54.BÖLÜM: "Fırtına Öncesi"

105K 4.2K 1.2K
                                    

  Merhaba. Çok fazla tutmayacağım sizi. Bölüm kısa ve düzenlenmediği için hatalı yerler olabilir, askfm de bu gece yükleyeceğim dediğim için yüklüyorum sadece. Kusura bakmayın, lütfen. İyi geceler herkese..

  •●•

    Aynadan yansıyan bir canlılık vardı gözlerimde. Kahverengi harelerimde, renk gelen yanaklarımda, tahriş olmuş dudaklarımda ve bütün bedenimde. Omuzlarım daha dikti, aylarca çürüklerle dolu tenim şimdi dokunuşlarla çizilmişti. Daha canlıydı saçlarım, daha canlıydı artık altındaki zihnim. Bedenim, soyut kişiliğim, varlığım, aslında her şeyim..
  
   Eski kız yoktu baktığım aynada artık. Bir özgüven vardı, arkalara gizlenmiş kendini saklayan bir güç vardı ve içimde kaynattığı duygularımın güzel kokularını dışarı salan bir tazeliğim vardı. Cihan'ın dudaklarıyla bedenime diktiği herbir izin kökleri kuşatmıştı içimi; bir saçağında dile getirmediği aşkın tadı, bir diğerinde bana olan saygısı ve merhameti vardı. O köklerden sızan acısı da banaydı, suskunluğu da ama ziyan olan bir şey yoktu; bedenimin tutsağı ruhum Cihan'dan gelen her şeye muhtaçtı..

   Derin bir nefes alarak ıslak bedenimi havluyla saraken yüzümde bir gülümseme, aslında artık ne kadar iyi olduğumun göstergesiydi. Ağrılarla veya lanet ederek uyandığım günler Cihan sayesinde yoktu artık. Gün geçtiktikçe etkisini gösteren ilaçtı, Cihan. Üzerimdeki etkisi iyiydi ve beni iyileştiriyordu. Uyandığımdan bu yana bana bahşettiği huzur hala ellerimde, dün ki acısı hala hatrımdaydı ama yine de Cihan'da ben gibi iyiydi.

   "Tanem?" Ve ayna karşısında dalıp gittiğim düşüncelerim bir anda banyonun buharına karışıp gitti.

   "Ya Tenem?"

  "Banyodayım Akasya! Ne var sabah sabah?"

   "Elimin körü var, yer misin Tanem?" diye aksi bir cevap verdiğinde gözlerimi bayarak saçlarıma saracak bir havlu bulamadığım için su danlalarını bir kez daha sıktım.  "Çık artık, konuşmamız lazım!" diye seslendiğinde bir an boş bulunup kilidi açacakken son anda ayna da kendimi gördüm ve kapıyı açmaktan vazgeçtim.

   "İşim bitmedi Akasya, in aşağı geliyorum." dediğimde banyonun kapısına büyük ihtimalle ayağıyla vurdu. "Az önce de geldim yine duştaydın. Kırkladın çık artık!" diye bağırırken Cihan'ın gelip Akasya'yı odadan atması için dua ettim sessizce.

   Akasya oradayken dışarıya falan çıkamazdım. Önce boynumda ki kızarıklığı kapatıcıyla yok etmeli, banyoda bulduğum orta boy havlunun gizleyemediği yerlerimde ki izleri kıyafetlerimin arkasına saklamalı ve tahriş olmuş dudaklarımı halledip sonra insan içine çıkmalıydım. Bütün bunları yapabilmem için önce banyodan çıkamam gerikiyordu ama ondan da önce Akasya'nın buna müsade etmesi lazımdı. Sabah uyandığımda üzerimde sadece Cihan'ın tişörtü vardı; onu da Cihan'ın yokluğunu fırsat bilerek odada çıkarıp banyoya girmiştim ve şu an elimde izlerimi kapatacak fazladan bir bez parçası yoktu.

   "Akasya, git geliyorumun nesini anlamadın, beş dakikaya aşağıda olurum."

  "Bizim beş dakikamız yok ama."

  "Siz?" diye sorduğumda Asmin'in daha uzaktan gelen sesini duydum. "Tanem, çıkar mısın?. Konuşmamız gerekiyor," dediğinde aynada az öncenin aksine çökmüş omuzlarıma baktım. "Allah aşkına rüyanızda mı gördünüz?" diye sitem ettiğimde Akasya çıkıştı. "Ya evet rüyamızda gördük. Kızım çıksana ya herkes bizi bekliyor," dediğinde, korkunun ecele faydası yok dedim, içimden.

   Saçlarını omuzlarına dağıt, başını eğip dışarı çık çabucak kıyafetlerini al ve tekrar banyoya gir, diye kendime bir yol çizerek kapıdan çıktığım gibi kızların ikisine de bakmadan dolaba gidip giyeceklerimi koluma doldurup geri dönmüştüm ki Akasya'yı banyo kapısının önünde dikilirken buldum. "Önce işimizi halledelim sonra gider giyinirsin. Sanki çıplak halinden faydalanacağız," dedi ve kaçınılmaz olan geldi.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin