Eski SeliM

245 10 1
                                    

Selim

Etrafa fazla bakmamaya Özen göstererek tenha olduğu için hızlıca merdivenlere yöneldim. 4. Kata geldiğimde daha yavaş ve dikkatli adımlarla ilerleyerek soldan en sonuncu odanın önünde durdum. Elim Kapıya gittiğinde hızlıca etrafa tekrar göz gezdirdim. Ileride birilerinin olduğunu tahmin ediyordum ve bunun için de hazırlıklı gelmiştim. ( yanımda uyuşturucu sprey, göz yaşartıcı gaz ve bant getirmiştim.Nereden aklıma geldiğini bende bilmiyordum ama almıştım işte. ) odanın kapısını yavaşça açtım. Kapı aralığından loş ışığın hafif aydınlattığı odanın sol köşesi görünüyordu. Tekli koltuğun boş olduğunu farkedince kapıyı biraz daha aralayarak hızlıca içeriye girdim ve yavaşça kapıyı kapattım. Rahat bir nefes alarak odaya bakmak için döndüm. Gördüğüm şeyle kala kaldım. Önce içime çektiğim rahat nefesi boğulurcasına çıkarttım, tükürüğüm nefes boruma tıkandı, öksürmesi istedim. Öksüre öksüre içimde dolaşan Karmaşık hisleri çıkartmak istedim, onu içimden atmak istedim ama tek yapabildiğim sadece izlemeye devam etmekti.
Ş: seni seviyorum can, sakın gitme
Şebnem mırıldanarak Can'a yattığı yerde biraz daha sokulurken kendime gelebildim. Duyduklarım içimi acıttı diyemem, zaten bildiğiniz şeyleri tekrar tekrar duymanız bir süre sonra ilk anki oluşturmuyor. Başımı kaldırarak yeniden onlara baktım ama bu sefer ne kıskançlık vardı içimde ne de orada yatanın ben olma isteği. Sadece baktım huzurla uyuyan yüzlerine Can'a karşı savaşamazdım. Bunu biliyordum. O çoktan kazananlar listesine adını altın harflerle yazdırmıştı ama şöyle de birşey vardı. Ben Şebnem'i sadece Şebnem olduğu için istemedim ki.
O herkesten farklıydı, hastaydı, bana karşı koyabilen tek kızdı. Etrafı kendi ördüğü dikenli tellerle çevriliydi. Dikenlerin Bittiği yerdiyse koruyucu Dostları vardı ve bu oldukça cezbediciydi. Yasak olanın çekiciliği. Aniden o gün geldi aklıma denize açıldığımızda Can'ın şebnem ile oynama diye beni uyaran sesi çınladı kulaklarımda.
O zamanlar anlam verememiştim ne istediğime ne hissettiğime ama şuanda farkındaydım. Ben sadece Şebnem'i elde etmek istedim. O kaçtıkça, o git dedikçe ondan daha çok üzerine gittim. Ben kaybetmek istemedim. Çünkü selim inan istediğini her zaman elde eden kendinden emin bir adamdı. Şebnem'e kadar, sanki düşüncelerimdeki tüm Karanlıklar bir anda aydınlanmıştı. O adını koyamadığım şeylerin gerçek sebebini bulmuştum. Yo hayır bunlar sadece kendimi kandırdığım cümleler değildi. En baştan beri ben bile bilmesem de istediğim buydu. Şebnem'i elde etmek ve hevesim kaçınca da sadece gitmek. Ben kendimle savaşıyordum aslında. Eski selim olmak istiyordum. Kimseyi umursamadan kendi için yaşayan Selim. Buna da şebnem üzerinden ulaşacaktım. Nede olsa o ölecekti. Demin neredeyse ağlayacak olan ben şuanda kahkahalarla Gülmek istiyordum. Içimden koca bir ağırlık kalkmış gibi rahatlamıştım. Buraya neden geldiğimi umursamayarak iyiki gelmişim diye geçirdim içimden. Şebnem, artık peşinden koştuğum avım değilsin. Umrumda da değilsin ve aslında hiç olmamışsın. Hoşçakal küçük hasta kız. Artık seni kendimden azad ediyorum. Neden biliyor musun, çünkü çok yakında o küçük kalbini Tuzla buz edeceğim  ve hiçbir parçanı canım dediğin Can bildiğin o bile bulup yapıştıramayacak. Bekle şebnem sadece iyileş ve hayatının en büyük 2.acısı için kalbinin yapıştırılmış kırıklarının yeniden aynı yerden parçalanmasını izle. Yüzümdeki Zafer gülüşü ile son kez onlara baktım ve odadan yavaşça çıktım. Hastanenin otoparkındaki arabama binince artık kahkahalarımı dizginleyemiyordum. Oradan hızla ayrılarak bu Mutluluğumu kutlamak için en yakın bara sürdüm.

Şebnem

Sabah gözlerimi ameliyat bölgemdeki keskin ağrı ile araladım fakat huzurla yanımda uyuyan Can'ı görünce neredeyse unutmuştum tüm bedenime zulmeden o ağrıyı. Can'ı uyandırmamak için gözlerimi kapatarak kıpırdamadan yatmaya devam ettim.
Ö: ne uykucu çıktı zaten 3 gündür yoğun bakımda uyuyor neyine yermedi anlamıyorum ki başkası bıçaklamış olmasa uyumak için neredeyse kendi kendini bıçakladı diyeceğim.
Özgürün sitemli sesi Odayı doldururken burada olduklarını yeni farketmiştim.
N: özgür, oğlum o kadar da değil, 2 ameliyat geçirdi bedeni Zayıf zaten
Daha fazla susamayarak,
Ş: özgür bakıyorum da fırsattan istifade arkamdan konuşmaya başlamışsın Allahtan 3 gün uyuduk. Hepsi duydukları sesimle beni görmek için sol tarafa geçerken özgür toparlamaya çalışarak
Ö: ay benim prensesim de uyanmış, aşk olsun şebnem ben hiç arkandan konuşur muyum
Ş: şişşt borazan sesli sessiz ol Can uyuyor uyanmasın. Seninle bu konuyu daha fazla enerjiye ve daha az ağrıya sahip olduğum boş bir günümde bu konuyu konuşacağız.
T: özgür, şebnem haklı can çok yoruldu.
Özgür Mahçupyan gözlerini kaçırırken annem saçlarımı okşadı. Babam ise suçlu gözlerle bana bakarken tebessümle ona uzattığım elimi tuttu.
Bu sırada kapı çalındı ve içeriye yüzündeki tebessüm ile doktor girdi.
Bize yaklaştı ve kısık sesle
D: günaydın şebnem hanım bu sabah kendinizi nasıl hissediyorsunuz
Doktor bir an gözlerini Can'a kaydırarak devam etti..
D:keşke ailenize yaptığımız gibi Arkadaşınıza da bir oda ayarlasaydık.
Ş: hiç gerek yok biz gayet iyiyiz böyle, nasıl olduğuma gelince gözlerimi ağrıya açtım doktorcuğum.
D: şebnem hanım arkadaşınızı uyandıracağız ama sizi muayene etmem lazım hem birazdan pansuman için gelecekler
Doktoru onaylarcasına başımı sallayarak
Ş: can, bitanesi hadi uyan artık
Can anında gözlerini açarak beni süzdü.
Ş: şebnem birşey mi oldu, ne istiyorsun ben hemen doktoru çağırıyorum.
Can uyku sersemi haliyle odadakileri farketmeyerek hızla ayağa kalktı. Iki adım attı ve çarptığı özgür ile etrafına baktı. Gözleri herkesi süzerek en son bende kaldı. Utanarak bir adım geri Çekildi eli saçına giderken uykulu sesiyle
C: ben, şey yani dalmışım öyle, birkaç günün yorgunluğu şebnemi de bulunca ay neyse daha fazla saçmalamadan susayım
Ben Can'ın komik haline Gülerken annem doktorun muayene etmedi için karnımı açmıştı bile. Bu sırada elindeki tepsi ile odaya hemşire girdi. Doktor eldivenleri giyerek yaranın Üzerindeki Gazlı bezi çıkarttı. Yarama kısaca bakarak pansuman yaptı ve daha sonra yeniden gelmek üzere yanımızdan ayrıldı. Biraz sonra da elindeki ilaçlarla hemşire geldi serumumu bağladıktan sonra artık Sıvı gıdalara başlayabileceğimizi söyleyerek gitti. Günün geri kalanı olaysız bir şekilde geçirmiştik. Akşama da annem herkesi dinlenmeleri için (özellikle Canı) eve göndererek refakatçi olarak yanımda kaldı. Ertesi gün öğleden sonra özgür gelse de Can ne aramış nede gelmişti. Ben canı düşünürken bi yandan da getirdiği oyun konsolunu inatla televizyona takmaya çalışan ama uymamasına karşın inatla denemeye devam eden Özgürü izliyordum. Sıkıntıyla elindeki dergiyi okuyan anneme döndüm.
Ş: anneciğim
Annem gözlerini bana çevirerek cevapladı
N: hayır şebnem
Ş: ne hayır, ne söyleyeceğimi bilmeden hemen hayır önce bir duy sonra olmazsa yine hayır dersin.
N: hastaneden çıkmayacağız şebnem, bu sefer değil. Çatlasan da paylaşan da olmaz. Şimdi oldu mu Bitanem
Ş: anne Yüreği işte nasıl da hissediyor burada sıkıldığımı
Şaka ile Karışık tepkisini ölçmek için kurduğum cümle ile umut dolu bakışlarımı gözlerine diktim.
N: anne Yüreği değil tatlım. Bu daha çok ben Malımı bilirim olayına giriyor.
Annemin şen kahkahası Odayı doldururken bende yüzümü buruşturarak ellerimi göğsümde birleştirdim.
Ş: of ya ne kadersizim, hastane köşelerinde sıkıntıdan patlamam yetmiyor bir de annem öz kızına eşya muamelesi yapıyor. Özgür sende bırak şunu olmuyor işte.
Özgür kısaca bana bakarak yaptığı işe geri döndü.
Ö: az kaldı hallediyorum Şebnem
N: dramatize etme olayı hayatım sen benim neyi ima ettiğimi çok iyi biliyorsun.
Ş: ben birşey bilmiyorum, hem Can nerede beni neden size bıraktı.
N: şebnem, şımarıklığı bırakıp biraz da mantıklı ol, çocuk kaç gündür hastane köşelerinde aç susuz uykusuz perişan oldu. Bırak da dinlensin.
Inatla anneme karşı çıktım.
Ş: özgür de kaç gündür burada bak ona nasıl da sabahın köründe yine buraya geldi. Bu da insan değil mi bu dinlendi mi yok. Ama o vefasız
Ben cümlemi tamamlayamadan kapı açıldı ve elindeki poşetlerle içeriye Can girdi. Yüzündeki gülümseme ile
C: kimmiş o vefasız.
Can elindekileri Köşeye bırakarak,
Ş: şey aslında
Ö: sendin
Ben olaya kılıf uyduruyorken, lafa bodoslama dalan özgüre sinirli bir bakış attıktan sonra gülümseyerek bana sarılmak için gelen cana döndüm.
C: ben mi, böyle düşünmene ne sebep oldu ki Şebnem
Gülümsemem silinirken parmaklarımla oynamaya başladım. Can'ın benden cevap beklediğinin farkındaydım.
Ş: özgür sabahın köründe gelince, sen ortalarda görünmeyince, biraz da burada sıkılmam ve tabi annemin bana eşya muamelesi yapması da var. Tabi öyle olunca ağzımdan bi anda çıkıverdi.
Gözlerimi ellerimden Çekerek masumane bir tonda
Ş: hem sen beni niye yalnız bırakıyorsun.
Can gülümseyerek bana sarıldı.
C: ah şebnem, bunları almakla uğraşıyordum yoksa seni neden yalnız bırakayım ki
Alnıma bıraktığı sıcacık öpücükle benden ayrılarak demin bıraktığı poşetlerin yanına ilerledi. Yanıma geldiğinde önce telefonumu, tabletimi ve Ipodumu çıkarttı. Daha sonra moda dergileri ve çikolataları çıkarttı. En son da poşetten çıkarttığı hediye paketini bana uzattı. Poşeti elinden alırken bu ne dercesine ona baktım. O gülümserken bende hızlıca paketi açmaya başladım. Parmaklarımın çevrelediği kahraman tazeoğlu'nun vazgeçtim kitabı ile yüzümü bir tebessüm kapladı.
Ş: ama daha çıkmasına 2 hafta vardı.
C: senin için küçük bir istisna
Heyecanla Kitabı'n ilk sayfasını açtım.
' Şebnem'e sevgilerle Candan Vazgeçme'
Dolan gözlerimle sıkıca Cana sarıldım.
Ş: teşekkür ederim.
C: teşekkür etmene gerek yok kitap ikimizin can bana göz kırparken aklımda onunla olan alışkanlığımız vardı. Ikimiz de kitap Okumayı çok seviyorduk ve birgün okuyacak kitap ararken Can'ın Kütüphanesi'nde daha önce okuduğum bir kitabı okudum. Onun Altını çizdiği şeyler ile kitabı başka bir gözle yeni anlamlarla yorumladım. Aslında kitapla ilgili değerlendirmemin eksik olduğunu farkettim ve o günden sonra can ile ortak kitaplar alıyor önce birimiz okuyarak renkli kalemle Altını çiziyor daha sonra diğerimiz okuyup farklı renk kalemle çiziyordu.
Düşüncelerden çıkarak kısaca kitaba göz gezdirdim. Hemen okumaya başlamak istemiyordum, çünkü başlarsam bir çırpıda bitireceğimi biliyordum. Oysa her hecesini sindire sindire okumak istiyordum. Acelece değil kitabı kenara bıraktığımda Can'ın annem ile konuştuğunu farkettim. Annem ayağa kalkınca ona baktım.
Ş: anne nereye
N: Cancığın geldiğine göre ben artık eve gidip biraz dinleneyim.
Ş: tamam anneciğim, beni merak etme
N: evden yada dışarıdan istediğin herhangi birşey olursa beni araman yeterli
Ş: tamam anne
Annem beni öptükten sonra çantasını alarak odadan çıktı.
Can yanıma oturduğunda gülerek Özgürü işaret etti.
C: abi hayrola yeniden konsol mu yapmaya çalışıyorsun.
Ö: olmuyor işte, hiç sorma ya yeniden yapsam bu kadar uğraşmazdım.
Halbuki Satıcı her tv ile uyumludur dedi
Diye söylene söylene özgür elindekileri bırakarak koltuğa oturdu.
Ş: erken pes ettin özgür. Bence Başarmak üzereydin.
Ö: ben burada çarpılma tehlikesi altında senin için plastayshn kurmaya çalışayım sen de benimle dalga geç, böyle olur tabi Can gitsin en basitinden çikolata alsın sana ama sen benimle dalga geç.
Özgür birşey söylememe fırsat kalmadan kalktı ve getirdiği oyun konsolu da alarak odadan çıktı.
Şaşkınca arkasından bakarken
Ş: ben mi abarttım yoksa yine o mu alındı bu sefer anlamadım.
C: ben de anlamadım. Olay çok hızlı gelişerek sonuca bağlandı. Neyse, özgür işte unutunca gelir.  Hadi kitap OKUYALIM
Can yanıma uzanarak beni de kendine çekti ve beraber kitap okumaya başladık.
Gözlerimi ovuşturarak esnedim. Hangi ara uyuya kalmıştım. Elimi yüzümden Çekerek Yataktan yavaşça doğruldum. Gözlerimi odada dolaştırırken şaşkınlıkla tekrar açıp kapatmak zorunda kaldım. Odanın her yerinde küçük mumlar vardı. Köşelerden yükselen uçan siyah rugan balonlar ve odanın içindeki siyah laleler harika görünüyordu. Yatağın hemen çaprazındaki küçük masa hazır bir şekilde duruyordu. Ben Odayı incelemeye devam ederken aralamam Kapıdan içeriye yeşil Takım'ı ve kocaman gülümsemesi ile Can girdi. Ben Odayı unuturcasına hayranlıkla onu izlerken tüm yakışıklılığı ile yanıma geldi.
C: bir an hiç uyanmayacaksın sandım prenses
Can gülümseyerek alnıma bir öpücük bıraktı.
Ş: bu da ne can
Can önce kala kalsa da  daha sonra kendine gelerek
C: beğenmedin mi, ben hoşuna gider sanmıştım. Şey, hemen şey yapayım ben
Can telaşla eli kolu birbirine dolaşırken bende büyüyen gülümsememle ona baktım.
Ş: hayır çok beğendim, şaşırdım ama anlam da veremedim kaçırdığım birşey mi var.
C: bu akşam dans gecesi vardı. Ben hatırlayacağını bu halde gidemeyeceğin için üzüleceğini düşünerek böyle birşey organize ettim.
Ş: tamamen aklımdan çıkmış, tabi ya annemi de ondan gönderdin değil mi. Peki ya özgür nerede
C: özgür, şebnem beni affeder diyerekten gerçeğine gitti.
Canı baştan aaşğıya süzerek kendime baktım.
Ş: ama böyle olur mu can Yaptığın vicdansızlık değil de ne, senin şu yakışıklılığın,mu odanın güzelliği herşey harika ben hariç baksana şu halime.
C: aaa Mickeyli pijamalarına laf söyletmem. Hem içinde sen olduktan sonra herşey çok Güzeldir prenses.
Ş: sıkışınca hep aynı numara, biraz geliştir kendini.
Can göz kırparak,
C: klişeler her zaman işe yarar
Ş: peki bunları nasıl hazırladın, hiç duymadım. Bilirsin uyku severim ama en ufak sesi bile duyarım.
C: o da benim sırrım olsun. Sen sadece keyfini çıkart.
Ca ile daha çok konuşmak istesem de karnımdan yükselen sesler bana engel oldu. Dayanamayarak
Ş: can, ben acıktım.
C: peki o zaman hanım efendi, izninizle size masaya kadar eşlik edeyim.
Can üzerimdeki pikeyi Çekerek beni kaldırdı. Terlikleri mi giyinmeme yardım ederek beni kucağına alarak sandalyeye oturttu.
Keyifli bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik. Önümdeki Çikolatalı pastadan son bir Çatal alarak arkama yaslandım.
Ş: patlamak üzereyim çok yedim.
Can suyundan bir yudum alarak
C: karnınızı doyurduğumuza göre artık asıl kısıma gelebiliriz.
Tek kaşımı kaldırarak baktım ona
Ş: asıl Kısım
Can birşey söylemeden telefonunu çıkartarak birşey yaptı ve telefonu cebine koyarken kapı açıldı. Keman ve fülüt sesi kulaklarıma dolarken Can diye fısıldadım.
Can ayağa kalkarak hızlıca ceketinin düğmelerini ilikleri ve önüme geldiğinde hafifçe eğilerek
C: bu Dansı bana lütfederseniz bu gece Dünya'nın en mutlu Adam'ı olacağıma emin olabilirsiniz.
Yüzüm Düşerken karşımda  elini tutmamı bekleyen cana baktım.
Ş: çok isterdim ama hatırlarsan ameliyat oldum.
C: bana yaslanacaksın, seni hiçbir şekilde zorlamayacağım ve yorulunca yatıracağım. Güven bana
Onu kıramıyordum ve o da bunu biliyordu. Bu sefer Tereddüt etmeden elimi ellerinin arasına bıraktım ve kalkmama yardım etmesine izin verdim.
Acıdan ölsem de can bu şekilde karşımda duruyorken bunun hiçbir Önemi yoktu.
Ellerini belime dolarken beni biraz daha kendine çekti. Başımı göğsüne yaslayarak mırıldandım.
Ş: sana söyleyecek birşey bulamıyorum. Söyleyeceğim hiçbir şey şuanda bana hissettirdiklerin için yeterli olmayacak.
C: o zaman birşey söyleme sadece varlığınla beni mutlu etmeye devam et. Biz olduğumuz yerde sallanarak dans etmeye devam ederken odaya giren görevliler hızla masayı toparlayarak çıktılar. Bir süre dans ettikten sonra can Fazlasıyla  yorulduğumu anlayarak beni yatağa oturttu. O da yanıma otururken Can'ın bir bakışı ile müzisyenler odadan ayrıldı.
Ş: bu kadar mıydı, bende tam bu sürpriz olaylarını becermeye başladığını düşünme başlıyordum.
C: şebnem hanımcım düşüncelerinizi doğrulamak için hala zamanımız var. O bana Anlamlı bir şekilde gülümserken kapı yeniden açıldı. Içimden ' Ne kapıydı mübarek Sırlar Dünya'sı gibi ' diye geçirmeden edemedim. Içeriye giren 3 kişi ellerindeki aletlerle uğraşmaya başladı. Bense keyifle yanımda birşey söylemeden bekleyen Can'a baktım.
Ş: bu sefer ne yapıyorlar
C: sadece bekle ve Gör prenses
Can'ın dediği gibi arkama yaslanarak bekledim. Çubukların üzerine açılan beyaz perde ile sürprizin ne olduğunu anlayarak gülümsedim. En son gelen görevliler mumları da hızlıca topladıktan sonra Kumandayı Cana vererek çıktılar.
Ş: çok iyi düşünmüşsün, ee hangi filmi izliyoruz.
Can Üzerindeki ceketi çıkartarak boynundaki papyondan da kurtuldu. Tekrar yanıma geldiğinde tüm rahatsız edici şeylerden kurtulmuştu. Yanıma uzanırken merakla hala cevaplamadığı soruyu tekrarladım.
Ş: hangi filmi izleyeceğiz
Can yüzüme bir süre baktıktan sonra beni göğsüne Çekerek kollarını etrafıma doladı.
C: bakalım hangi filmi izleyeceğiz.
Can kumandadan bir tuşa bastı.  Önce ekran gri bir hal aldı ve daha sonra görüntü oynamaya başladı. Bu küçükken çekilmiş videolarımızdan biriydi. Ilk tanıştığımız zamanlardan kalma. Bizi görünce Heyecanla
Ş: aaa, can bu biziz.
C: evet biziz. Bu fikir aklıma geldiğinde hangi filmi izlesek diye düşündüm başta karar veremesem de sonra kendi filmimizi izleyebileceğimizi düşünerek bunu yaptım.
Canın yanağına kocaman bir öpücük bırakarak yeniden kollarının arasına sokuldum.
Ş: sana sahip olduğum için çok şanslıyım
C: hep aynı itiraf tatlım geliştir kendini
Can'ın benim ona söylediğim şeyi söylemesi ile
Ş: klişeler her zaman işe yarar.
Daha fazla konuşmadan videoyu izlemeye devam ettik. Birbirimizle ilgili şeylere gülüp yeni tespitlerde bulunduk. Her dakikası ile bu gece hastanede geçen geceler listesinde bir numaramdı.

Sen Olmadan AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin