Girişten önce bir şuraya utanmış Ela ifadesi koyayım da, sonradan şey olmasın.
Merhabalar!
Aslında bölümü olduğu gibi paylaşıp hiç buraya not eklemek istemiyordum ama biraz önce bulaşık yıkarken bir anda bir dejavu yaşadım. Böyle gözümün önüne pek iyi olmayan bir şey belirdi, gerçekten olacak mı diye totem yapıp buraya yazayım dedim. Hem de yıllaaar yıllaar sonra bölüm atıyorsun, ayıptır be düzgün düzgün merhabanı ver diye de ekledim.
Bilirsiniz bahaneler ile pek işim olmaz, bazı sebeplerden(her zamanki gibi) uzun sürdü yeni bölümün gelmesi. Ama sözlerimi tutan bir insanımdır, bundan sonra senede bir gelmeyecek, Ela sözü.
Umarım hayatlarınız yolundadır ve hepiniz mutlusunuzdur. Hepinizi öpüyorum! Ve çok teşekkür ediyorum bu zamana kadar yanımda olduğunuz için.
İyi okumalar, adios!!
"Bu konu hakkında şimdi konuşacağım, bir daha da açıklama yapmayacağım. Ha kız kardeş ha erkek kardeş sen de ağabeysin, kardeşini korumayı görev olarak mı yapıyorsun yoksa istemsiz olarak mı? Açıkcası ben sanki yaradılış nedenlerimden biriymiş gibi kabul ettim doğduğumdan beri. Sonuçta yaradan onu benden daha sonra vermiş anneme babama.. Bak Deniz, ben Yeşil'in üzüldüğüne nadiren şahit oldum hep. Gizlediğini sandığı şeylerde bile ben anladım, ben gittim yanına. Ama sen, ama babaannen, kim olursa olsun. Ben yaşadığım müddetçe her zaman o daha söylemeden anlayacağım ne hissettiğini. Ben senden korumaya çalışmıyorum, ona zarar verecek kişi kendim olayım, kendimden bile korurum."
"Normali bu zaten. Senden ricam, artık benim varlığımı da kabul etmen. Olayı bir incele, eğer zaten onu üzen kişi ben isem benden uzak tut. Hemen gelip Yeşil'i arkana çekersen olmaz. "
Bir an suratımı inceledikten sonra "Tamam," diyor. "Bunu sonra halletsek olur mu? Altıma işeyeceğim de, nasıl çıkacağız buradan?"
Gülümserken kapıya doğru yürüdüm."Enis kapıyı kilitlememiştir." dedim kapının kolunu tutarken "Çocukluğundan beri aynı. İki kere kilitlermiş gibi yapar, halbuki ilk kilidi ikincide açar. Bende üzülmesin diye kilitliymiş gibi beklerdim." Kapıyı açtıktan sonra arkamı döndüm. "Tam olarak böyle."
"Yeşil de beni odaya kilitleyip altından gizlice atardı anahtarı." Yiğit gülümseyerek yanıma geldi. "Birinin Yeşil'i bizden koruması lazım bence. Akşam akşam durduk yere kıza verdiğimiz derde bak."
"En büyük derdimiz bu olsun be Yiğit. Gerisi önemli değil."
"Valla benim en büyük derdim şu an daha güneyde.. Aşağılarda.."
"Yürü git hadi tuvalete. Ben mutfağa iniyorum."
"Biz yataktan tuvalete gitmeye çıkmamış mıydık? Gelmiyor musun sende?"
"Elini de tutayım mı Yiğit? Ya olum bi kaybol, giderim sonra ben." Kafamı sağa sola sallamaya devam ederek mutfağa indim.
"Kendimi şu kepçe gibi hissediyorum," dedi Yeşil parmağı ile tezgahın üzerindeki kepçeliği işaret ederek. "Bak.. Tüm hepsi aynı takımdan.. Belli.. Siyah vücut gri çizgiler.. Bir de şu kepçeye bak.. Nasıl sıkıştırmışlar oraya ne kadar belli onun yeri olmadığı.. Baksana ne kadar bana benziyor.. Sana da öyle geliyor mu? Sen de sana benzediğini düşünüyor musun?"
Enis ne söyleyeceğini bilemediği her halinden belli bir şekilde ensesini kaşıdı. "Yani pek değil.. Çok az.. Nadiren? Ben daha çok kendimi şu spatulaya falan benzetiyorum.. Düz adamım ben.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğuştan Rahat
Humor"Lokum gibi adamsın,fıstık gibi sözlün var,benimle neden muhattap oluyorsun?" "Çünkü fıstıklı lokum sevmem." ©23042015 Tüm hakları saklıdır.