Like A Joke

56 2 0
                                    

"Tatlım?"dedim tek kaşımı sert bir şekilde kaldırırken.
"Lafın gelişi." derken 'sen nereden çıktın ya' gibilerinde bir suratı vardı. Limon yemiş gibi olan ablam Laurence'a bakarak yanıma oturdum.
"Beni kullandınız." Bağırırken ayağa kalkmıştım. Ya da tek kelimeyle fırlamıştım.
"Sen ondan hoşlandın ve tam bir sübyancısın. Onu daha rahat görebilmek için gerçekleri söyledin ve bunu sadece sen biliyordun. Ortalıkta volta atarken işaret parmağımı ablamın gözüne sokarca ona yöneltiyordum. Saçlarımı yolarken kendimden utanıyordum.
"Ve sen. Sen onu sevmedin sen de onu kullandın aynı beni kullanacağın gibi. Beni aile geçmişin için takip ettin."
"Bunu yapmamız gerektiğini söylemiştim." Laurence duymayacağımı tahmin ettiği sessizlikte ablama fısıldarken ablam bacak bacak üzerine atmış sinirli Halime içinden kahkaha atarak gülüyordu. Ama Laurence gerildiğini istemesede belli ediyordu.
"Biraz sessiz ol lütfen annem uyuyor. Çatı katında bu akşam."
"Sana mı sorucağım? Sen her şeyi bana soruyor musun?" Tırnaklarımı koltuğun iki yanına geçirirken ablamın suratına on santimden tıslamıştım. Gerilediğinde onunda gerilimi artmıştı ve sanırım onu da korkutmayı başarmıştım.
"Annie ilacını içmelisin. Hemen getiriyorum." Bana acıyarak bakarlarken kendimi tekli pufa attım.
"Annie iyi değilsin."
"Evet bem hastayım tamam mı?
İnsanlara çabuk güvenirim sonra pişman olurum. Ama istediğim zaman herkesi oyuna düşürürüm. Fazla zekiyimdir. Okuduğum semtin en iyi okuluna gidiyorum. Ve eğer beni üzersen sonuçlarına katlanırsın."

Tekrar ayağa kalkıp dolaşırken beni kolumdan çekip yanına oturttu.
"Beni üzme lütfen. Ben çok duygusalımdır çok ağlarım. Lütfen üzme beni Laurence." Kollarımı boynuna dolarken hıçkırarak ağlıyordum.
"Özür dilerim sinirliyken insanların neler yapabileceğini biliyorum." Saçlarımı okşarken nefesini saç hücrelerime dek hissedebiliyordum. Kollarımı daha aşağıya indirip beline sarıldığımda ablam ilacımı getirmişti.
"Sakin ol lütfen özür dileriz. Bu kadar sinirleneceğinizi tahmin etmedim."
"Üzgünüm."
"Annie buraya gel." Ablamın yanına gidip oturdum.
"Senden nefret ediyorum Luccie."
"Hayır etmiyorsun tatlım. Bana doğruları söyle." Ellerimi tutarken ona karşı koymamıştım.
"Senden nefret etmiyorum. İstiyorum ama edemiyorum abla. Seni seviyorum."
Ona sıkıca sarıldım.
"Hadi artık yatın. Benim yapmam gereken şeyler var. Sanırım annemi taşıyabilirim. İtiraz etmeyin ve uyuyun."
''Abla.''
''Efendim Annie.'' Yüzünü dönüp gözlerime baktı.
''Beni üzme. İntikamım kötü olur.'' Duvara odaklı bakarken her geöen gün çıldırdığımı hissediyordum.

Merdivenleri çıkarken herkes dilini yutmuş gibi hiç konuşmuyordu. Odaya girdiğimizde rahat askılı pudra rengi bluzumu giymek üzereyken Laurence ile göz göze gelmiştik.
"Üzgünüm arkam dönüktü. Bakmak istemedim."
"Hayır alışmışım tek olmaya. Rahat davrandım pardon."
"Ben bakmam sen giyin hem bir iki şeyi not edecektim."
"Peki."

Diğerleri gibi odamda banyo olmadığı için bazen ev mimarına kızıyordum. Hayır ben sövmem böyle eğitildim.
Üstümdekini çıkardığımda beyaz sütyenimle arkamı dönmüş bluzumu hızlıca üzerime geçirdim.
"Senin gibi ufak bir kız için yorucu bir gündü."
"Sence çok mu ufağım?" Derken pijama altımı giyiyordum. Sanırım kuzucuklu olması uyangaçlığımı biraz daha azaltıyordu. Sevimli göründüğümü düşünüyorum.

Çarşafı sıyırdım ve kafamı yumuşak yastığa yasladım. Bu yastık zamanında o kadar çok ıslanmıştıki. Neredeyse benim kadar görüp geçirmişti. Her şeyimi ona anlatmamda benden kaynaklı. Ben olanların hiçbirini anneme ya da ablama anlatamam. Çünkü onların bile benimle dalga geçip güleceğinden korkardım.

Ama Robert ile olduğumda kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum. Bana düşüncelerimi anlatma fırsatı veriyordu. Beni çok şımartmadan istediklerimi yapıyordu ve bana her zaman beni sevdiğini söylüyordu. Belkide onu o kızla gördüğümde bu yüzden çok sinirlenmiştim. Bana fazla değer vermesindendi. Ama hata yaptığımı zannetmiyorum. Zaten gerçekleri de söyledi.

CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin