"Aklın düşündüğünü yürek kaldırmaz be güzelim...
Dedi ve gideceği yolda ilerlemeye başladı sırtındaki benle beraber...
___________________________________
"Yaşamak. Yada ölmek. Her ikisinden biri; ölürsem verdiğim sözü tutamam yaşarsam vicdan azabından duramam ey tutuşturulmaya mahkum olan neden bir başkası değilde neden benn?..."
Günler hatta haftalar, aylar geçmiş bu süre zarfında küçük kızın ailesi başka bir eve taşınmışlar. İki aşığa sonunda imam nikahı kıyılmıştı. Şimdi ise genç ali, kucağında tuttuğu bebeğine, hayran gözlerle bakıyordu. Daha doğalı 2 gün bile olmamıştı. Ama babası onu kucağından bırakmak istemiyordu. Çünkü içinden bi ses bıraksan bidaha alamıycaksın diyordu sanki. Biliyorduki askere gitmesine 1 hafta kalmıştı ve o bu güzel yavruyu, yavruyu doğuran kalbinin sahibini, birde, birde canindan sevdigi ailesini, meleğini bırakıp nasıl giderdi. Bu onun için çok zor olsada gitmek zorundaydı başka çaresi yoktu. Ama biliyorduki arkasında onun yerine abilik görevi yapacak birini bırakıyordu. Biraz endişelensede gözü arkada kalmıycaktı çünkü arkasında kardeşi oğuzu bırakıyordu. Oğuz yaşına göre baya büyük görünüyordu. Nerdeyse bu süre zarfında evrim geçirmişti sanki. Yaşından olgun bir çocuktu oğuz. Ve şimdiden okulunun yanındada olsa çalışmaya başlamıştı. Bu ailesini geçindirmeye pek yetmesede alinin arkadaşı mehmet de askere gitmeden önce aliden gizli yardımda bulunmuştu. Bu yardım onlara ali gelinceye kadar yeterdi...
Bu süre zarfında aslıda okula başlamış ve sanki kocaman kızmış gibi davranıyordu bu annesini çok mutlu etmişti. Bu hareketleri taktir edilecek türdendi oda yeni doğmuş yiğenini kendi bebeğiymiş gibi sevip bakmaya çalışıyordu şimdi ise " abi yeter ama bebek kucağında perişan oldu ver artık bebeğimi" diyordu abisinin kolunu çekiştirerek. Abisi küçük kızın bu sözü üzerine gülmeye başladı ve "baksen bizim ufaklık büyümüşte abisinden bebeğini almaya çalışıyor " dedi. gülmesine devam ederken "hem bu nerden senin bebeğin oluyor " dedi küçük kıza bakarken. Küçük kız sinirle abisine baktıktan sonra "hiçte komik değil" deyip havalı bir şekilde arkasını dönüp dışarıya çıktı ve çıktıktan sonrada koşarak her zaman saklandığı yere gitti...
Burası onun mekanı gibi olmuştu. Bazen ders kitaplarını getirir burda çalışırdı. Küçük iki kişilik eski kulube gibi bir şeydi. Bu evi daha önce yine ağladığı zaman bulmuştu bu onun işine gelmişti. Çünkü burayı kimse bilmiyordu eski biyerdi zaten etrafı ağaçlıklarla kaplıydı. Eve vardığında çoktan yağmur yağmaya başlamıştı nerdeyse çökecek olan bu ev ne olursa olsun çok sağlam gibiydi eski olmasına rağmen. Duvarları yanmıştı evin içinde küçük kızın getirdiği bir paspas seriliydi zaten bir küçük koltuğu vardı eski olan. Bu aslında kullanılmışta sonra yanmış olan bir kulube gibiydi bu aslı için olmaması gereken bişey olsada aslı yinede buraya geliyordu sanki kendi eviymiş gibi küçük bir kız çocuğunun burda başına neler gelebilir hiç belli değildi ama aslının hiç birşey umrunda değildi. Burası ona göre onun eviydi.
İçeriye girip herzaman oturduğu koltuğa oturuk ayaklarını karnına çekip başını dizlerine koydu ve ağlamaya başladı abisinin sözleri onu çok kırmıştı zaten kendisini kucağına almıyordu. Bebeği kıskanmıyor değildi çünkü abisi ne zamandır almıyordu oysa abisi "sen nekadar büyürsen büyü ben hep seni kucağıma alıcam" diye söz vermişti. Küçük kız göz yaşlarıyla oturduğu yerde uykuya dalmıştı bile...***************************
Seda'dan:Sonunda alime kavuşmuştum her ne olursa olsun onu bırakmayacaktım. iki gün önce bebeğimizi kucağıma aldım tıpkı teyzesi sıla ya benziyordu erkek olmasına rağmen. Annesi ben olduğuma rağmen o küçük bedeniyle benim bebeğim diye idda ediyordu her ne kadar kıskansada kıskandığını göstermiyordu tabi ben hariç görebiliyordum her ne kadar abisi anlamasada bebeği ne kadar kucağına alsa aslı indirmeye çalışıyordu çünkü kıskanıyordu biliyordum ki abisinin onu kucağına almasını çok seviyordu ama ali bebeğinden dolayı pek ilgilenemiyordu. Her ne kadar diyicem desemde unutuyordum bugün de aynı şey oldu ali biraz ağır konuştu. Kendine göre şaka yaptığını sansada çocuk kalbiydi bu kırılırdı elbet. Abisinin her kelimesi aslıya çok ağır geliyordu ve sonunda nereye gidiyordu bilmiyorum ama busefer onu takip etmeliydim. Ne kadar kızgın görünmeye çalışsada o yeşil gözleriyle, yinede gözleri dolmuştu. Evden çıktığında nerdeyse akşam olucaktı yavaş yavaş çaktırmadan bende çıktım. Çıkmadan da aliye cevap vermeyi unutmadım ona "hiç yakıştıramadım ali sana affetse seni iyidir" deyip arkasından çıktım alinin "nededimki şimdi "sözünü duydum ama takmadım sinirlenmiştim küçük bir kızın kalbinin kırılması nedemek bunu ben çok iyi bilirimdim oyüzden aslı onu affedinceye kadar ben onu affetmiycektim...
Aslı kapıdan çıktıktan sonra hızla koşmaya başladı bense çok koşamasamda ona çaktırmadan takip edebiliyordum. Eski yanmış kulube gibi bir yere geldiğinde çok şaşırdım bu kadar büyümüşmüydü bir evi kendi evi olmamasına rağmen benimsemek. Aslı gerçekten yaşından olgundu ben olsaydım hiç böyle şeylerle uğraşmazdım. Aslı eve girdiğinde yağmur başlamıştı bile bende yağmurda ıslanmayım diye evin yağmur değmeyen köşesine geçtim. Bu pencerenin olduğu taraftı ve burdan aslıyı gayet net görebiliyordum o beni görmese bile. Küçük eski bir koltuk yerdede bir paspas vardı bidakka bu benim bahçeye kuruması için serdiğim paspas değilmi? akıllı kız işini biliyor. Koltuk ve paspastan başka birşey yoktu. Etrafıda samanlarla kaplıydı bir ara buraya ir şeyler doldurmalıydım. Çünkü bebeğimden ayrılacağımı biliyordum onada ancak aslı bakardı çünkü hastalığımı ali bile bilmiyordu. Annesi zaten hastaydı geriye zaten sadece aslı ve oğuz vardı oğuz ne zamana kadar baka bilirdi o bir erkekti. Yani kısacası onu ancak aslıya emanet edebilirdim. Aslı ayaklarını karnına çekip başını dizlerine koydu ağladığını biliyordum. Bir kaç dakika sonra sesi kesilmişti. çünkü hep böyleydi ağladığı zaman bi kaç dakikaya hemen uyurdu. Bende fırsattan istifade yavaşca evin içine girdim ve onun yanına gittim. Ve sırtımdaki fazladan olan ve ona battaniye gibi gelen hırkamı örttüm. Biraz daha bekledikten sonra yağmur dinmişti. Hiç istemesemde onu burda bırakmalıydım zaten kendi gelirdi evede çok uzak değildi iki adımlık yol gibiydi. Yinede korkmaması için birinin yanında durması gerekti oyüzden bizim köyün korumacı köpeklerinden birini kapıya koydum. Ve evime doğru ilerledim eğer kalsaydım güveni bana karşı kırılırdı çünkü belliki bu evi kimsenin bilmediği kesindi. Biliyordum ki o olgun bir kızdı ne yaptığını biliyordu kendi yaşıtlarına göre büyükte görünüyordu zaten oyüzden pek sorun etmemeye çalışarak kendi evime doğru yol aldım hemen ulaşmıştım zaten...
__________________________________
Oğuzdan;
Aslıyı gittiğinden beri arıyorduk ama bulamıyorduk sevda ablada peşinden gitmiş bir daha gelmemişti abim bir kaç arkadaşı ve mehmetle onları arıyordu bense annemin yanındaydım ağlamaktan perişan olmuştu. Hastaydıda zaten iyice çökmüştü. Kapının çalınmasıyla hızla kapıya koştum. Belki onlar diye sevinçle açtım ama karşımdakinin onlar değilde bir başkası olduğunu görünce moralim bozuldu. Bu ipekti benim küçüklüğümden beri sevmiş olduğum kızdı ama söylememiştim hep sırdı benim için ve öylede kalacaktı. Çünkü o beni değil bir başkasını seviyordu ben onun gerçek yüzünü öğrenmiştim benim yanıma gelince yakın davranmaya çalışıyor sevgilisi ona neden senin yanında diye soruncada "o geldi sevgilim ben ne kadar uzaklaşsamda bana yaklaşmaya çalışıyor " diyordu. Nerden biliyosun diyorsanız çünkü bir kere onları birlikte görmüştüm sarmaş dolaştı bendeonları istemeden dinledim böyle diyince bende karşılarına çıkmış demek öyle ipek demiştim. Sevgiliside beni görünce direk saldırmıştı tabi fena bir şekilde çıkmıştı çünkü zayıf bişeydi zaten benimse sadece dudağımın kenarı kanamıştı. O günden sonra kendime bir yemin etmiştim onu sevmeyeceğime dair. Bana "girebilirmiyim deyince " niye geldin? " diye sert çıkıştım. O da bir adım gerileyip "şeyy... Börek yapmıştımda annen seviyor diye getiriyim dedim. " dedi bende "senin böreğine ihtiyacımız yok gidebilirsin "dedim o tam " ama..." sdemiştiki yüzüne kapattım kapıyı bu arada annemde "kimmiş o oğuz?" dei bağırarak bende " kimse değil yanlış gelmişler anacığım "dedi işkillenmesin diye artık onun benim hayatımda rolu yok ne kadar aşık olsamda intikamımı alıcaktım. Kapı çaldığında tekrar kapıya koştum ve busefer " ne istiyosun ipek " diye kapıyı açtım ama gelen odeğil sevda ablamdı o istemişti ona abla dememizi her ne kadar abi yenge deyin desede. Onu karşımda solgun görünce içeriye aldım ve "ne oldu sevda ablam neden böylesin ?"dedim korkuyla o ise bişey olmadığını sadesce aslıya üzüldüğünü söyledi ve aslınında birazdan geleceğini söyleyip odasına çekildi. Bunlarda bişey vardı ama hadi hayırlısı. Onların geldiğini gidip abime haber vermeliydim yoksa meraktan çıldırırdı heralde kapiyi açık hızlıca abimi aramaya gitmek için yol aldım ve umarım kötü şeyler olmazdı...
______________________________
Sevda'dan; eve geldiğimde kapıyı oğuz açmıştı bana ne oldu diye bişeyler gevelediğinde yok bişey aslı birazdan eve gelicek dedim ve hızla odama çekildim çok yorgun olduğum için hemen kendimi yatağa attım gözlerim kapanırken sadece bebeğimin nefrs alıp verme seslerini duydum sonrası karanlık...
________________________
Bekletmek istemedigimden kisa kestim bidahaki bolumde gorusmek uzere opuldunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mavi ve yeşilin savaşı
Genç Kurgu"AŞK" "NEFRET" "KORKU" "ACI" Ve en önemlisi "İNTİKAM" Daha neyin ne olduğunu bilmeyen bir kız çocuğu acaba karşısına çıkan zorluklarla baş edebilecekmi? bu acı dolu hayata sımsıkı tutunup kurtulucakmı? yoksa kaybedip ölücekmi? köy hayatı içinde ya...