''Laurence çekil.''ellerimle onu göğüsüne bastırıp itmeye çalışıyordum ama fazlasıyla güçlüydü.
''Ben hallederim anne önemli değil. Birazdan geliyoruz.'' Annemin tam olarak kapının arkasında beni dinlediğini tahmin edebiliyordum. Çünkü neredeyse kapı kolunu aşağı indirmek üzereydi ve o an kalbim yerinden çıkacaktı. Annem gittikten sonra Laurence'ı sertçe ittim ve bu sefer yatağı isabet aldı.
''Ne yaptığını sanıyorsun? Ya annem anlasaydı.''
''Bunların hepsi oyun ufaklık hem sadece biraz eğlenmek istedim.''
''Git o sevgili kaltağınla eğlen.'' Serseri! Gülümseyişe bak. Dişleri fazlasıyla beyazmış. Ne diyorum ki ben!!
"Bu arada bir şey gerekirse laptopu kullanabilirsin." Ben gidiyorum.
"Kız arkadaşıma uzun zamandır mesaj atmıyordum sağ ol iyi oldu."
"Aslında sanırım ben onu kırmıştım." Saçımın kaşırken ona saf saf bakıyordum.
"İyide orada sapa sağlam duruyor." Dedi çalışma masamı işaret ederek.
"Virüs bulaştı."dedim bir çırpıda.
" Şimdi anneme yardım etmeye inmeliyim."
"Peki öyle olsun bundan sonra sana dokunmayacağım bile ama abi deme. Laurence yeterli."
Aşağı inerken hala ona sinirliydim. Ya annem bizi o şekilde yakalasaydı. Ya da kapının kilitli olduğunu nasıl açıklardım.
Bu çocuk sevimli olduğu kadar da sinir. Ondan hoşlandığımı bu kadar çabuk belli etmemeliydim. Ayrıca Robert'ın ağzından laf almam gerekecekse kesinlikle kur yapmalıydım. Ne iğrenç bir durum. Eski sevgilime ihtiyacım vardı. En iyi yanı yakışıklı olmasıydı sanırım. Daha fazla kafamı kurcalamayıp aşağı yemeye indim. Bu kadar kolay olmadığını Laurence'a gösterecektim. Yani kısacası Robert'a Laurence ile oyun oynarken aynı anda Laurence'a da Robert ile oyun oynayacaktım. Bilmiyorum açıkçası ben bile ne düşündüğümü bazen anlayamıyorum.
Yemeye oturduğumuzda bu gece ablamda bizimleydi. Herkes sessizce yemeğini yerken konuyu açma gereksinimi duymuştum.
''Anne bu akşam küçük bir çay bahçesine gitmeye ne dersin? Hani hep gittiğimiz Palmiye Kafe nasıl olur?''
''Bence çok iyi olur. Siz ne düşünüyorsunuz çocuklar.'' Laurence kafasını olumlu anlamında sallarken ablamda aynı hareketi yapmıştı.
''Siz gidin ben masayı toplarım.'' Luccie de anneme katılırken Laurence ile önden gidiyorduk. Telefona girerken artık şifremi tuşluyordum. Çünkü Laurence'ın karıştırma gibi huyları vardı. Aynı benim onun günlüğünü kurcalamam gibi.
Mesaj bölümünü açtım ve *kime* bölümüne Robert'ı tıkladım.
-Palmiye Kafe annemler gittikten sonra seni arayacağım.-
-Yalnız olacaksın yoksa tek kelime bile etmem.-
Laurence'a döndüğümde o da birilerine mesaj atıyordu.
''Sevgilin ne dedi? Seni özlemiş mi.''
''Ah evet Lenard da gay ya zaten. Annie kaprislerini çekemem.''dedi. Yine o ters ve asi çocuk ortaya çıkmıştı.
En fazla bir saat oturduktan ve tatlı muhabbetler ettikten sonra annemler ablamla kalkmaya karar vermişlerdi. ''Anne Laurence'a buraları tanıtmak istiyorum. Biraz geç dönsek mazuru olmaz değil mi?''
''Keyfinize bakın.''dedi. Ve arabaya girerken göz kırptı. Annem bile farklı şeyler düşünüyordu desenize -_-
Laurence tekrar telefonuna gömüldüğünde ağır ağır sıcak çikolatamı içiyordum. Tamam artık anlamış oldunuz. Tam bir sıcak çikolata aşığıyım.
''Ah lan---et olsun duda---ğım.'' Laurence'ın telaşla kalkmasıyla kendi milkshakeini uzatması aynı saniyede olmuştu.
''Bu da çok soğuk öldürmekmi istiyorsun beni?'' Aniden dudaklarını benimkilere bastırdı ve çekti. Bunun daha uzun sürmesini tercih ederdim ama bunu istememeliydim. Lanet şey.
''Ne yaptığını zannediyorsun?'' Yerine otururken yine eski halini almıştı.
''Dudaklarını ısıtıyorum.''
''Hoş değil. Bunların hepsi oyun. Yemezler. Seni sevmiyorum ben''derken sinirden dudaklarımı ısırıyordum.
''Bu yüzden buraya Robert'ı çağırdın ve ağzından annemle ilgili laf almak için ona sırnaşıcaksın değil mi? Benim için.''dedi. Kafasını kaldırıp yarım gülümserken.
''Senden nefret ediyorum.'' Çok fazla tepki vermemeye çalışırken burada neredeyse bizden başka kimsenin olmaması beni sevindirmişti.
''Ona sırnaşırken beni düşün. İşin daha kolay olur.''dedi ve dudaklarını yaladı.
''Ben gidiyorum.''
''Aaa olmaz tatlım Robert beş dakika sonra geliyor.''
''Ne diyorsun Laurence.'' Elindeki telefona daha net baktığımda benimkini almış olduğunu fark ettim.
''Lanet olsun bu kadar zeki olmak zorunda değilsin. Yarın evimden gidiyorsun.''
''Annen sizinle kalmam için yurttan kaydımı aldırdı. Sanırım beni fazla sevdi. Ve oğlu olsaydım çok daha mutlu olabileceğini anlattı.'' Hala istemsizce telefona bakarken duygularını çok iyi saklıyordu.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Robert'ı çağırmak benim fikrimdi. Çıldırmak üzereydim. Peki ya bilgi almak? Öğrenecektim ama söylemeyecektim ve o da deli olacaktı. İyide Laurence'ın Robert'ı sevmediğini zannediyordum. Neden buna göz yummuştu. Bana kötü kadınmışım gibi davranıyordu üstelik. Sinirimden dudaklarımı kemirirken kan tadı ağzıma hücum etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
FantasyGerçekleri öğrenme çabasında bir erkek. Ve istemeden ona aşık olmuş zeki ama saf bir kız. Gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi... Sizce de öyle değil mi? Ama biraz beklemelisin... Lütfen yorum yapmayı...