bir çığlık atınca sarışın oğlan kendisine doğru eğildi. "Sesini çıkarmazsan, canını fazla yakmam Melek." Harry çenesini kapatırken karnına gelen bir diğer tekme, başkalarını takip etti. Tekmeler karnına, karın boşluğuna ve bedeninde neresi denk gelirse isabetsizce vücuduna vuruyordu. Harry canının acısından ölmek üzere olduğuna emindi.

Sonunda ağzından kan gelecek kadar fazla tekme yediğinde zorlukla konuştu. "B-Benden ne i-istiyorsun?" Acıdan kıvranırken zorlukla çıkan kelimelere karşın sarışın güldü. "Ben bir şey istemiyorum açıkçası." Ardından elinin tersi ile genç oğlanın yüzüne vurdu. "Fakat belli ki Tomlinson istiyor." Ardından karnına bir kez daha vurdu.

"Onunla aranda ne var Melek?" Melek kelimesini o kadar sert vurgulamıştı ki, bir aptal bile kendisi ile alay edildiğini anlayabilirdi. Harry başını zorlukla sallarken ağzına gelen kanı tükürdü. "B-Bir şey yok!" Sarışın güldü.

Ardından ona doğdu daha fazla eğilip karnına yumruk attı. "Bana yalan söyleme Melek." Ardından çenesini kavradı. Parmakları sertçe oğlanın çenesini sıkarken Harry canının yandığını hissediyordu. "Seni becerdiğini biliyorum. Kim bilir kaç kez yaptınız?" Ardından gülüp çenesini bıraktı. Sonra ise tekrar ona tokat attı. "O bana ait Melek, anladın mı?" Elleri boğazını buldu sıktı. "Tomlinson bana ait, ondan uzak dur!" Harry nefes almak için kıvranırken sarışın onu bıraktı. Ardından ayağa kalktı.

Harry tam gideceğini sanmıştı ki sarışın olan Meleği ayağa kaldırdı. Ardından Harry 'nin, onu neresinden çıkardığını bilmediği zincir ile kanatlarını sardı. Metalin kanatlarını yaktığını hissederek bağırdı. Çırpınmaya başladığında metal sertçe kanatlarına vurdu.

Genç Melek acı içinde çığlık atınca kanatlarının etrafını saran metal sıkılaştı. Harry, onun kanatlarını bağladığını söyleyebilirdi. Kanatları sıkıca birbirine bağlayıp sürtünmesine neden olduğunda acı içinde inledi. Sanki ateşle kanatları yakılıyormuş gibi hissediyordu. Sarışının güldüğünü duydu tekrar. "Bu da sana ders olsun Melek." Ardından boşta kalan zinciri, dizleri üzerinde duran Meleğin yüzüne çarptı.

Harry gözleri kararırken kanatlarına çarpan zinciri hissediyordu. Başını sert zemine koydu ve sadece zamanın akıp gitmesini bekledi.

Harry şaşkınlıkla kendisine geldiğinde annesine baktı. Olanları aniden hatırlaması onu biraz... Sarsmıştı?

Anne merakla Harry 'ye baktı. "Bebeğim iyi misin?" Harry başını salladı. "Ihm, evet iyiyim..." Bir an durdu ardından devam etti. "Sadece... Sadece dinlenmeye ihtiyacım var. Beni biraz yalnız bırakır mısın?" Anne başını salladı. "Elbette bebeğim." Ardından odadan çıktı.

Harry başını yastığa koyarken hatırladıklarını düşündü. Louis onu orada bırakmasa asla bu dayağı yemezdi. Annesi onu kahvaltı için zorlamasa asla Louis 'ye yakalanmazdı. Louis 'ye yakalanmasa asla sevişmezlerdi ve Louis onu arazide tek bırakmazdı. Ve nasıl oluyorsa suçlu Anne oluyordu. Harry sıkıntı ile nefesini verdi.

Çok fazlaydı. Sadece birkaç gün içinde yaşadıkları çok fazlaydı. Sadece dinlenmeye ihtiyacı vardı. Birazcık nefes almalıydı. Evet, ihtiyacı olan buydu. Nefes almak...



Wrongdoer || Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin