Kabarık kahverengi saçları basitçe topuz yapılmış, yüksek topuklu ayakkabıları ve tayyörüyle oradan oraya koşturmaktan kızarmış yüzü arasındaki tezat ve buna duyduğu öfke yüz metreden fark edilebilecek durumda olan genç kadın, sinirle söylene söylene elindeki koca dosya yığınını masanın üzerine koydu ve üzerini üstün körü düzeltip, ani bir telefonla görüşmeye geleceklerini bildiren müstakbel iş ortaklarından ve sorun çıkaran otel yöneticilerinden bahsetmek üzere patronun odasına yöneldi. Hermione Jean Granger, iyi bir asistandı, genç, hırslı ve becerikli. Özellikle de yirmi beş yaşında babasının ani ölümüyle koca bir holdingin yönetimini devralan sorumsuz zengin bir patron için. Hermione koşturmaktan dağılmış saçlarını son kez düzeltmeye çalışarak –bunu niye yaptığını bilmiyordu, biliyorsa da, kesinlikle itiraf edecek değildi- kapıyı tıklatıp içeri girdi.
"Mr. Potter?"
"Ah, Hermione?" Harry Potter başını okuduğu gazeteden kaldırdı ve o meşhur tebessümlerinden biriyle genç kadına baktı, hani şu dedikodu gazetesine göre yüzlerce kadını baştan çıkarmayı başardığı tebessüm. Hermione her şeyden çok bu çapkın yüz ifadesine sinir oluyordu ama elbette dilinin ucuna gelen münasip iğnelemeleri geri gönderecek derecede profesyoneldi.
"Mr. Potter, bir sorunumuz var."dedi sesini mümkün olduğunca ciddi tutmaya gayret ederek. Harry yüzündeki o –Hermione'ye soracak olursanız fena halde yapmacık- gülümseme silinmeden başını sallayarak dinlediğini belirtti.
"İş ortaklığı için görüştüğümüz Fransız şirketten bir telefon aldık. Reklam şirketimiz hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için yarın buraya bir ekip göndereceklerini söylediler. Onları misafir etmemiz gerekecek, iyi ağırlanmalarını ve bizden memnun kalmalarını sağlarsak eğer reklam işini almayı başarırız ve-"
"Kaç kişilik bir ekip?"diye sözünü kesti Harry sakince. Kalemi dişlerinin arasında döndürürken kendisi de sandalyesinde dönerek Hermione'yi gözlüyordu.
"Beş."dedi Hermione sözünün kesilmesi kabalığını yok saymak için derin bir nefes alarak. "Çoğu önemli pozisyonlarda olan isimler, listesi burada." İsimlerin yazdığı bir kâğıdı Harry'nin masasına koydu. "Mr. Potter, ne yapmamızı emredersiniz?"
Harry kalem ağzında bir süre düşünür gibi göründü.
"**** Oteli'ne beş kişilik rezervasyon yaptır. Yarın saat kaçta geleceklerini öğren ve onları alması için araba yolla. Ekiptekileri bir araştırın, kim ne sever, neye önem verir... Şirket hakkında onlara anlatmak için bir sunum dosyası da fena olmaz. Ve benzeri işte, eminim sen halledersin."
Teşvik edici bir gülümseme gönderdi.
"Mr. Potter, apar topar geliyorlar ve ben-elimden geleni yapacağıma emin olun ancak bu kadar kısa sürede her şeyi hazırlamamız zor olabilir. Çünkü... **** Oteli'ni çoktan aradım ve hiç boş yerleri olmadığını söylediler."
"O kadar da önemli değil, ha? Başka bir otel ayarla o zaman. Telaşlanmak için bir sebep göremiyorum Hermione."
Hermione ağzının açılmasını engelleyemedi.
"Mr. Potter."dedi sabırla. "Bu iş şirket için fazlasıyla önemli. **** Oteli'nde ağırlamak en iyi izlenimi bırakacaktır. Bundan önceki son büyük anlaşmamızda o otelde geçen bir haftanın epey etkisi olmuştu, hatırlarsanız. Düşündüm ki belki siz oteli arayıp-" Ona kendisinin de bir şeyler yapması gerektiğini, mesela olayın vahametini kavramak, nazikçe anlatmaya çalışıyordu ama Harry onu külliyen sinir ederek yüzündeki kalender sırıtmayı bozmadı.
"Bak ne diyeceğim... Bu akşam birlikte yemek yemeye ne dersin? Sinirlerine iyi gelebilir."
"Daha önce elli defa dediğimi."dedi Hermione kan beynine hücum ederken. "Bu dünyada, hayır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron
FanfictionGenç, hırslı ve kariyerine odaklı bir asistan... Umursamaz zengin bir patron... Aniden gelen önemli misafirler… İş dünyasının acımasız çarkları arasında, Hermione Jean Granger, prensiplerine sadık kalmayı başarabilecek mi? Not: 2012'de yazılıp bitmi...