Laurence'ın iğneleyici bakışı altında Lenard değilde sanki ben ezilmiştim.
''Jay'den bahsediyor. Okuldan bir dostum. Çok yakınız ve birbirimize seninki diyoruz. Eğlenceli bir dost lakabı değil mi?''
''Evet öyle olmalı.''dedim yumuşak sesimle.
''Geldiler mi?''
''Seni sordular daha sonra çıktılar.''
''Buldular zaten.''
''Aldrich güvende değilsin.''
''Lütfen Al bizde kal. Elimde olsa Lenard'ında bizde kalmasını sağlardım ama.''
''Sizin ailenize zarar vermek istemem. Hem bunların başıma nasıl geldiğini bile bilmiyorum.''
''Benim yüzümden mi?''
''Hayır Robert beni zaten sevmiyordu.'' O sırada Laurence'ın olabileceği dolabı açtım ve kıyafetlerini bavulun içine yerleştirmeye başladım.
''Saçmala Annie annen ne der zannediyorsun.'' Hızlıca telefonu açtım ve annemi aradım.
''Anne Laurence'ı bir süre daha evimizde misafir edebilir miyiz? Hem o geldiğinden beri kendimi daha güvende hissediyorum.''
''Neden olmasın tatlım hem onu tanımayı hepimiz isteriz. Bizde kalması beni çok memnun eder.''
''Teşekkürler anne görüşürüz.''
''Şimdi oldu. Gidiyoruz.''
"Şu çocuksu hareketlerini sevmiyorum ama işe yarıyorlar." dedi ve dişlerini gösterene kadar gülüp saçlarımı karıştırdı.
"Bende senin şu huylarından nefret ediyorum. lanet olsun saçlarımın haline bak." Her zamanki gibi beni pek takmayarak Lenard'a döndü ve sinir kaç cümleyi söyledi.
"Lenard bir sorun olursa beni ara. Para gerekirsede. Ayrıca okulunu asma dostum. Hayatını kazanabileceğin bilgiyi sana orası verecek.''
''Daha sonra görüşürüz sıkmayın kendinizi. Tekrardan tanıştığıma memnun oldum Annie.'' elini sıktım ve bende onun bana attığı bakışların aynını attım.
Merdivenlerden hızlıca indik ve çokta uzakta olmayan bizim sokağa yöneldik. Evimizin daha iyi bir yerde aynı zamanda daha ferah bir alanda bulunması o tür serserilerin buraya gelmeyeceğini düşünmeme yetiyordu. Ve beni biraz olsun rahatlatıyordu.
Evin anahtarını hazneye soktum ve açtım. İçerisi hoş yemek kokularıyla bezenmişti. Annem şimdiden Laurence'ı karşılamak için hazırlıklar yapıyordu. Karşıdan bize geldiğini görünce Laurence anneme koştu.
''Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Aslında bu fikir benim değildi. Hatta size sorun olmak istemem. Yanlış bir niyetimde yok.''
''Laurence biliyorum daha dün tanıştık ve senin hakkında çok şey bilmiyoruz ama sen bana Margaret'ın emanetisin. Eğer Annie sizde kalsaydı annemde böyle yapardı. Hem neden yanlış anlıyim. Hadi yatağını açtım eşyalarını dolaba yerleştirebilirsin. Annie sana yardım eder.''
Şaşırmıştım. O dolap babamın dolabıydı. Evet benimde odama babam öldükten sonra yerleştirilmişti. Daha doğrusu babam zaten ben daha doğmadan önce Ölmüştü. O dolabı her gördüğümde kendi kendime hasretimi dindiriyordum.
''Anne bundan emin misin?''
''Ölenle ölünmez demişlerdi değil mi? Her baktığında üzülmek yerine onları çatı katına kaldırdım.''derken hiç olmadığı kadar gülümsüyordu.
''Annie neler oluyor?'' ona cevap vermeden bavulları kucakladım ve odama taşıdım. Laurence kısa süre sonra yanıma varmıştı.
''Bu dolap babamındı. Laurence .Kilitli dolabın anahtarını dolabın en altındaki boş çekmecedeki kırmızı bir kutudan alıp açtım. İçi boştu. Ve şimdi her şey yeniden başlıyordu.
''Boş ver daha sonra anlarsın. Önemli değil. Hadi rahatına bak. Yemek birazdan hazır olur. Hem o çocuklar buraya gelemezler.''
''Annie emin misin? Bak bir soru uğruna saçma sapan insanların sizin canınızı yakmasını istemiyorum."
''Endişelenme. Buraya o kadar kolay gelebileceklerini sanmıyorum. I tarz çocuklar buralarda takılmazlar."
"Umarım dediğin gibidir. Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Daha yeni tanışmamıza rağmen bana bu kadar iyi davranman...ilginç."
"Aslında sana iyilik yapmak istediğimden değil annenin gizemini bende çözmek istiyorum ve yardımcı olmak iyidir."
"Biliyordum." Sağ elimi kaldırıp sol omzuna vurdum ve gülümsedim.
"Hep sen oyun oynamayacaksın ya? Hadi duş al ve yemeğe gel. Imm uzun boylu çocuk. Evet uzun."
"Tamam yarım saat sonra tekrar görüşürüz." Kıyafetlerini açık bavuldan seçip hızlıca banyoya girdi ve kapıyı kilitletip suyu açtı. Onu takip etmiyorum. Sadece.. duymak suç değil ya da görmek.
Ben de o banyodayken eşyalarını yerleştirmeye koyuldum. Bütün kıyafetleri yerleştirdikten sonra bavulun en uç köşesinde bir defter buldum. Sanırım onun günlüğüydü. Aslında insanların özel eşyalarını karıştırma gibi bir huyum yoktu. Ama merak etmiştim. Bir iki sayfadan zarar gelmez değil mi? Hem onu zaten pek tanımıyorum. Özelini öğrensem ne fark eder?
Son sayfaları çevirmeye başladığımda adımın geçtiği bir sayfa gördüm ve sanırım adımı görmemle dünyamın yıkılması aynı dakikalar içerisinde olmuştu..........
+5 VOTE YENİ BÖLÜM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
FantasyGerçekleri öğrenme çabasında bir erkek. Ve istemeden ona aşık olmuş zeki ama saf bir kız. Gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi... Sizce de öyle değil mi? Ama biraz beklemelisin... Lütfen yorum yapmayı...