Son kez baktığı kehribar rengi ve o muhteşem kokuyu bilinç altından silmeye çalışsa da bunun olmuyacağını biliyordu.
Derin bir nefes çekti ve dışarı bıraktı.Gündüz gelip izlediği mavilik şimdi siyahtı.Gerçekten siyah olmak isterken mavi gibi davranmak onun için zordu.
Telefonundan saate baktı ve oldukça geç bir saatte bu halde dışarda dolaşırsa başına kötü birşeyler geleceğini düşünerek ayağa kalktı ve evine doğru yürüdü.
Etraftaki insanlar hayatlarından memnun gibiydi ama Janset böyle olamıyacaktı ne kadar istese de bu hastalık yüzünden ve o ilaçlar yüzünden canı her zaman daha çok yanıcaktı.Karşıdaki ıslık ve bağrışların olduğu tarafa doğru geldi ve bir kızın önünde eğilmiş bir erkek gördü.Sanırım evlenme teklifi etmişti.Kızın cevabını beklerken ister istemez Janset'in yüzüne bir gülümseme yayıldı.Acaba o da böyle birşey yaşıyacak mıydı? diye düşünürken "Eveeeet!"sesiyle irkildi.Bu aralar haddinden fazla irkiliyordu.
Kızın bağırmasıyla etrafta ki sesler yükseldi Islıklar,tezahüratlar derken Janset'in biran önce eve gitmesi gerekiyordu.Adımlarını hızlandırdı ve yaklaşık bir yirmi dakika sonra kendini evinin kapısının önünde buldu.Buraya en son geldiğinde yaşadığı şeyi hatırladı ve istemsizce dudağını kaldırdı ama yine de girmeliydi ne de olsa onun bircik eviydi.Apartmanın ağır kapısını zorda olsa iterek açtı ve yorgun olduğu için direk asansöre yöneldi.Asansôr gibi yerler de durmayı sevmiyordu çünkü kapalı alan fobisi vardı bununla birlikte agora fobisi yani kalabalığın önüne çıkamama korkusu da vardı.Bu düşüncelerle boğuşurken asansörün geldiğini fark etti.Asansörü daha çağırmamıştı ama neden geldiğini sorguluycak iken içinden apartmanın kapıcı Samet Bey çıktı,gülümseyerek asansörün kapısını Janset'e tuttu ve "Buyur kızım geç,İnşallah daha iyisindir valla korkuttun bizi güzel kızım aman dikkat et bu hastalık öyle kolay değildir"dedi kolundaki sepeti düzelterek.Bunu bildiği halde Samet amcayı kırmak istemeyerek "Peki Samet amca"dedi samimi olmaya çalışarak ve yine o sahte gülümsemelerinden birini yaptı ve asansöre bindi.
Herkesin onu düşünmesi güzel birşeydi ama yanında olmadıktan sonra peki bi anlamı yoktu.
4 numaralı dairesinin önüne geleiğinde cebinde ki anahtarları aramaya başladı.Şıkırtı sesinin olduğu yeri köstebek misalı kazarken sanki zafer kazanmış gibi anahtarı tuttu ve kapının anahtar deliğine soktu.Bir kez çevirdikten sonra açılma sesini duyup kapıyı itekledi ve kendini koyu yeşil halılara bıraktı.
Evinin her yerinde beyaz vardı beyazla bordo,beyazla mor,beyazla gri ve beyazla siyah.
Beyaza olan bu sevgisinin nedeni onu sakinleştirmesiydi.Çantasını ve ceketini portmantoya asıp,odasına geçti.Kayan dolabından yatmak için bir parça eşofman seçtikten sonra hastanede ki doktoru Toprağ'ın birşeyler yemesi gerektiğiydi.
Mutfağa geldiğin de mor masaya turuncu renkli küçük bir kuruyemiş tabağı ve kahvesi için bir bardak koydu.Kahve makinesinin sesi idayı doldururken dolapta ki negroyu çıkardı ve turuncu renkli tabağa boşalttı.Kahvenin olduğunu söyleyen bip sewinden sonra bardağını aldı ve tepsiye yerleştirip oturma odasına geçti.
Bej renkli L koltuğa yayılırken eline aldığı kumnadayla bir,iki aydır haber izlemediğinin farkına vardı.Kumandayla bir habet kanalında durdu ve Dünya'daki açlıktan bahsediyordu.Bu durum canını sıkmıştı ve başka bir haber kanalı aradığın da burda ise Savaşlardan ve salgınlardan bahsediyordu.Bu duruma daha fazla dayanamayıp hava durumu açtı.Gözlüklü ve takım elbiseli hafif şişman adam yarın havanın yağmurlu hatta sel felaketi getirebileceğini söyledi.Yağmur kelimesini duyduğun da moreli yerine geldi ve kahvesini yudumlamaya başladı.
Sıcak içine yayılırken negroyu da eline aldı ve ikisinin ağzın da parçalanıp bıraktığı tadı hissederken birden bastıran uykuyla kendini salıverdi.Uykuyu sevmezdi ama yine de dinlenmesi gerekiyordu.Daha fazla dayanamayıp kendini uykuya verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IHLAMUR
ChickLitÖlümü yanıbaşınızda hissetmeniz dileğiyle... ...psikopat yazarınız...