Not: Yukarıdaki videoyu bölümde şarkının ismini gördüğünüz zaman açın. :)
*
"Ne gerek vardı..."
"Çok gerek vardı."diye çıkıştı Pansy askıdan turuncu bir elbiseyi çekerek. "Dolabının halini biliyorum, anneannemden daha klasik giyiniyorsun. Al, şunu dene..."
Hermione kendisine uzatılan turuncu elbiseye baktı, yakası v şeklinde, derin dekolteli, uzun kollu, dar bir şeydi. Pansy'ye geri uzatırken somurttu.
"Ben bunu giymem."
"Giyersin."dedi Pansy inatla. "Neden kasıntılığı bırakıp her kadın gibi alışverişten zevk almaya çalışmıyorsun?"
İtiraz edemeyerek kabine yönelen Hermione, aslında durumdan çok da şikâyetçi olmadığını itiraf etmeliydi. Gerçi ona kalsa dolabındaki giysilerle yetinirdi, ama akşam için özel bir şey almanın da kötü bir yanı olmazdı herhalde. Hiç değilse alışveriş yaparken karnındaki ağrıyı unutabiliyordu biraz. Akşam Mr. Potter'la konuşacak olmanın stresi midesinde ağrı olarak zuhur etmişti. Ama onunla nasıl konuşacağını bilemese de, nihayetinde konuşma kararı aldığı için rahattı. Haftalardır süren huzursuzluğu, bu kararı alınca yerini tatlı bir tedirginliğe bırakmıştı.
Yanlış karar olup olmadığından emin değildi... Ama hiçbir şey yapmadan durmaktansa, yanlış yolda da olsa yürümek daha az acı vericiydi. Büyük alışveriş merkezinde bangır bangır çalan şarkının sözlerine gülümsedi Hermione. Aşkın ne olduğunu bilmek istiyorum.
Evet, bu kesinlikle ona göreydi. Deli gibi âşık olduğu ilk aşkı tarafından nişanlıyken aldatıldıktan sonra, yalansız ve gerçek bir aşkı tanımak, bilmek istiyordu. Bunca yıldır aşka kapılarını kapatmıştı, ama Pansy haklıydı, sonsuza dek böyle bekleyemezdi. Ve bunun için yanlış kapılara güvenmesi gerekiyorsa, yapacaktı. Doğru kişiyi bulana değin kalbinin peşinden gidecekti, çünkü bu sefer eskisi kadar zayıf değildi.
Pansy onu art arda mağazalara sokup çıkarırken zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamıştı, sonunda, ikisinin de üzerinde hemfikir olduğu -gerçi Hermione kötünün iyisi mantığıyla hareket ediyordu- mor bir elbise ve ona uyan bir çift ayakkabıyla eve döndüğünde saat epey ilerlemişti. Ayaküstü bir şeyler yedikleri için toktu, biraz dinlendikten sonra duş alıp hazırlanmaya girişti.
Yarım saat sonra, boy aynasında kendisine bakarken gördüğü şeyden pek de hoşnut değildi aslında. Kısa, fırfırlı, belinde fiyongu olan mor elbisesinin altına giydiği altın renginde ayakkabılar Pansy'nin seçimiydi. Hermione, kötü görünmediğinin farkındaydı, yakışmıştı, evet. Ancak daha önce kesinlikle bu kadar frapan bir şey giymediğinden hiç rahat hissetmiyordu kendini. Derin bir nefes alıp üstünü başını bir kez daha düzeltti. Neyse ne, sahiden de güzel görünüyordu. Elbise gösterişli olduğundan saçlarını doğal bırakmıştı, bukleler halinde omuzlarından dökülüyordu. Ayakkabısına uysun diye altın küpelerini takmış, çok az bir makyaj yapmıştı. Bu seferlik böyle olmasının bir zararı olmazdı herhalde. Tamam olduğuna karar verdikten sonra, altın rengi portföy çantasını alıp kapıya ilerledi, holdeki aynada kendine son bir kez baktı, sonra kapıyı açıp dışarı çıktı. Dairesinin kapısını kilitlerken, yapacağı şeyin çılgıncalığına gülümsedi. Ama kararından dönmeyecekti, ne olursa olsun.
**
Davetin verildiği büyük salon, holdingin zemin katındaydı, Hermione buraya daha önce birkaç kez gelmişti, en son olarak yılbaşı kutlaması için. Bunun küçük bir kutlama olacağını düşünüyordu, ancak kapıdan girdiğinde gözüne en az iki yüz kişilik bir kalabalık çarpmıştı. Alışık olmadığı gösterişli elbisenin içinde rahatsızlıkla yürürken tedirgince etraftakilere bir göz attı, her departmandan temsilcilerin yanı sıra yönetim katında çalışan hemen hemen herkes ve projede görev almış olanlar ve -Hermione hayretle duraksadı- gazeteciler. Köşede art arda flaşları patlatan iki kişiyi fark etmesi zor olmamıştı, yakalarındaki sarı basın kartlarını da. Şaşkınlığı sadece bir an sürdü, elbette Mr. Potter bu kadar önemli bir anlaşmanın reklamını yapmak isteyecekti. Sırtını dikleştirerek ortalara doğru yürüdü. Öylece kapıda dikilemezdi ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron
FanfictionGenç, hırslı ve kariyerine odaklı bir asistan... Umursamaz zengin bir patron... Aniden gelen önemli misafirler… İş dünyasının acımasız çarkları arasında, Hermione Jean Granger, prensiplerine sadık kalmayı başarabilecek mi? Not: 2012'de yazılıp bitmi...