Harry yine toprakta yüzüstü yatıyordu. Orman'ın kokusu burun deliklerini doldurdu. Yanağının altındaki soğuk sert toprağı ve düşüşüyle yüzünden fırlamış, şakağını kesen gözlük vidasını hissedebiliyordu. Kıpırdamadı. Onu ölü sanmaları gerekiyordu.
Bellatrix'in "Lordum... Lordum..." diyişini duyuyordu.
"Yeter," dedi Voldemort'un sesi. Yavaşça ayağa kalkıyordu.
Bellatrix "Lordum, izin verin-" derken Voldemort soğuk ses tonuyla onun lafını kesti.
"Yardıma ihtiyacım yok," dedi. Bellatrix'in uzattığı geriye itti "Çocuk... öldü mü?"
Ortam bir anda sessizleşince Voldemort, Narcissa'yı işaret ederek "Sen," dedi. "Onu muayene et. Ölüp ölmediğini söyle bana."
Narcissa ağır adımlarla Harry'ye doğru ilerledi. Onun yaşayıp yaşamaması umurunda bile değildi. Şu anda tek düşünebildiği Draco'ydu. Yavaşça elini yüzüne değdirdi, gir göz kapağını geri çekti, elini göğsüne indirip kalbini yokladı. Kalbi atıyordu. Bunu hissedebiliyordu. Saçlarıyla onun yüzünü kapatacak şekilde ona yaklaştı. "Draco sağ mı? Şatoda mı?"
Belli belirsiz bir fısıltıydı bu; kadının dudakları Harry'nin kulaklarından iki üç santim ötedeydi. "Evet," diye fısıldadı Harry yanıt olarak. Aslında onun yaşayıp yaşamadığını bilmiyordu. Ama bunu değiştirmemeliydi. Göğsündeki elin kasıldığını hissetti. Kadının tırnakları etine girdi, sonra çekildi.
"Ölmüş!" diye seslendi Narcissa bakanlara. Bir anda herkes kutlamaya başlamıştı.
"Gördünüz mü?" diye feryat etti Voldemort. "Harry Potter'ın ölümü benim elimden oldu ve yaşayan hiç kimse artık beni tehdit edemez! Bakın! Crucio!"
Harry bunu bekliyordu. Daha önce yaşamıştı sonuçta. Üç kere havaya atılmıştı yine. Son olarak toprağa düştüğünde açıklık, alaycı gülüşler ve çığlıktan farksız kahkahalarla dolmuştu.
"Şimdi," dedi Voldemort, "şatoya gidiyoruz ve onlara kahramanlarının başına neler geldiğini gösteriyoruz. Cesedi kim sürükleyecek? Hayır- Bekleyin-"
Yeniden kahkahalar koptu. Harry neyle karşılaşacağını biliyordu, Hagrid.
"Sen taşı onu," dedi Voldemort. "Kollarında rahatlıkla görülebilir, değil mi? Küçük arkadaşını yerden al, Hagrid. Gözlüğü- gözlüğünü takın- tanınır halde olmalı!"
Biri Harry'nin gözlüklerini yüzüne çarpıp oturtuktan sonra Hagrid onu kucağına alıp taşırken gözyaşları üzerine dökülüyordu.
"Yürü," dedi Voldemort. Ardından, Hagrid, dip dibe ağaçları itip geçerek, ağır aksak Orman'dan geriye doğru sendeleyerek yürümeye başladı.
Hagrid'in at-adamlara bağırışını bekledi Harry birkaç saniye boyunca ve Hagrid "Bane!" diye böğürdü. "Memnun musunuz şimdi, ha, savaşmadığınız için, sizi ödlek beygir sürüsü? Memnun musunuz Harry Potter öl- öldüğü için...?"
"Durun!" dedi Voldemort ve Harry'nin yanına geçti. Sesi büyüyle gürleştirildiği için arazide dev bir dalga gibi yükseldi, Harry'nin kulak zarını patlatacak gibi oldu. "Harry Potter öldü. Kaçarken, yani siz onun için canınızı verdiğiniz sırada kendini kurtarmaya çalışırken öldürüldü. Kahramanınızın gittiğinin kanıtı olarak cesedini getiriyoruz, Dumbledore."
Dumbledore'un sesi sakindi. Harry'nin ölmemiş olduğunu tahmin ediyordu, tabii yakalanmadıysa. "Sana inanmıyoruz, Tom! Harry'nin ölüsünü getirene kadar da inanmayacağız!"
"Yürüyün," dedi Voldemort.
Hagrid kayıtsız şartsız yürürken "Harry," diye hıçkırdı "Ah, Harry... Harry..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Yeni Kader
FanfictionSnape'in ihaneti yüzünden sonuçları değişen savaşın ardından, geçmek bilmeyen beş yıl. Kendini her şeyden soyutlamış, tüm Dünya'yı dışlamış bir insan dostları için neler yapabilir? Onlar için ne kadar ileri gidebilir? "Dostlarınız için neyi göze alı...