46.BÖLÜM: "Fedakâr?"

134K 5.2K 1.4K
                                    

•●•

Kabuğu kırılmış bir anı vardı en zirvede. Unutulmaya yüz tutmuş tadını, en olmadık zamanda dile çalan özlenilmiş bir an gibiydi. Özlendiği kadar unutulmuş, unultulduğu kadar can yakıyordu ki... aklıma geldikçe o yüzden canım yanıyordu. Neyin kavgasını yapıyorduk, neleri haklı çıkarmaya çalışıyorduk hiçbirinin bir anlamı yoktu o an. Sanki bütün mesele, saçma sapan ama hayatım boyunca hissetmediğim kadar çok şey ifade eden o isimmiş gibi tek düşündüğüm buydu. Gerisi en az gecenin geri kalanı kadar okunmaya bile kıymeti olmayan satırlar gibiydi.

Ne istediğini göstermekten çekinmeyen gözlerine yerleşmiş o kararlılık bile aklıma geldikçe titrerken, tıpkı dün gece suratına çarptığım kapı gibi, sertçe kapattım evin kapısını. Dün ki yaşadıklarımın etkisinden çıkamamış bitkin bedenimi üçlü koltuğa boylu boyunca atarken Asmin'in oturduğu tekli koltuk yüzünden ayakta kalan Akasya'nın homurtusunu dinledim.

"Gün geçtikçe nezaketten iyice uzaklaşıyorsun!" Gözlerimi kapatıp kollarımı birbirine kenetleyerek yatmaya devam ederken "Gün geçtikçe insanlıktan çıkıyorsun," diye ezici bir ses tonuyla devam eden Asmin'in neden geldiğini anlayamayarak mırıldandım. "Gün geçtikçe aranızda ki ilişki gözlerimi yaşartıyor."

Bıkkınlıkla verilen iki nefesin ardından uzattığım bacaklarımın üzerine kendini bırakarak oturan bedene ani bir tepki veremeyecek kadar kendimi soyutlamaya kalkmış olsam da canım yanmıştı. "Hah, bi' bacaklarımın ağzına sıçmadınız zaten!"

"Ağzının ortasına vuran kimsen yok diye mi bu terbiyesizliğin!" diye çıkışan Akasya'nın bir an almayı bırakıp içine çektiği derin nefesle ayaklarımı altından kurtararak karnıma çektim.

"Şey... Afedersin. Tanem öyle demek istemediğimi biliyorsun."

Söylediğine elimde olmadan gücenmiş olsam da yine de sesimi çıkarmadım. Doğru söze diyecek yoktu. Büyük ihtimalle ebeveyn yoksunluğundan iyice kendimi salmıştım. Kendime sevgili yapmıştım, annemin izin vermediği işe girmiştim, gecenin bir vakti ortalıkta gezmiştim, sarhoş olmuştum, ağzım bozulmaya başlamıştı ve daha ilerisinde ne vardı bilmiyordum. Kendimi kaybetmek için uyuşturucu kullanmak gibi bir şey yapmayacağımı biliyordum. Cahil falan değildim, bana vereceği zararları biliyordum ancak o an ki psikolojimin ne dedigine bakılacak bir durumdu. Öyle ki bazen intihar etmeye3 bile o kadar yakın hissediyordum ki kendimi, sonumun parlak göründüğü yoktu.

"Sabah sabah niye geldiniz?" diye mırıldanarak sorsam da nedeniyle ilgilenmiyor sadece amaçlarına ulaşıp gitmelerini istiyordum. Dün gecenin sinirini, söylenmesine sıra gelmeyen kelimelerin öfkesini ve en önemlisi şokunu daha üzerimden atamamışken, değil konuşmak başkalarının yüzünü bile görmek istemiyordum.

"Yarın Poyraz'ın doğum günü..." Akasya'nın ağzının içinden gevelediği şeyle gözlerimi yumarak koltukta yan döndüm. "İyiki doğmuş. Ben ne yapayım..."

İkisinin de aynı anda susmasıyla derin bir iç çekerken dün geceden beri üzerinde bir şekil oturtamadığım koltukta bilmem kaçıncı kez oturur hale geldim. "Kızlar, benim yapamadığımı yapıp kısa sürede bu kadar iyi anlaşmanız gerçekten beni duygulandırıyor ancak aklınızdan geçen planları uygulayacak kişi değilim. Ben o eve bir daha gelmeyeceğim ve siz ikinizde benim evime. Kabalık olarak alınabilirsiniz ancak durum bu. Ne yanımda olacak birilerine, ne de bunu bile başaramayanlara tahammülüm yok artık anlıyor musunuz? Ben gerçekten iyi değilim ve daha sonra kalbinizi kıracağıma şimdi kırmakta fayda var..."

"Tanem ne saçmalıyorsun..?" diye bende ki sakinliğin on katıyla lafımı kesen Asmin kaşlarını çatarak bana bakarken gri gözleri saçmaladığımdan daha fazla şey olduğunun farkındaydı. "Şimdi gidin ve mümkün olduğunca yakın bir zamana kadar gelmeyin!"

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin