Onunla tam iki senedir sevgiliydik. Evet sizin için belki çok uzun bazıları için de çok kısa. Ama benim için hayatımın en iyi iki senesi denebilirdi.
Her şeyi birlikte yapmıştık ve bunları yaparken de ailemin onu sevmesi beni onlara karşı minnettar etmişti. Hatta ailem onu benim kadar sevmiş ve benimsemişti. Beni her zaman korup kollayan biri olması çok hoşuma gidiyordu.. Her şey derken ne yaptığımızı merak etmiş olmalısınız.
Dışarıda gezdik,kafeler de sohbet ettik,birlikte kütüphaneye gidip kitap okuduk.
Konuya gelelim bu gün sevgililer günü. Bizim değişimizle ikimizin doğum günü sayılırdı. En azından biz böyle adlandırıyorduk.
Ona en sevdiği parfümden almıştım. Ve benim üzerimde en çok beğendiği parfümü de kendime sıkmıştım. İlk gün tanıştığımızda üzerimde olan kıyafetleri giydim.
Üzerimde üstüme yapışan pudra rengi askılı düz bir bluz altımda ise fırfırlı kısa, kurdeleli şort eteğim vardı. Saçımın kenarında da aynı renkte açık pembe tokam vardı. Yeni yıkanmış saçlarımı gerdanımdan aşağı dökülüyor,o hoş koku burnumun tüm zerrelerine temas ediyordu. Şu ansa ona aldığım hediyeyi paket yapmalarını bekliyordum.
O kadar mutluydum ki onun yanına gitmek ve boynuna sarılabilmek her defasında kalbimin çarpmasına, ufak bir çocuğun dondurma yerken ki neşesi kadar mutlu olmama neden oluyordu.
İşim bittiğinde yoldan geçerken gözüme çarpmıştı. Bu gün sinema biletleri çok ucuz yazıyordu. Onun da beğenebileceği iki gencin oynadığı bir filme iki kişilik bilet aldım.
İşim bittiğinde telefonumun içini karıştırarak Aşıklar çeşmesine doğru yürüyordum. Telefonumu bulabilmek umuduyla çantaya attığım elimi geri çektim. Ama o zaten gelmişti. Elinde kırmızı güllerin sarılı olduğu bir demet gül vardı ve harika görünüyorlardı aynı saçları gibi. ''Seni seviyorum...Hem de anlatılamayacak kadar'' yazılı bir t-shirt giymişti. Duvarın arkasından onu izlemek hoşuma gitmişti. Tam öne doğru bir adım atacakken bir kız geldi ve ona sarıldı. Sarılmak mı nasıl anlatıyim Yedi. Hatta canı yanmıştı. Belliydi. Suratını hafif ekşitmiş ama kıza belli etmeden onu yanağından öptü. Ama neden o kız? O kız ve Robert? Beni başka bir kızla aldatma nedeni neydi?
Ağlamaya başlamıştım. Hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım. Sanırım.Önümde gördüğüm bütün irili ufaklı taşlara vura vura dar caddede ilerliyordum. Bir tanesi büyük olacakki sekmedi ve takılıp yere düştüm.
"İyi misin?" bir genç elimi tutup kalkmama yardımcı oldu.
"Bir sorun mu var sinirli görünüyorsun. Biraz da dalgın."
"Bir şey yok. Sağ ol."
"Bir kız sorun yok diyorsa kesinlikle bir sorun vardır." Yerdeki gri kare mozaik taşlara bakarken istemsizce gülümsedim ve yüzümü ona döndüm. İnci dişleri beni kıskandırmak için 'biz buradayız' diyordu.
"Haklısın."
"Senin sorunun var belli. Eğer konuşmak istersen...".
''Aslında seni ...''
''Tanımıyorsun. Ama şu an öfkeni kusacak birilerini arıyor olmalısın.''
''Fazlasıyla zekisin.''
''Öyleyse Flora Dé Lia ya gidebiliriz.''
''Neden olmasın.''dedim bende ona bakıp gülümserken.
İlk başta nedenini anlayamamıştım. Ama sanırım olağan bir nedeni vardı. benden hoşlanmıştı ve tanışmak istiyordu. Açıkcası buna hayır demem aptallık olurdu. Dostum çocuk hem çok tatlı hem de bir kızı nasıl tavlayacağını iyi biliyor.
Küçük bir Kafe'yi gösterip oturmamı rica ederken hemen döneceğini söyledi ve içeri girdi.
On dakika sonra geldiğinde elinde iki tabak domates soslu üzerine parmezan peynirli spaghettiler vardı. yavaşça masaya koydu.
"Harika görünüyorlar.Bu arada adım Annie tanıştığıma memnun oldum.''
''Laurence bende tanıştığıma memnun oldum signora (sinyora). Kendim yaptım.''
''Sanırım burada çalışıyorsun'' soruyu sorarken sesimin en az oranda ezici tarafını seçip sevecen olmaya çalışırken zorlanmıştım. Sonuçta yapmacık olmak istemiyorum.
" Evet aslında garsonum. Ama senin için aşçıdan izin aldım. Ve bugün izinliyim. Ee bügün ne oldu anlatsana.''
''Pek bir şey değil. Aldatıldım.''
"Kısa bir yudum kola içerken elini diğerine kavuşturup yavaşça başını eğdi. Cevap arıyor olmalıydı.
"Kötü."
"Bencede."
"Peki neden olabilir."
"Bilemiyorum. Çok iyi geçinirdik. Her zaman beni sevdiğini söyler her sevdiğim şeyi yapardı."
"Bu daha kötü."
"Nasıl yani?"
"Vijdan azabı çekmiş. Yani bu aldatma daha önceden de vardı. Bu yüzden senin her istediğini yaparak günahlarını temizliyordu kendince."
"Vay canına sandığımdan zekisin."
"Bence bu konuyu düşünmesek daha iyi olur."
"Sen bilirsin." Makarnadan uzun bir lokmadan sonra durup arkasına yaslandı."
"Nerelisin?"
"Buralıyım. Ama senin ailenden biri İngiliz gibi."
"Göründüğünden zekisin."
"Bu cümlenin iltifat olan tarafını alınıyorum." Sol gamzesi hafifçe belirmişti.
"Annem Buralı. Babamsa İngiliz."
"Benimkilerin ikiside İtalyan."
"Peki sen çalışıyor musun?"
"Hayır. Sence öyle mi görünüyorum." Hayır derken hadi ama o kadar büyük göstermiyorum dostum gibi bir hava vardı. Ve bu beni bile tatmin etmişti.
''Aslına bakarsan ufak görünüyorsun 16-17 yaşında genç sevimli bir kız.''
"Açık sözlü olmak en iyisi Annie. Bazen çoğu şey için geç olabiliyor.'' Ne demek istiyor şimdi bu. Şifreli konuşmaları hoşuma gidiyordu. Ama beynimi şimdilik sıkmak istemiyorum.
"Haklısın." demek en kolayıydı.
"Ben 17 yaşındayım ve siyaset okuyorum. Ama dedektiflik için de okumayı düşünüyorum Polisiye gibi yani."
"Anladım. Biraz yürümeye ne dersin."
"Müsaadenle ilk üstümü değiştirmeliyim."
"Tabi."
Herksin her şey için bir nedeni vardır. Neden benimle tanışmak istedi. Daha iyileri var. Daha zekileri. Kesin bir şeyler çeviriyor. Sanırım beni saf buldu. Ama ona öyle olmadığımı kanıtlayabilirim. Ben o aşk salağı kızlardan değilim. En azından ben öyle düşünüyorum.
Telefonumu açtım ve mesaj kutusuna tıkladım. -Mesajınız yok- Harika. Ayarlar a girdiğimde internetin açık kaldığını gördüm. Hay aksi, lanet olsun. Annen faturaları görürse geçen ay olduğu gibi harçlık alamayacağım. Hemen interneti kapadım ve beklemeye başladım. Ama hala gelmemişti. Masada tek bırakılmış bir kızın yapması gereken her şeyi yaptıktan sonra içeri girdim.
Kimse yoktu. Arka tarafa yürümeye başladım. Sesler gittikçe artıyordu. Laurence'ın çıplak sırtını gördüm. Giyiniyordu. Telefon konuşması mı? Şimdi mi? Aniden durup iki adım geriledim. Merak etmiştim ne konuşuyorlardı? Kiminle...
+5 VOTE YENİ BÖLÜM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
FantasyGerçekleri öğrenme çabasında bir erkek. Ve istemeden ona aşık olmuş zeki ama saf bir kız. Gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi... Sizce de öyle değil mi? Ama biraz beklemelisin... Lütfen yorum yapmayı...