Bölüm 3: Teklif

1.7K 93 15
                                    

Gerginlikten ölebilirdi. Mr. Potter konuk heyetin bu toplantıda akşam yemeğinde oldukları kadar rahat ve ılıman olmayacaklarını söylemişti, ama Hermione gibi karamsar tabloları başucundan eksik etmeyen biri bile bu kadar gergin bir atmosferi tahmin etmemişti. Geniş toplantı salonundaki ağır, ciddi hava elle tutulabilirdi adeta. Madam Merlotte ve hatta Mr. Potter dâhil, herkes sanki dev bir satranç maçındaymışçasına diken üstünde bir görünüm arz ediyordu.

Hermione masanın bir ucunda, ona ayrılmış köşede büzülmüşken hiçbir ayrıntıyı atlamamacasına konuşmaları takip ediyordu. Konuk heyetin yanı sıra kendi holdinglerinin bütün üst düzey yöneticileri toplanmıştı; bir sürü deneyimli profesyonel idarecinin yanında, bir an kendini minicik, leke gibi ufacık hissetti. Bu adamlar, kadınlar, iş dünyası denen o koca çarkın usta oyuncularıydılar hepsi, Hermione onlar gibi olmak istese de bunun yıllar alacağının farkında, köşesinde sessizce oturdu. Mr. Potter'ın sağ kolu konumunda olmaya öyle alışmıştı ki şimdi burada bu önemli insanların karşısında durana dek aslında o kadar da kıymetli bir eleman olmadığını unutmaya başlamıştı. Ama öyleydi işte, okulu biteli iki yıl olmuş, 24 yaşında, umut vaat eden bir... Çaylak.

Umutsuzca ve ona laf düşmediğinin bilincinde, oturup U şeklindeki masanın etrafına sıralanmış yüzleri izledi. Mr. Potter masanın başındaydı ve Hermione'nin daha önce hiç mi hiç görmediği kadar ciddiyetle Fransız heyetle pazarlığa girişmişti. Daha doğrusu pazarlamaya. Hermione bir kez daha onun ilk defa gördüğü bu profesyonel tavrına hayret etti. İş ciddiye binince, pekâlâ gemisini kurtaran kaptan olabiliyordu demek.

Gözleri Mr. Potter'dan Madam Merlotte'ye kaydı, kıvırcık sapsarı saçları, kırmızıya boyalı dudakları ve araba farı gibi boyanmış göz kapaklarıyla bir kozmetik faciası gibi duran orta yaşlı kadına. Saçlarını sımsıkı topuz yapmıştı ve yüzünde gayet de –Hermione doğru kelimeyi bulmak için biraz düşündü-, mendebur bir ifade vardı. Dün akşam Mr. Potter'ın kurlarına yanıt verirken bu kadar memnuniyetsiz görünmüyordun ama, diye düşündü Hermione sinir olarak gözlerini kısarken. Tırnaklarını çıkarmayı para söz konusu olunca akıl etmişti anlaşılan. Seni ikiyüzlü şeytan.

Hermione sıkıntıyla konuşulanlara dikkat kesildi tekrar, onun yapacağı sunum toplantının en sonundaydı ve Mr. Potter bunun etkili bir kapanış olmasını planlamıştı. Hermione bunu hatırlayınca sırtından aşağı buz gibi terin boşandığını fark etti. Nasıl yapacaktı? Dün prova yaparken öyle basit gibi geliyordu ki bu, ama şimdi... Bu koskoca deneyimliler ordusunun karşısında... Mr. Potter'ın bu iş için niye onu seçtiğini merak etti o an, bu iki yıllık bir çalışana bırakılamayacak kadar önemli bir işti. Belki de ona güvenmişti. Ve Hermione, onu hayal kırıklığına uğratacağından eminken, bundan ölesiye nefret ediyordu.

"Bu konuda hemfikir olmamızdan memnunum Mösyö Cyden."dedi Mr. Potter ve Hermione bu sesle kendini toparlayıp dikkatini tekrar masaya yöneltmeye çalıştı. "Şimdi, eğer soracak bir sorunuz kalmadıysa, izninizle şahsi asistanım Ms. Hermione Granger, size reklam şirketimizi tanıtmak üzere küçük bir sunum yapacak."

Fransızlar başlarıyla onaylayınca Mr. Potter Hermione'ye dönüp toplantı boyunca ilk defa bakarak cesaret verircesine gülümsedi. Hermione dizlerinin titrediğini hissederek kalkarken bildiği tüm duaları sıralıyordu içinden, bu sunum onları etkilerse ki şu ana kadar konuşulanlardan etkilenip etkilenmediklerini anlamak imkânsızdı, holding çok önemli ve getirisi büyük bir anlaşma yapma imkânına kavuşacaktı. Hermione holdingin başarılı olup olmamasının onun ellerindeki dosyaya bağlı olduğunu fark ederek ve bu sorumluluğu ona yüklediği için Mr. Potter'a bildiği en iyi lanetleri okuyarak kalktı, tedirgin bir gülümsemeyle odada bulunan kişilere bakıp boğazını temizledi ve sunumuna başladı.

PatronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin