44.BÖLÜM: "Not"

103K 4.9K 837
                                    

•●•

Yüksek binanın terasında bir kız oturuyordu. Elleri iki yanında zemine tutunmuş, ayakları aşağıda ki boşluğa karşı korkusuzca sallanıyordu. Üzerinde, rüzgar estikçe savrulan siyah elbisesi geceden kopan bir parça gibi sarmalamıştı onu. Simsiyah geceyi izliyordu kız. Dolunayın bencil ışıklarından nasibini alamamış yıldızların, şehrin ışıklarının olmadığı bir karanlık vardı ama kız ay ışığında ışık saçıyordu sanki.

Ona doğru bir adım atarken, beni hissetmiş gibi iç çekti. "Kurtulman lazım," diye mırıldanmasına rağmen hareketsizdi. Gözleri karanlıkta güzel bir şeyler bulmuş gibi gökyüzüyle meşgulken naif ve tanıdık sesi titriyordu. Korkuyor muydu? Yoksa şiddetini arttıran rüzgar da üşüyor muydu?

"İstemiyorum," diye cevap verdiğimde, neyden bahsettiğini bile bilmiyordum ki... Sadece dilime şekil veren kelimeler hayat buluyordu kendiliğinden. Kız güldü. İnce omuzları bu gülüşüyle hafif hafif titrerken yerden destek alarak ayağa kalktığında telaşla öne doğru bir adım attım. "Düşeceksin!"

Bana kulak asmadan parmak uçlarında ki boşluğa rağmen korkusuzca orada durmaya devam etti. "Kurtulman lazım," diye bu defa fısıldadığında daha sert esmeye başlayan rüzgarın ıslığı bir sihri fısıldar gibi çınlamıştı kulaklarımda. O sihir, ışıklar saçan aya elini uzatan kızın üzerinde ki kıyafeti duru bir beyaza boyamasıydı. Gür kahverengi saçları bembeyaz elbisenin üzerinde salınırken, "Gel," diye mırıldandı. Aya uzattığı elini gözleriyle takip ederek indirdiğinde aramızdaki bir kaç adımlık mesafeyi korkarak kapattım.

Olduğumuz yer çok yüksekte ve ucu görünmez bir kuyuda temel buluyormuş gibi karanlığa gömülmüştü aşağısı. Etrafta hiç ışık yoktu, uzaktan kendini gösteren bir şehir bile yokken bu izbe yerde ne yaptığımı düşündüm.

"Gitmek istiyorum..." Korkak bir çocuk gibi mızmızlandığımda geriye attığım bir adıma, elimi tutarak engel oldu kız. Elimi çekemediğim gibi hissettiğim güç beni korkutmuştu. Sorunda buydu zaten; hareket etmeme engel olan o gücü hissedebiliyordum ancak kızın tanıdık ellerini görmeme rağmen tenini hissedemiyordum.

"Gel, kurtulman lazım." Bileğimi sıkıca kavrayarak beni öne çektiğinde üzerimde ki siyah elbisenin etekleri aşağıdaki karanlığa doğru savruldu. "İkimizde düşmeden bırak kolumu!" diye bağırdığımda güzel bir gülümsemeyle aydınlanmış yüzü bana döndü.

Bir aynanın içine geçmişti sanki bedenim. Siyahlığımın, korkumun ve şaşkınlığımın aksi gibiydi aynada ki ben. Beyazdı, korkusuzdu ve bana gülümsüyordu. Böyle bir şey imkansızdı. Kendimi geri çekmek için atakta bulunamadan elinin baskısını arttırarak yüzünü tekrar aya döndüğünde gücü karşısında afallamıştım. Aynada ki aksim gibi karşımda duran kızın gücü benimkinden o kadar fazlaydı ki bunun nasıl olabileceğine aklım ermiyordu.

Karşımda ki ben, beni tutmakta zorlanmıyormuş gibi sabit dururken gözleri yavaşça kayarak aşağıda ki karanlığa indiğinde, elimde olmadan onu takip ettim. Kapkaranlıktı ve adım adım yükselerek olduğumuz kata yaklaşıyormuş gibi daha fazla artmıştı. "Neden burada bekliyoruz?" Buraya her nasıl geldiysem gitmek istiyordum. Bana zıt aksim beni en az karanlık kadar korkutuyordu. "Kurtulman lazım..." diye mırıldanıp gittikçe saydamlaşan yüzünü bana döndüğünde tüylerim diken diken olmuştu. İrkilerek derin bir nefes alırken "Nasıl?" diye sordum. Bileğimi tutan elini bıraktığında beklemediğim bir anda beni itelemişti.

Ona uzanıp, düşmemek için tutunmak istediğimde az önce silikleşen bedeni kaybolmuş, sanki ışığın kaynağı oymuş gibi her yer kapkaranlık olmuştu. Diğer Tanem yoktu ve bir mızrak gibi şiddetle savrulan bedenim hem titriyor hem de gittikçe hissedilmez bir hal alıyordu. Bağırmak istedikçe yüzüme vuran hava bir an sonra nefes almama mani olduğunda telaşa kapılıp çırpındığımda beklediğimin aksine yere düşmek yerine bir ağa takılmış gibi sarsılarak titredim.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin