Tekrar bulanık gökyüzünde gözlerini açarken havanın karanlık olduğuna ve bu sefer flaş patlaması olmamasına sevindi ama şu anda biri gizlice onların resmini çekmiş olmalıydı bile.
"Nasıl bineceğiz?" dedi Ron cılız bir sesle. "Onları göremiyoruz bile."
"Aa, kolay," dedi Luna, nazik bir şekilde Testral'inden inip Ron, Hermione ve Ginny'nin yanına giderek. "Şöyle gelin..."
Onları ileride duran diğer Testral'lerin yanına götürdü ve hepsini bindirmeyi başardı. Her birinin ellerini atın yelesine dolarken, üçü de son derece ürkek görünüyordu. Harry gülümseyerek onları izlerken Luna, onlara sıkı sıkı tutunmalarını söyleyip kendi atına döndü.
"Delilik bu," diye mırıldandı Ron, serbest elini atın boynunda yukarı aşağı hareket ettirerek. "Delilik... görebilseydim keşke-"
"Görmene gerek yok, Ron." dedi Harry gülümseyerek. "Gitmiyoruz!"
Herkes şaşkınlıkla Harry'ye bakarken, Harry kendini onlara açıklama yapmak zorunda hissetti. Bunu yapmalıydı, onları buraya kadar sürüklemiş ve şimdi de gitmiyoruz demişti. Bu şey çocuk oyuncağı değildi. Her birine teker teker baktı. Ginny, Nevile ve Luna'yı görmeyeli yıllar olmuştu. "Gördüklerim gerçek değillerdi. Bunu şimdi fark ettim." dedi sükunetle.
Ginny ona dik dik bakarak "Sadece bizim de gelmemizi istemediğinden öyle diyorsun değil mi? Ama geleceğiz! Bizi kandıramazsın Harry!" dedi. Onun bunu yapabildiğine inanamıyordu. Küçük değildi, onlar gibi savaşabilirdi ama onlar buna inanmamakta ısrarcıydılar. Hatta herkes içeri girip dağıldıktan sonra muhteşem üçlü tekrar toplanıp birlikte gideceklerdi ama buna izin vermeyecekti. Bu sefer, böyle bir şey olmayacaktı.
Harry bunları demek istememişti. Söyledikleri çok açıktı. Ginny bunun neresini anlamıyordu ki? "Hayır, Ginny," dedi sükunetle. "ben öyle bir şeyi kast etmedim. Gitmiyoruz dedim sadece o kadar. Dumbledore'un yakında burada olacağına eminim ve o gelene kadar beladan uzak durmamızın iyi olacağı düşüncesindeyim... Şimdi geri dönelim artık."
Hermione zorla da olsa Testral'inden inerek Harry'nin yanına geldi. Arkadaşına şüpheyle bakarak "Harry, iyi olduğuna eminsin değil mi?" diye sordu.
Harry arkadaşına gülümseyerek "Hiç olmadığı kadar, Hermione," dedi. Ardından zaman kaybetmeden onun kulağın eğilerek "Unutturma, sana Ron hakkında bir şey söyleyeceğim!" dedi.
Hermione ne olduğunu öğrenmek istiyordu ama şimdi söylemeyeceğini de biliyordu. Diğerlerine dönerek "Evet arkadaşlar, Dumbledore gelene kadar şatoda kalmamız en iyisi." dedi. Ginny kendisinin güçsüz sanılmasına karşı duyduğu öfke dolu bakışlarla diğerlerine bakıyordu. Düşündüklerinin doğru çıkacağından adı gibi emindi. Harry, Hermione'nin kulağına bir şeyler söylemişti -muhtemelen gece buluşup gideceklerini- ve ardından Hermione de onunla aynı kararı savunmaya başlamıştı. Herkese teker teker acıyarak baktı. "Ne kadar da budalalar?" diye düşündü. Bir an sonra onların arkadaşları oldukları aklına geldi ama gerçek dostlar bunu yapmazdı.
Okulun bahçe kapısının oradan gelen ayak sesleri hepsinin yüreklerini ağızlarına getirmişti. Harry öne atılarak gelen kişiye doğru ilerlemeye başladı. Asasını karanlık siluete doğrultmuştu ama karşıdan gelen kişi olabildiğine rahat adımlar atıyordu. Sonunda, Harry karşıdan gelenin Dumbledore olduğunu gördüğünde rahat bir nefes alarak hızlı adımlarla onun yanına gitti. "Profesör, sizinle bir konu hakkında konuşmalıyım..."
Dumbledore yanına gelen Harry'ye kısa bir bakış attıktan sonra "Harry şu an acelem var, bunları daha sonra konuşsak olur mu?" diye erteledi.
Harry, Dumbledore'un dikkatini neyin çekeceğini biliyordu "Hortkuluklar hakkında Profesör!" dedi.
Dumbledore bir anda donakaldı. Harry, Hortkuluk mu demişti? "Harry, seni acilen odama bekliyorum." dedi ve koşar adımlarla şatoya doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Yeni Kader
FanfictionSnape'in ihaneti yüzünden sonuçları değişen savaşın ardından, geçmek bilmeyen beş yıl. Kendini her şeyden soyutlamış, tüm Dünya'yı dışlamış bir insan dostları için neler yapabilir? Onlar için ne kadar ileri gidebilir? "Dostlarınız için neyi göze alı...