On Altıncı Bölüm

299 13 0
                                    

George gecenin bu saatine kadar dükkanda kalmıştı. Fred'in "Şuraları bir düzenlesek," deyişi hâlâ kulaklarında çınlıyordu. Fren aşağı kata inmişti. Her yer düzenlenmiş görünüyordu. Kaç saattir bunun için uğraşıyordu. Fred'in ise aşağıda ne yaptığını bilmiyordu.

"Fred, gelip bari şu camları sil." diye seslendi ikizine.

Aşağıdan gelen ses zor duyuluyordu "Sen yap," George duymak için merdivenlere yaklaştı "Benim işim var, George." dedi Fred.

"Ah, ne mühim," diye söylendi kendi kendine George ve cama doğru döndü. Bir anda camda bir karaltı gördüğünü sandı ama hemen ardından karaltının gittiğini fark etti. Birinin onları gözetliyor olması mümkün müydü? Hızla kapıya doğru ilerledi. Kalbi hızlı çarpıyordu ama korkudan değildi. Bunu biliyordu. Hızla kapıyı açtı. Karşısındaki kişiyi görünce bir an afalladı. "Hey, Zac, adamım beni mi izliyorsun yoksa?" dedi şakayla karışık.

Zac soğuk bir gülümsemeyle geçiştirdi "Yo, şimdi geldim."

George karşısındaki adama baktı "Hmm, dışarıda bir karaltı gördüm ve bakmaya çıktım ki seni gördüm. Sen sanmıştım, belki de biri geçiyordu, değil mi?"

Zac yine soğuk bir şekilde gülümsedi. Fazla konuşmak istemiyordu vereceği haberler vardı. "Fred yok mu, George?"

Geroge bir şeyler olduğunu anlamıştı. Bütün neşesi bir anda gitti. Zac'e arkasını dönüp merdivenlerin oraya gitti "Fred, Zac geldi." diye seslendi.

Aşağıda bir şeylerin devriliş sesleri duyuldu ve Fred merdivenleri üçer beşer çıkarak George ve Zac'in yanına geldi. Fred, Zac'i fazla sevmezdi. Ona göre çok donuk biriydi. Dumbledore'un onlarca kez çağırmasına rağmen Hogwarts'a öğretmenlik yapmaya gelmemişti. Dumstrang'da öğrenim görmüştü. Aslında Zac, George'un arkadaşı olmasaydı Fred'in hayatında olmasa da bir önemi olmazdı. Hoş şimdi de pek bir önemi var gibi durmuyordu. "Evet, Ciecenirsy, ne oldu?"

Flashback

George boş boş oturmuş Gelecek Postası'nı okuyordu. Bütün gün durgun geçmişti, satışlar artık azalmıştı. Yeni şeyler sürekli üretiyorlardı ama sadece şaka malzemeleriyle yürümeyeceği kesindi. Fred "dışarıda işlerim var," demiş ve gitmişti. Nerede olduğunu bilmek istemiyordu şu anda. Gitmesi bile saçmaydı. Dükkanda iş yoktu ve Fred, işlerim var bahanesiyle dışarıya kaçmıştı. Gelecek'i gelişigüzel bir şekilde önünde duran masaya attı, o sırada dükkanın kapısının açılış sesiyle birlikte hemen bulunduğu yerden kalkıp ön tarafa geçti "Merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?"

Lacivert saçlı, gri gözlü, bir adamdı içeriye giren. Üzerinde saçlarının tonunda bir mont vardı. Altında kot pantolon ve onun altında spor ayakkabılar. Adam soğuk bir şekilde gülümsedi. "Yanlış dükkana girmişim, pardon."

George olanlara anlam veremiyordu. "Kör mü bu herif? Koskoca yazıyı görmüyor mu?" diye düşündü.

Birkaç gün sonra George bir şeyler için Üç Süpürge'ye gitti. Sadece kafasındakileri dağıtmak istiyordu. O kadar çok şey yaşıyordu ki. Bu dönemde yanında kimse yoktu. Annesi ölmüştü, Fred'in sürekli işleri vardı, Ron ve Ginny buradan bayağı bir uzakta oturuyorlardı. Tek başınaydı ve kimsesi yoktu. Bir masaya oturdu ve yanına gelen garsona "Kocaman bir bardak ateşviskisi," dedi. Siparişini verdikten sonra şöyle bir etrafa bakınıyordu ki yine aynı adamı gördü. Adamın buralı olmadığı belliydi. George onun burada ne aradığını merak ediyordu. Oturduğu masadan kalktı ve adamın olduğu yere doğru ilerledi. "Merhaba,"

Genç adam yavaşça George'a baktı "Merhaba," dedi.

George boş yeri işaret ederek "Oturmamda sakınca yoktur umarım," dedi.

Harry Potter ve Yeni KaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin