Merhaba, nasılsınız?
Bu kısmı-nefret ediyorum yapmaktan ama- yaşam neşemi alan insanlar için yazıyorum. Sen kendini biliyorsan hiç okuma beybisi burayı, hemen geç. Burayı okuması gereken kendini biliyor zaten.
Arkadaşlar kaç milyon kere diyeceğim? Yok, tamam arada İngilizce de konuşurum da hikayeyi tamamen Türkçe yazdım herhalde. Ben mi Türkçe anlatamıyorum, siz mi Türkçe anlamıyorsunuz?
BEN BU HIKAYEYI CANIM SIKILINCA AÇIP SAÇMALAMAK İÇİN YAZIYORUM. CANIMI SIKIN DIYE DEĞİL!
Okuduğunuz kitapların hepsini okumak zorunda değilim, ki okumuyorum da. Gelip burada adını sayenizde duymaya başladığım kitaplara, benim Yeşilimi, Denizimi benzetmeniz bana hakaret. Korsan kitapçılıktan, emek hırsızlığından belki de en nefret eden insan benimdir. Hepiniz biliyorsunuz tüm yorumlarınızı okuduğumu, elimden geldiğince her yazdığınıza cevap verdiğimi. Heyecanla açtığım bi yorumda, özentiymişim gibi yaptığınız bir yorumu görmek, nasıl hissettiriyor bir bilginiz var mı? Yazdığım bir kelimeyi, sanki sadece o kitapta varmış gibi görür görmez altına "Aaaa ne bileyim ne kitabına benziyor<333333" yazmanız, beni kendi yazılarımdan soğutuyor. Ciddi söylüyorum, ne yazsam da hemen altına başka bi hikayeyi iliştirmeseler diye düşünmek istemiyorum. Lütfen, yapmayın. Hevesimi felaket kırıyorsunuz.
Bir de ricam, lütfen okuduğunuz bir yeri benzettiyseniz, düzgünce yazın. Anında silerim. Özentilik sıfatını hayatta kabul etmem. Şimdiye kadar bir milyon kere bitirirdim Doğuştan Rahat'ı birşeylerden hemen sıkılan bir insanım. Bitirmiyorsam tek sebebi, mükemmel ötesi okuyuculardır.
Yeni bölüm; ne zaman gelir bilemiyorum. Çünkü bu gariban Ela liselilerle dalga geçtiğinden midir bilinmez, okulu herkesten önce açıldığı için depresyonda.
Şu an yazdıklarımı okudum, ben olsam fena kıl olurdum kendime. Siz olmayın, çünkü kıl kötü bişey. Epilasyon candır.
Kendimi kusarak buralardan gidiyom. Hadi görüşürük.
Öptüm seni tatlı kız.
Bu bölüm, benim tenekem Yağmurum için. Toprağa karışan Yağmur güzel kokar,en güzeli sensin kardeşim.
İyi okumalar,adios!
Gelinlik olayının sabahı, Yeşil'in Deniz'in kendisini sevmediğini düşünmeye başladığı günün ertesi.
"Ağlama Yeşpo.Gözündeki boya falan aktı,tam rakun oldun. Ciddi söylüyorum."
Dudaklarımı ısırdım. "Günün birinde," dedim burnumu çekerken. "Biri çıkıp deseydi," tekrar burnumu çektim. "Yeşil,aşık olacak,sonra da aşk acısı çekecek," yine burnumu çektim. "Kahkaha atmaktan ölürdüm."
"Kahkaha atmaktan değil de ağlamaktan öleceksin penguen. Bir dur."
"Dahi ya," bağdaş kurarak oturduğum banka iyice yayıldım. "Ben çok mu çirkinim?"
"Günün birinde biri de bana Yeşil bir gün gelip cici kızlar gibi depreseyona girecek dese, frontal lobun çok düzleşmiş senin derdim.Ortamın IQ seviyesini AQ seviyesine dönüştürmeyi kes."
Gözlerimi kısarak Dahi'nin üzerindeki yeşil tişörtü incelemeye başladım. "Kiloyu yanlışlıkla beyninden mi verdin tatlı çocuk, daha dahice benzetmeler bul."
"Beynin gelişmişliğinin ölçütleri kilosuna göre olsaydı,Einstein fil olurdu."
"Ha?"
"Beynin boyutu zeka seviyesini etkilemez Yeşpo.Girusları ve sulkusları-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğuştan Rahat
Humor"Lokum gibi adamsın,fıstık gibi sözlün var,benimle neden muhattap oluyorsun?" "Çünkü fıstıklı lokum sevmem." ©23042015 Tüm hakları saklıdır.
