Soğuk... Musluğu biraz daha çevirip suyun tazyikini artırdı. Üşüyordu, soğuk su hücrelerini deliyordu sanki ama kendine gelebilmek için buna ihtiyacı vardı.
Hermione sabah banyoda soğuk suyun altında ayılmaya çalışırken dün akşama dair imgelemler art arda üşüşüyordu beynine. Yemeği, yemekteki o hiç beklemediği ani itirafı, nasıl kaçtığını, nasıl kovalandığını ve nasıl yakalandığını... Asansörde içinden ona gitmesi için yalvarırken birden kendini duvara sıkıştırıp öpülürken bulmuştu. Sonrası sanki çocukluk anıları gibi hayal meyal geliyordu gözüne. Tenine değen tenin hissini anımsayınca soğuk suyla alakası olmayarak ürperdi. Zaafına yenilmişti. Nasıl olmuş da yenilmişti? Onu üzerinden itip kaçarak dairesine sığınana kadar niye o kadar süre geçmişti? Nasıl bu kadar zayıf düşebilmişti?
İş ahlakına inanırdı Hermione... Hem de çok. Ve dün gece patronuyla öpüşmüştü... Patronuyla. Musluğu biraz daha çevirdi. Şimdi ne olacaktı?
Yarım saatlik bir duşun ardından ayılıp bornozunu giyerek odasına döndüğünde ne yapacağına karar vermişti. Dünkü olay bir hataydı, Mr. Potter'a bunu söyleyip ondan uzak durmasını isteyebilirdi, ama bunun yeterli olmayacağının farkındaydı. Uzak durmaya çalışmak bu hatanın tekrarlanmasını engellemeyebilirdi. Çünkü Hermione bunun ne kadar yanlış olduğunu çok iyi bilse de, ona karşı bir şeyler hissettiğini inkâr edemezdi. Bu durumda yapılacak tek bir şey vardı. Doğru olan tek şey. Yavaş hareketlerle giyinmeye başlarken, doğru olan şeyleri yaptığında niye hep canının yandığını merak etti.
***
Dev holdingin yönetim katında o günün olağan günlerden pek de farkı yoktu, sağda solda yine koşturan insanlar, elden ele gezen dosyalar, telefon trafikleri... Hermione masasında otururken her günkünden çok daha sessizdi sadece. Yan masada çalışan stajyer Ginny Weasley birkaç kere bir şeyi mi olduğunu sormuş ama bir cevap alamamıştı. Hermione gergin bir bekleyiş içerisindeydi.
"Hermione?"
Başını kaldırıp genç ofis boy Colin'e baktı.
"Mr. Potter seni çağırıyor."dedi Colin ona gülümseyerek.
Hermione vücudundaki bütün sinirlerin anında gerildiğini hissederken kendini sakin görünmeye zorladı. Ne de olsa çağırılacağını bekliyordu.
Kapıyı usulünce tıklatarak içeri girdiğinde, Mr. Potter'ın pencerenin önünde sırtı kapıya dönük duruyordu, onun girdiğini fark edince arkasını döndü.
Hermione sessizce kapıyı kapatırken Harry masasına ilerledi, dönen sandalyesine oturdu. Bunları yaparken gözünü Hermione'nin üzerinden ayırmamıştı, Hermione onun ciddi yüz ifadesinden kızgınlığını seziyordu ama tepkisiz durmayı başardı.
Uzun bir sessizlik oldu.
"Bu ne?" Harry buz gibi bir sesle masadan aldığı kâğıdı eline alarak sordu. Hermione onu tanımakta güçlük çekmedi.
"İstifa dilekçem."
"İstifa dilekçen."diye tekrarladı Harry kaşlarını kaldırarak. Kâğıdı masaya bırakıp kalkarak masanın etrafından dolaştı, gelip Hermione'nin karşısına dikildi.
"Niçin, Hermione?"
Hermione onun karşısında zayıf görünmemek için sabahtan beri kendi kendine telkinde bulunuyordu, işe yaramış olmalı ki sakinliğini bozmayarak bir nefes alıp cevapladı.
"İş ilişkilerinde mesafe önemlidir Mr. Potter. Ve ben dün gece o sınırı fazlasıyla aştım."
Harry neredeyse bir dakika boyunca ona baktı, Hermione onun şaşkınlığını yüzünden okuyordu. Sonrasında toparlanmayı başardığında konuşmadan önce boğazını temizledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron
FanfictionGenç, hırslı ve kariyerine odaklı bir asistan... Umursamaz zengin bir patron... Aniden gelen önemli misafirler… İş dünyasının acımasız çarkları arasında, Hermione Jean Granger, prensiplerine sadık kalmayı başarabilecek mi? Not: 2012'de yazılıp bitmi...