Kimse yoktu. Arka tarafa yürümeye başladım. Sesler gittikçe artıyordu. Laurence'ın çıplak sırtını gördüm. Giyiniyordu. Telefon konuşması mı? Şimdi mi? Aniden durup iki adım geriledim. Merak etmiştim ne konuşuyorlardı? Kiminle...
2.Bölüm
''Tabiki de Lenard çoktan...Hadi ama dostum şu ana kadar hiç aşık olduğumu gördün mü? Biraz bilgiye ihtiyacım var....Hayır böyle düşünme. Onu kullanmıyorum. Sadece kısa bir süre yararlanma diyelim. Tamam sonra görüşürüz.''
Ne yani her şey yalandı. Tahmin etmiştim. Her şeyin bir nedeni olmalı. Kendi kendime hatırlattım.
NOT: Kimseye güvenme. Açık konuşma.
Evet bunu gerçekten bir yere yazmalıydım. Ciddiyim. Hafifçe geriye adım attım ama ahşap zemin çıtırdamıştı. Laurence telefonu kapatıp benim olduğum tarafa dönerken kapının eşiğine saklandım ve gölgelerin beni saklaması için dua ettim.
''Patron?...(Sessizlik) Yine lanet olasıca kediler. Hiç akıllanmıyorlar.'' Kendi kendine söylenirken pantolonunu giyiyordu. Kenardan duvarlara sürünerek gölge gibi oradan uzaklaştım ve hızla masaya oturup eski pozisyonuma geri döndüm.
Üç dakika geçmeden Laurence yanıma gelmişti. Üstüne mavi bir gömlek ve ona ek lacivert bir kazak vardı. Pantolonu ise gayet resmiydi. Sanırım iş kıyafeti.Altını değiştirdiğini sanıyorum. Herneyse istisna.
''Ben hazırım.'' Elimi tutup beni yerinden kaldırırken ellerinin bir kız kadar yumuşak ve sımsıcak olduklarını fark ettim.O kadar güzeldiki hiç bırakmak istemiyordunuz. Sanırım küçük bir bahane uydurabilirdim.
''Şey elini tutabilir miyim? Biraz üşüyorumda.''
''A tabi.'' Sersemce gülümsedi. Sanırım içinden garip olduğumu düşünüyordu. Salak şey.
''Ne konuşmak istersin?'' Şu bilgi konusunu epeyi merak ediyordum.
''16 Yıl önce burada bir kaçırılma söz konusu olmuş. Yazın.''
''Bunu yeni öğreniyorum.''
''Hay aksi.'' Ensesini ovuşturup diğer tarafa küfretmekten çekinmemişti.
''Çünkü ben 16 yaşındayım ve bu tam olarak benim doğum seneme denk geliyor. Bilmemem normal değil mi sencede? Ama annemin bir bilgisi olabilir.''
''Haklısın. Annenle tanışabilir miyim?''
''Sorun olmaz sanırım. Bu taraftan bizim sokağa doğru yürürken sokak lambalarının otomatik olarak yanmaya başladığını fark ettim. Hava gittikçe kararıyordu. Ve bu saatlerde buraların iyi olmadığını biliyordum. Ama sanki Laurence inadına yavaş yürüyordu.
Birden arkamızdan birinin bize bağırdığını düşünüp arkaya baktık.
Robert: ''Sen hey seni salak çekil sevgilimin yanından.''
''Git buradan Robert bizi rahatsız etme.''
''Hey seni sürtük bu kadar kolay mı terk etmek?''
''Ne saçmalıyorsun içmişsin sen git buradan.''
''Bu gün ne olduğunu biliyor musun?''
''Bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Şimdi git ve bize sataşma. Lanet olsun leş gibi kokuyorsun.''
''Dostum sorun çıkarma ve kızı dinle.''
''Hey sen kal görüşeceğiz.''
''Onu seviyordun ve bitti Robert. O kızla ol sorun değil.. Laurence biraz hızlı olur musun?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
FantasyGerçekleri öğrenme çabasında bir erkek. Ve istemeden ona aşık olmuş zeki ama saf bir kız. Gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi... Sizce de öyle değil mi? Ama biraz beklemelisin... Lütfen yorum yapmayı...