Ama yine de kitap yoktu ortalıkta. Can haklıydı. Öyle dalmışken Can'ın ayak seslerini duyup yemek masasına oturmaya gittim. Can gülümseyerek masadaki yerine oturdu. Karşı karşıya oturuyordum ama yinede yakındık. Çünkü masa ufaktı. Etli karışık bir yemek yapmıştık birlikte. Yanında salata da vardı. Hiç konuşmadan yemeğimizi yemiştik. Ama yemeği bitirememiştik. Can masadan bir kaç tabak alıp mutfağa götürdü. Bende kalktım. Boş tabakları üst üste koyuyordum. Can merdivenlerden çıkarak annesine bakmaya gitti. O aşağı inene kadar ben çoktan masayı toplamıştım.Televizyonun önündeki koltuğa oturdum. Aklım Can'ın annesindeydi. Annesinin felç olduğunu söylemişti ama nedense yukarıda ki katla arada demir bir kapı vardı. Her zaman da kitlerdi. Bu kadar merak etmeme rağmen bir türlü sormaya cesaret edememiştim. Bu sırada Can merdivenlerden aşağı indi. Tepsiyi mutfağa bırakıp koltuğa yanıma oturdu.Ayaklarını masanın üzerine koymuştu. Kanalları değiştiriyordu.
-Sen duş almayacak mıydın?
-Doğru. Hep aklımdan çıkmış.
Dediğim an homurdanarak yerimden kalktım. Can ayaklarını masanın üzerinden indirdi.peşimden baktığını hissedebiliyordum. Geri döndüm.
-Kıyafetim yok. Ne giyeceğim?
-Bekle bende geleyim.
Şaşkınlığımı gizleyemeyip "Nereye?" diye bağırdım. Can sırıtıyordu.
-Banyo geniş ama sırayla edebiliriz. Merak etme. Sana tişört veririm idare et.
-Öyle desene. Neyse sağ ol.
Can hala sırıtıp homurdanıyordu. Ne dercesine bakış attım. "Hiç" demekle yetindi. Beraber yatak odasına gittik. Çekmeceden bordo bir tişört alıp uzattı. Birde havlu verdi. Gülümseyip odadan çıktı. Suyu ılığa ayarladım.Çünkü soğuk ürpertiyordu sıcakta bunaltıyordu. Hızlıca duştan çıktım. Üstüme Can'ın verdiği tişörtü giydim. Tamam Can benden uzundu ama bu kadarını da beklemiyordum. Tişört neredeyse dizlerimin hemen üstündeydi. Altına kısa bir şort giyip badinin bir kısmını içine soktum. Can kapıya vurup içeri girdi.
-Bende girim bari. Leş gibi kokuyorum ya şuna bak.
Tişörtünü bana doğru uzattı.
-Şimdi koklamam mı gerekiyor?
Sırıtarak konuşuyordu.
-Evet.
Kokladım mecburen. Ama o kadar da kötü değildi. Parfümünün kokusuna teri karışıp çok hoş bir koku çıkmıştı ortaya.
-Yok canım. Hala parfümün kokuyor.
-Olsun ben bir duşa gireyim.
Tişörtü benim yanımda çıkartıp attı. Benim kullandığım havluyu alıp banyoya girdi. Ben hala tişörtü çıkartığı anda kalmıştım. Kasları tişörtten belli oluyordu ama böyle olduğunu...hiç düşünmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN
Mystery / ThrillerBelki de o kaza, kaza değildi. Sarpa saran olayları çözmek hiç de kolay olmayacak.